BİR EVRİM HİKÂYESİ – HOMO MUSAVIRUS*

 

6102 sayılı Ticaret Kanunundan bahsedildiği zaman işletme sahipleri artık şöyle bir durmakta ve kuşku ile ne yapacaklarını düşünmekteler. Evet ben de dahil olmak üzere bir çok kişi yeni ticaret kanunu üzerine çok şeyler yazdı ve doğacak sıkıntılar hakkında önceden hazırlık yapılması gerektiğini iletti.  Tabi ilk bakışta kayıt altına girmekte zorlanan insanımız böyle bir kanun karşısında sıkıntı duymaktadır. Ancak zorda olsa gelecekte daha köklü ve sağlam bir yapıya kavuşmak, en ufak bir sarsıntıda yok olmamak için kendisini disipline etmesi gerekir. Yoksa bugün var olan firmalarımızın, yarın hızla yok olduğunu göreceğiz.

 

 Bu durumda değişen zamana göre hepimizin bir evrim geçirmesi lazım. Yoksa zamana ayak uydurmadığımızda, zaman bizi tarihin tozlu yapraklarında uygun bir yere koyacaktır mutlaka. İşte birçok eleştirilerimiz olsa da, bu kanunun geleceğe ve gelecekteki sağlam bir ekonomiye yapacağı katkıyı göz ardı edemeyiz. Eleştirdiğimiz noktalar olacaktır, ancak bu noktalar teorilerin, günlük yaşama geçişte oluşturacağı doğal problemlerinin ortadan kaldırılması ya da daha kolay geçiş sağlamamız içindir. Önemli olan, bir takım aksaklık yaratacak noktaların üzerine giderek bunlar üzerinde biraz düşünmemiz gerektiğidir. Kanunun tamamından korkup, her şeyi baştan yazmanın ya da kanunu yürürlükten kaldırmanın gereği yoktur ve bu büyük bir hatadır. Özellikle denetim alanında yapılan yenilikler ile ticari hayattaki kayıt dışı ekonomiye yıkıcı bir etki olacağı kesindir.

 

Bu yazımızda size ticaret kanunundan fazla bahsetmeyeceğim. Onun yerine bir mesleğin evrimi konusunda bilgilendirme yapmak istiyorum çünkü bu mesleğin evrimi mevcut ticari yaşamda işletme sahiplerini, mali idareyi, sosyal güvenlik kurumlarını ve daha birçok kurumu, kişiyi çok yakından ilgilendirmektedir.

 

Evet, bu meslek “muhasebe ve mali müşavirlik mesleği”. Birçok meslektaşımın bildiği üzere İtalyan Rahip Luca çift taraflı kayıt sistemini bulduğu zaman elindeki servetin değerini daha kolay takip etmeye başlamış ve muhasebe tarihinde bir yenilik yapmıştır. Aynı dönemlerde Osmanlı İmparatorluğunda ise genel olarak muhasebe yaşamı sarayda, devlet idaresinde ve benzeri yerlerde sürmekteydi. Özel mülkiyet hakkı olmadığından bildiğimiz anlamda muhasebe ve muhasebecilik oluşmamıştır. Ancak devlette muhasebe ve benzeri konuların takibatı çok önemli bir olaydı. Defter tutanların kayıtlarında kullandığı “siyakat” denilen özel bir yazı var idi ve bu kişiler toplumda saygı görürlerdi. Osmanlı’ nın son dönemlerine doğru gelişen dünya ve sistemler ile muhasebecilik kavramı da gelişti. Cumhuriyet döneminde de bu sürdü. Cumhuriyet döneminde ise 1990’ lı yıllara gelinceye kadar meslek ile ilgili bir kanun çıkarılmadı. Muhasebecilik mesleğinin toplumda ve mali idarenin karşısında sıkıntılı durumlara düşmesinde kanunun gecikmesinin büyük önemi vardır.

 

Belli dönemde kuralsız bir şekilde büyüyen mesleğe toplumun herkesiminden akın gerçekleşmiştir. Yıllar sonra bir yasaya kavuşmuş olan bu meslek herkese sıkı bir şekilde hizmete başlamıştır. Genel olarak işletme sahipleri muhasebeyi kendilerine vergi çıkartan gereksiz bir bölüm gibi görseler de muhasebecisiz olarak işletmelerinin yaşayamayacağını bilmekteler. Ancak mali idarenin iki üç senede bir çıkardığı kıyak aflar karşısında muhasebecilerin yaptıkları iş değersiz ve anlamsız hale düşmektedir. Eğer ki mali idare kafasına göre vergi alacaksa koysunlar kelle vergisini olsun bitsin!...

 

Mali idare kendi içinde bile yaptıkları uygulamalar ile ayrı telden çalmaktadır. Zamanında maliye bakanlarından bir tanesi TURMOB kongresinde sizler de benim memurumsunuz deyip kürsüden inmişti ve arkasından çok konuşulmuştu olur mu öyle şey diye.. Oluyormuş.. Bugün en ufak bir düzeltme de dahi cezayı kesen mali idare tepkiler karşısında umarsız kalıyor. Bir muhasebecinin iş hacmi daimi olarak katlanmakta hatta kendisini ilgilendirmeyen şeyler dahi ondan istenmektedir. Bu sene yeni çıkan bir tebliğde işletmelerin doğalgaz, elektrik ve benzeri sözleşme, tesisat numaraları dahi muhasebecilerden istenmektedir. O numaraları birçok işletme sahibi bile net olarak bilememektedir. BA ve BS formları ile fatura tutarlarını geçtim, belli bir tutarın üzerindeki faturaların kaç tane olduğu muhasebecilerden sorgulanmaktadır.

 

Buna karşın mali idare ne yapmaktadır? Vergi dairelerinde karşılarına gelen meslek mensuplarını ordan oraya göndererek ahkam kesmektedirler. En basit işlerde bile vergi daireleri arasında uygulama farklılıkları oluşturmakta meslek mensuplarının yaptıkları bu zor işi daha daha da zorlaştırmaktadırlar.

 

Herşeye rağmen (laftan anlamayan işletme sahipleri ya da kendi maaşlarının kimden geldiğini unutan memurlara ve benzerlerine rağmen) bu meslekte çaba gösteren kişiler evrim geçirip, gelişerek sonunda mesleklerinde yeni ticaret kanunu ile farklı bir konuma gelecektir. Bir kısım muhasebeci, bilgi ve becerileri ile tam müşavirliğe geçiş yapacaklardır, bir kısmı da işin mutfağından çıkıp denetçi olacaklardır. Her ne olursa olsun kendini geliştirmeyen meslek mensupları piyasadan silinip yok olacaklardır!!

 

Bunun yanında tabiki mali idare ve benzerlerinin de kendilerini geliştirmeleri gerekmektedir. Bu kurumların başına gelen kişiler şunu unutmasın ki önlerine gelen her doğru ve dürüst beyanname ya da raporda bu meslek mensuplarının saatler boyunca süren ve ne yazık ki karşılığı hakkıyla verilmeyen emekleri ve göz nuru bulunmaktadır.

 

Lütfen buna saygı gösterelim!

 

                                                                                             

                                                                YÜKSEL GÜLEÇ

                                                                      S.M.M. M.

[email protected]

 

*“Homo” kelimesi Yunancada aynı yada benzer anlamına gelir.