Baba!

Her yılbaşında 

Sana söyleyecek 

Bir tek 

Sözüm var:

Seni ne kadar çok seversem 

O kadar 

Çok olsun ömründen geçen yıllar. 

Baba!

Babam, ağabeyim, kardeşim, arkadaşım!

Ne zulüm, ne ölüm, ne korku başımı eğemez!

Yalnız senin elini öpmek için eğilir başım. 

                                            Nazım HİKMET 

“Babalar Günü“ ilk kez 19 Haziran 1910’da Washington'da Spokane şehrinde kutlanmış. Günümüzde neredeyse tüm dünyada kutlanan “ Babalar Günü “ Haziran ayının üçüncü haftasındaki Pazar günü kutlanıyor. Babalar Günü bu yıl 2020’de 21 Haziran Pazar günü kutlanacak. 

Amerikan iç savaş gazisinin kızı olan Sonora Smart Dodd,  “ Anneler Günü “ gibi babaların da bir günü olması gerektiğini düşünmekteydi. Dodd'un babası annelerinin yokluğunda altı çocuğunu tek başına büyütmüştü. Babasının doğum günü olan 5 Haziran'ın “ Babalar Günü “ olarak kutlanması için çalışmalara başlamış ama çalışmalar o tarihe yetişemediğinden, kutlamalar Haziran ayının üçüncü Pazar gününe bırakılmıştır. 

1924 yılında ABD Başkanı Calvin Coolidge kutlamaları desteklemiş ama resmî “Babalar Günü“ ilân edilmemiştir. 1966 yılında ise o dönemin başkanı Lyndon Johnson, her yıl Haziran ayının üçüncü pazarının “Babalar Günü“ olarak kutlanacağını açıklayan, bir bildiri yayınlamıştır. 1972 yılındaysa başkan Richard Nixon ‘ın imzasıyla “Babalar Günü“ yasal olarak ABD'de resmî tatil ilân edilmiştir. 

Babalar Günü’nün kısa tarihi bu. Anneleri hep görmeliyiz ama babaları da hiç unutmamalı. Onların da koca bir aileyi sırtlayıp götürmek için ne büyük çileler çektiklerini bilmeliyiz. Babaların çektikleri pek görülmez. Hepimiz babaların neler çektiklerinin en yakın tanıklarıyız. Yokluk ve sıkıntılar içinde bizi,  onurlu ve başı dik insanlar olarak yetiştirmeye çalışırlar. Gerçekten de babaların çektikleri takdire değer. Ömürleri boyunca gık demeden çileler çekerler; tabiî bunları genç kuşaklara anlatmak zor. Geçmişten bugüne nasıl gelindiğini merak etmeyi bırakın, dinleme tahammülleri bile yok. Bizi bugünlere getiren, getirirken bin bir çile çeken “ulu çınarları“ bir an olsun aklımızdan çıkarmayalım. 

Onlar hediyelere boğulmak istemiyorlar, sadece saygı ve tatlı bir gülüş bekliyorlar çocuklarından. Yılda bir kez alınan hediyelerle bu günü geçiştirmemeliyiz, biz yetişinceye kadar onların ne zahmetlere katlandığının bilinciyle hareket etmeliyiz. Maddî durumu iyi olanlar için babaları bu şekilde onurlandırmak kolay; ya diğerleri bunun nasıl üstesinden gelecek? İşin maddiyat boyutunun dışında da düşünebilmeliyiz. 

Belki de milyonlarca insan böyle bir gün olduğunun bile farkında değildir. Bu farkındalığı bir günün dışına taşırmak gerekiyor. Babalarımız ister yaşıyor olsun, isterse dünyadan göçüp gitmiş olsunlar, her zaman saygıya değer olduklarını göstermeliyiz. Onları incittiğimiz, üzdüğümüz zaman gönüllerini almayı unutmamalı. Onlar çocuklarından çok şey istemez; tek istedikleri kendileri olmaları ve ele güne muhtaç olmadan, bağımsız yaşamalarını isterler.  

Zaten birçok baba da kendi kendine yeten, kişilikli insanlar yetiştirmenin derdindedir. Çocukların yetişmesine yeterince olumlu katkıda bulunamıyor muyuz? Bu biraz da insanın ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmişliğine bağlı. Her şeye karşın babalar kan ter içinde çocuklarını yetiştirmeye, üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye çalışıyor. Yetiştirmede babalar hata yapmıyor mu? Yapıyor, ne olursa olsun bunun da bilincindeyiz. Babalarla birlikte bu yaşam yolculuğunu doğru yere götüreceğiz. Bu sadece babaların değil, çocukların da sorumlu hareket etmelerini gerektirir. Ortak sorumluluk almak, işler ters gittiğinde, her şeyi babanın üzerine yıkmamak lâzım. İçinde bulunulan sıkıntıları hep babaların üzerine yıkarak, işin kolayına kaçanlar da vardır. Adil davranıp, hiç bunlardan olmamak gerekiyor. 

Ne olursa olsun babaların yaptıklarını küçümsemek anlayışından uzak durmalıyız. Baba sevgisi paraya pula endekslenecek bir şey değil. Hediyeni alırsın çeker gidersin, böylece görevini yapmış olursun. Bu değil mesele; onlar ilgi istiyorlar, sevgi istiyorlar, aranıp sorulmak istiyorlar, anlaşılmak istiyorlar, herkesin mutlu olmasını istiyorlar. Dünyada bizim de sorumluluklarımız olduğunu bilerek suçlamalardan uzak durulmalı. Babalık zor zanaat, herkes baba olamıyor. Ne mutlu bu zanaatı layığıyla yerine getirebilenlere ve getirmek için çaba harcayanlara....