André Marie de Chénier

             Devrim kendi çocuklarını yemeye başlamıştı. “Giyotinci olmaktansa, giyotin altında ölmeyi yeğlerim” diyerek idama giden Danton ile aynı fikirleri paylaşan André Chénier halkın arasından, başını gövdesinden ayıracak olan cehennem makinesine yani giyotine doğru gidiyordu. Rivayete göre bu son yürüyüşünü yaparken kendisini izleyenlere doğru ellerini alnına vurmuş ve “Gelecek kuşaklar için hiçbir şey yapamadım. Burada bir şeyler vardı...” demiş. 1762’de İstanbul Karaköy’de doğan Chénier Paris’te ölüme giderken sadece 32 yaşındaydı. Elbette bu parlak beyin çok şey üretecekti ancak kendisi gibi aynı yola baş koymuş yoldaşları tarafından ölüme mahkum edilerek hayatı sonlandırılmıştır. Göbeği İstanbul’da, başı Paris’te kesildi. Oysa şiirlerinde ve düşüncelerinde katışıksız Hürriyet olan Chénier kendi toplumuna ve insanlığa büyük katkıları olabilirdi.

                Toplum düzenini sağlarken bazı şeylere dikkat etmek gerekir. Devleti temsil eden kişilerin toplum düzeni için hazırlanan kararların, kuralların, yasaların ne için yapıldığını düşünmesi gerekir. Her hareketin, verilen her cezanın ya da mükafatın toplumun yani tüm bireylerin daha iyi bir hayat yaşaması için yapılmış olduğu bilinmelidir. Devlet mekanizmasında bulunan her kişinin en üst düzeyden, en alttaki memura kadar amaçlarının topluma hizmet etmek olduğunu, kendilerinin tek başlarına devlet olmadıklarını bilmeleri gerekir.     

                Dünyamızı saran salgın kaynaklı büyük felaket neticesinde ülkemizde de birçok kural konmuş, toplumun en az zarar görmesi için bazı kısıtlamalar getirilmiştir. Bunlar hepimizi çok sıkmış ve bunaltmıştır ama yine insanlarımızın en az zarar görmesi için gereklilikler olduğunu kabul etmek gerekir.

                Bu kurallara insanların uyması için bazı yaptırımlar da elbette şarttır ama bu yaptırımları uygulayanların bunları bir silah gibi kullanması çok yanlıştır. Sokakta yakalanan herkese, çıkma sebebine, kişinin ne durumda olduğuna, bu sıkıntılı zamanlardaki psikolojisine bakılmadan 3.150,- TL gibi bir cezanın uygulanması hoş değildir.(ki bu cezanın en üst düzeyidir. Bunun minimum tutarı yok muydu?)

                Uygulayıcıların bu cezaların sebebini anlamaları gerekirdi. Uygulanan sokağa çıkma yasaklarının kişilerin kendi sağlıkları için olduğunu anlatmaları, sonrasında buna hala muhalefet edenler varsa o zaman işlem yapmaları gerekirdi. Keza bu süreçte birçok vatandaşın da kurallara uyduğu gözlemlenmiştir.  

                İşte bu ve benzeri cezaların idarecilerimiz tarafından iptal edilmesi gerekir. Çünkü ceza kesilmiş olan çoğu kişinin yüksek gelire sahip olmayan kişiler olduğunu zannediyorum. 

                Birçok medya kuruluşunu izliyorum, bazıları ekonominin gayet iyi olduğunu bazıları da kötü olduğunu söylemektedir. Ben bu konuda yorum yapmak istemiyorum.

                Ama eğer ekonomi iyiyse; devletin bu cezalara ihtiyacı yoktur ve verdiği cezayı da affeder.

                Eğer ekonomi kötüyse; biz devlete “Devlet Baba” deriz. Her baba çocuklarını cezalandırır ama affetmesini de bilir. Çocuklarının cebinde parası yok ise onlara, gırtlağından keser, giysisinden, ayakkabısından keser ve bulduğu parayı çocuklarına verir. Onlara kredi aldırtıp geleceklerini ipotek altına alıp finansal köleler haline getirmez.

 

                Sonuç bu ve benzeri uygulamalara devam etmekte ısrar edersek tıpkı André Chénier gibi toplumuna ve insanlığa yarar sağlayacak bireylerin ışığını söndürmüş oluruz. Onları topluma ve devlete küstürüp, üretmeyen ve nefret duyan insanlar yaratmış oluruz. Topluma adaletli ve mantıklı uygulamalar ile yaklaşmaz isek bireyleri yolunacak bir kaz gözü ile bakar isek devlet mekanizmasını kötü yönde kullanmış oluruz. Devletin, toplum için var olduğunu, işçi, memur vatandaş kim olursak olalım işimizi hepimizin iyiliği için düşünerek yapmamız gerektiğini, uygulanan yasaların ve kuralların ruhunu kavrayarak hareket etmemiz gerektiğini her zaman hatırlamamız lazım.

                Son Söz: DEVLET MİLLET İÇİN VARDIR.