Ezop ve La Fountain masalları öteden beri bildiğimiz konuları anlatır. Çoğunlukla bunlar hayvanlardan yola çıkılarak anlatılan masallardır. Ortalama okur kitlesi bu masalları yorumlamadan, değerlendirmeden onaylar. Şimdiye kadar bildiklerimizle yetinmeyerek farklı yorumlara da ihtiyaç var. Değerli şair Metin Demirtaş bu konuya açıklık getirerek, farklı değerlendirmelerde bulunan bir denemeye girişir. Amaç, çocukların bilimsel ve eleştirel değerlendirmelerle karşılaşmalarını sağlamaktır.”Tersinden Okunan Masallar” adlı çocuk kitabında, şimdiye kadar anlatılanları altüst edecek, hayvan masallarını yeni bir bakış açısıyla ele alır.

        Metin Demirtaş bu masalları, güçlü şair kişiliğiyle şiir olarak söylemiştir. Şiir olarak yazılan bu masalların, değerlendirme farklılıkları, okurken hemen ortaya çıkıyor. Şimdiye kadar bildiklerimizin, öğrendiklerimizin dışında da düşünülebileceği, kafamızda hemen dank ediyor. Öğrendiklerimiz yeniden gözden geçirilmeli, yeni bakış açılarına kapı aralanmalıdır.

        “Karınca ile Ağustos Böceği” hikayesinde de aynı durumla karşılaşırız. Bu hikayede karınca hep haklı ve alkışlanır, türkücümüz Ağustos Böceği suçlu ve mahzun görünür. Biraz düşüncemizi harekete geçirirsek, bunun böyle olmadığı ortaya çıkar. Karınca arpa, buğday, mal mülk biriktirir; hayatında şarkının, türkünün, şiirin yeri yoktur. Karıncanın her şeyi vardır ama mutsuzdur. Uzun kış günlerinde sıkılır durur.

        Herkesin suçlu gösterdiği “Ağustos Böceği” ise şarkılar söyler, türküler söyler, hayata bir canlılık getirir. Belki de Ağustos Böceğinin türküleri, karıncanın sıcak yaz günlerinde, daha dayanıklı ve üretken olmasının yollarını açmıştır. Çalışmanın ve üretmenin yanı sıra şarkılar ve türkülerin de hayatımızdaki yeri unutulmamalı .”Ağustos Böceğini doğanın müziğini sağlayan bir sanatçı olarak düşünürsek, günümüzde olmayan vicdan denilen şey devreye girer. Bu şiir masalları okurken, sanatın insan yaşamı için ne denli gerekli olduğunu anlıyoruz. Hayat ancak başka canlıların da yaşamasından mutluluk duymakla anlam kazanır.

        “Karga ile Tilki” masalını da aynı şekilde düşünürsek; kargayı alık ve enayi olarak düşünmekten vazgeçeriz. Ağzında peynirle ağacın dalına konan kargaya tilki övgüler düzer. Karga, düşünülerek söylenen bu övgüleri, kendinden geçerek dinler. Karga kendinin nasıl olduğunu, tüylerinin ve sesinin güzel olup olmadığını bilir bilmesine ama yine de dinler. Tilki o kadar güzel konuşur ki ağacın altından, karga da ağzındaki peyniri yavaşça bırakır.

        Tilki burada bir konuşma ustalığı göstermiştir; bu güzel söyleyişi karga fark etmiştir. Şimdiye kadar karga böyle övgülerle, alışılmışın dışındaki, yapmacıksız sözlerle hiç karşılaşmamıştır. Karşımızdakilere değer vermemiz, incelikli davranmamız gerekir; o zaman biz de mutlu oluruz, karşımızdakiler de. Karga peyniri bırakırken ne yaptığının farkındadır. Kendisine güzel sözler söylenmiş, değerli olduğu belirtilmiş, aşağılanmamış o da bu ilgiyi karşılıksız bırakmamıştır.

        Kargalar çok vefakar kuşlardır. Dağda bayırda büyüyen ceviz ve palamutların çoğu kargalar tarafından toprağa gömülen ve ilkbaharda filizlenen ağaçlardır. Kargalar hayata karşı çok önlemlidir; yaz mevsiminde devşirdikleri meşe palamudu ve cevizlerin bir kısmını toprağa gömerler, kış günlerinde yemek için. Meşe palamudu ve cevizlerin böyle bir hikayesi de vardır. Halkımız kıtlık günlerinde bu kendiliğinden çıkan cevizlerden ve palamutlardan, yabani armutlardan yiyerek hayata tutunmuştur. Babam Ahlat armutlarından yiyerek o kıtlık günlerinde açlıklarını giderdiklerini söylerdi. La Fauntain masallarını egemen anlayışın dışında bir de tersinden okumayı deneyelim. Ufkumuzun ne kadar genişlediğini göreceğiz.

        Metin Demirtaş’ın “Tersinden Okunan Masallar” ı çocuklara olduğu kadar büyükler için de öğretici bir nitelik taşır. Şair Metin Demirtaş Türkçeyi çok güzel kullanıyor, incelikli bir anlatımı var. Bu masalları şiirleştirirken halk anlatılarından da yararlanmış. Masalları okuyan çocuklar düşünecekler, sorular soracaklar, hayata eleştirel bakmasını öğrenecekler. Her zaman şunu düşünelim: Bir şey anlatıldığının dışında da yoruma açıktır. Tekçi anlayışlardan kaçınalım, doğruya giden birden fazla yol vardır: Önemli olan bu yolları birleştirebilmek ve güzelliklere ulaşabilmektir. Bu tür eleştirel eserler çocukları bir arayış içerisine de sokar. Değişik, alışılmışın dışında düşünmek her zaman okuyanın kavrama gücünü geliştirir. Metin Demirtaş'ın hayvan masalları alanında yaptığı bu deneme de başarılı olmuştur, okuyana çok şeyler kazandıracaktır. Çocuklar için yazılan bu kitap çocuk edebiyatının seçkin bir örneğidir. Çocuklarımızın ufkunu geliştirecek, daha sağlıklı ve doğru düşünmelerini sağlayacaktır.

         Metin Demirtaş, Antalyalı bir şairdir. Şair olarak ünü sınırlarımızın dışına taşmıştır. Şiirlerinde Akdenizli özellikleri baskın olmasına karşın, büyük insanlığın sorunlarını da işleyerek evrensel niteliklere ulaşmıştır. Ankara Akşam Sanat Enstitüsü mezunudur. Bazı şiir kitapları Rusça, Fransızca, İngilizce, Bulgarca, Sırpça ve Almanca’ya çevrildi. Hazır Ol Kalbim, Hançer ve Lirik, Bir Mendil Gökyüzü ve şiirleştirilmiş Nasreddin Hoca Öyküleri adlı şiir kitapları vardır.

        Halkımızın yetiştirdiği bu değerli şair geçen yıl aramızdan ayrıldı. Özellikle şiirleri nitelikli okuyucuları aydınlatmaya devam edecektir. Bu türden şairler yazdıklarıyla aramızda olmasalar da genç kalmaya devam edecektir. Metin Demirtaş’ın eserlerini okudukça gülümseyecek, mutlu ve umutlu olacaksınız.