Sen tek başına değilsin

Yağmurda koşan taylar gibi

Ve toprağı iyice kavrayan

Kökler kadar akranın var

Omuzlarında hayat ve şiir

Alın terinden bir yürüyüş

                                                                                                                             Abdülkadir BULUT

HAYAT VE ŞİİR

 

        21 Mart Türkiye’de olduğu gibi tüm dünyada 1999’dan beri şiir günü olarak kutlanıyor. İstanbul sokaklarında şairler, tanınmış şairlerin şiirlerini gelen geçen herkese dağıttılar. Sanat dostu birçok belediye “Şiir Günü “ ile ilgili söyleşiler, konuşmalar ve kapalı salon toplantıları düzenledi. Denizli’de de yerel televizyon kanallarında şairlerin şiirle ilgili değerlendirmeleri yer aldı. Bütün bunlar şiir sanatı adına sevindirici gelişmeler…

Türkiye Pen Yazarlar Derneği’nin girişimiyle böyle bir gün tüm dünyada kabul edildi. Her yıl şiir günüyle ilgili bir bildiri hazırlanıyor. Bu bildiriyi, 80. Doğum Yıldönümü’nü kutlayan Arif Damar (2010 yılında aramızdan ayrıldı)hazırladı. Hazırlanan bildiri basın yayın aracılığıyla tüm şiir severlere duyuruldu. Bildiride, şiirin nasıl olması, neler söylemesi gerektiği, toplumsal gelişmeler karşısında tavrının ne olması, kimden yana olması gerektiği açık bir şekilde belirtilmiş. Şiir mırıldanmaz, eveleyip gevelemeden ne söyleyecekse doğrudan söyler. Söyleyeceği sözü olan, toplumsal gidişten tedirgin olan, başka bir dünyanın özlemi içinde olanlar şiir söyler. Kapalı, ne söylediği belli olmayan birtakım söz kırıntılarıyla şiir yazılmaz. Yazılanlar da zaten şiir olmaz. Bu biraz da insanın kendini kandırması, kendini oyalamasından başka bir şey değildir.

        Şiir bir şeyler söylemeli, bir şeyler anlatmalıdır. Toplumsal saflaşmalarda taraf olmalıdır.İnsanın bilincini yaşadıkları ve içinde bulunduğu toplumsal kesimin hayattan beklentileri belirler. Bu beklentiler doğrultusunda görüşlerimizi, düşüncelerimiziaçıklarız. Bu düşünceler resimle, müzikle, romanla, öyküyle açıklanabileceği gibi şiirle de açıklanır. Şiirle daha yoğun, daha özlü bir şekilde açıklanabilir. Bir şairin deyimiyle: Şiir, herkesin söylediği sözün en güzelidir. Bu tanımı hak eden birçok şairimiz olmuştur. Her şeye rağmen gümbür gümbür şiirlerini söylemişlerdir.Ne darağacı, ne zindan, ne işkence onları şiirlerini söylemekten alıkoyamamıştır.

        Bu şairler hayatı güzelleştirmek, daha yaşanılır bir hale getirmek için kavga vermişlerdir. Şairler insanlığın gözü, kulağı, aklı ve toplumsal vicdanı olmuşlardır. Bu güzel sesler, dalga dalga yayılarak tüm insanlığa yaşama sevinci aşılamıştır. Dayanılmaz hale gelen yaşam koşullarına karşı bir isyan ateşi gibi parlamışlardır. Hepimizin sesi, sözü ve toplumsal vicdanı olarak söylemişler, direnmenin simgesi olmuşlardır.

        Dünyanın toplumsal mücadelelere tanıklık etmiş her ülkesinde bu tür şairler çıkmış, kendi toplumlarının haklı sesini ortaya çıkarıp tüm dünyaya duyurmuşlardır. Toplumları da onları hiç unutmamış, hak ettikleri değeri vermiştir. Bu şairler çağları aşan sesleriyle günümüze de ışık tutmaktadır.

Homeros binlerce yılın karanlıkları içinden bize seslenmektedir.Dante, Ortaçağ’ın karanlıkları içinden ışık göndermeye devam etmekte.Shakespeareışıklı, aydınlık mesajlarıyla kültürel yaşamımıza zenginlik katmaktadır. Anadolu’dan Mevlana, Yunus Emre, Pir Sultan, Karacaoğlan güzel bir dünyaya doğru yürüyenlere destek olmaktadır.

Anadolu, birçok şairin yetişmesine esin kaynağı olmuş bitek bir topraktır. Aynı zamanda birçok sorunun ortaya çıktığı, düğümlendiği bir yerdir. Şairin yetişmesine, şiirin yeşermesine elverişli bir alandır. Bu şairler, hiçbir zaman halkın sorunlarına kayıtsız kalmamışlar, yaşadıkları çağa tanıklık etmişlerdir. Onun için günümüze kadar gelmişler, hala okunmaya devam ediyorlar. Kişisel sorunların burgacında dönüp duran, suya sabuna dokunmayan şairler, zamanın gücü karşısında unutulup gitmişlerdir. Gerçek şairler insanca, insana özgü her şeyi dile getirdiklerinden çağlarını aşarak günümüze ulaşmışlardır.

        Nazım Hikmet, Enver Gökçe, Ahmet Arif, Hasan İzzettin Dinamo, Rıfat Ilgaz, Attila İlhan, Arif Damar…bu tür şairlerdendir. Bu şairlerin şiirlerinde dünyada ve toplumda olup biten her şey tüm gerçekliğiyle gözlerönündedir. Her konuya değinmişler, şiirlerinin kalıcılığına zemin hazırlamışlardır. Çağlarındaki olup bitenlerden, kendilerini sorumlu hissedip uzun yürüyüşlerini sürdürmüşlerdir. Bu şairlerin ele aldıkları bireysel sorunlar bile toplumsal sorunların çözümüne bağlıdır. Yaşama dair her şeyi bu şairlerin şiirlerinde bulabilirsiniz.

        Günümüz şiirinde bir gerileme görülüyor. Şairkendisini toplumsal sorunların dışında gördüğünde, ayağının altındaki toprak kayıyor. Anlamsızlık ve kapalılık içinde kulaç atarak yüzebileceğini sanıyor. Oysa halk denizinin içinde yüzerek kulaç atabilir ve yüzme ortamı bulabilirsiniz. Şiir yaşamdır, yaşamın içindedir; ancak o şekilde yaşama ortamı bulabilir. Şiir taraftır, uslanmaz, hiçbir engel tanımadan yoluna devam eder.

        Şiir hep zayıftan, güçsüzden yana olmuş, zorbalara karşı koymuştur. Şiir aşktır, güzelliktir, tepeden tırnağa sevdadır. Şiirsiz bir yaşam düşünülemez.Yaşasın şiir ve şiirin gizemli gücünü barındıranlar!

25,03,2006

Mehmet PEKDÜZ

Not: 11 yıl önce yazdığım bu yazının hala güncel olduğunu düşünüyorum.