ANAYASANIN 18. MADDESİ DER Kİ ANGARYA YASAKTIR!...

            Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının, kişinin hak ve ödevleri kısmında yer alan, 18. Maddesinde zorla çalıştırma yasağı bölümünde şöyle der; “Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır.”

            Yasalarda yeri olup da gündelik yaşamda bir türlü yer bulamayan gerçeklerden biridir bu. Maddeyi okuduğumuz zaman genelde toplum içinde bazı kişilerin diğer kişilere uyguladığı angaryanın yanında aslında devletin, bireylere yaptırdığı angaryaları da kapsadığını anlamamız gerekir. Maalesef reel hayata döndüğümüz zaman bunun böyle olmadığını görüyoruz.

            Kanunlar da belirtilen angaryayı engellemek yerine devlet kendisi birçok angaryayı topluma uygular oldu. Devlet mekanizmalarında görev alan birçok kişi toplumdaki bireyleri, meslek gruplarını, vergi ödeyenleri kendiişlerini yapmak için var olan insanlar zannetmektedir. Tabi ki bunun temelinde eğitim meselesinin olduğunu bilmemek yada görmemek ayıptır.

            Konuya mali sistemden birkaç örnek vereyim; Bundan çok da uzun olmayan bir süre önce sistemdeki mali müşavirler, muhasebe kayıtlarını hazırlar, bunları beyannamelere yazar ve dönemi geldiğinde vergi dairesine gider beyannameyi ilgili memura teslim ederdi. Teknoloji geliştikçe internet sayesinde bu adımlamaların bazıları ortadan kalktı. Teknoloji sayesinde beyanname internet ortamından kolayca verilir hale getirildi. Bu birçok alanda herkese fayda sağladı ancak mali idare ya da benzeri kurumlar bunu angarya yaratmak için kullanmaya başladılar. Evet, doğru bilgiye kolay ulaşım, kayıtlı ekonomiye geçiş ve benzerlerine hepimiz varız. Ancak bu bilgilerin mükelleflerden alım biçimleri yanlıştır. Bahsettiğim bu bilgiler artık mali müşavirlerden o kadar çok şey istenmeye başladı ki meslek mensupları ne yapacaklarını şaşırdılar. Eskiden belli dönemlerde yoğunluğu olan meslek mensupları artık beyannameden beyannameye koşar oldu. Bunları yetiştirmek için her tür çabayı gösteren meslek mensupları muhasebe ve kayıtları yetiştirme haricinde her şeyi yapar oldular. Bu yüzden asli görevleri olan mali müşavirlik ve muhasebecilik hizmetlerini yerine getiremez oldular. Muhtasar beyannamesini ele alalım. Eskiden bordrolardaki vergilerin, kira stopajlarının bildirildiği beyannamelerdi. Bunları hazırlamak, beyanname bildirim programında, devlet tarafından yapılan tek taraflı geliştirmeler ile tüm detayı kaydedip idareye göndermek saatler almaya başladı. Mali idare nerdeyse otomatik olarak tüm kayıtları kendi bilgisayarlarında bulabiliyor artık. Vergi, SGK, ticaret sicil gibi birbirinin tamamlayıcı parçaları olan kurumlar bile kendi veri tabanlarını tamamlayabilmek için aynı bilgileri hep aynı kişilerden ister oldular. Mali Müşavir ve muhasebeciler.

            Devlet kurumlarının kendi içindeki iletişimsizliklerinin suçu bile aynı meslek mensuplarının üzerinde kalmıştır. Bu angaryaya maalesef meslek örgütleri de bir şey yapamamaktadır. Her şey bir yana bu kadar sıkıntılı süreçler geçiren meslek mensupları bir de hazırlanan tebliğler ile potansiyel suçlu haline getirilmiştir. Mükellefinden aldığı evrakı kontrol etmesi gerektiği söylenip eğer mükellefin yapmış olduğu bir eksiklik varsa bununla ilgili doğacak vergi borcundan da müteselsilen sorumlu kılmakta, hatta meslek mensubunu daha da fazla cezalandırılmaktadırlar. Mali İdarenin, beyannameden başını kaldıramayan bu insanlara neyi nasıl kontrol edebileceklerini de izah etmeleri gerekir. Mükellef sahte bir fatura aldıysa bunu nereden kontrol edebilirler. Mali idarenin bünyesinde oluşturulmuş kod listelerinden bile yararlanmaları mümkün değil. İdare hem sorumlusun demekte hem de eldeki verileri sizlerle paylaşmamaktadır. Hem muhasebeci ol, hem de ajan James Bond. Meslektaşı, devlete bilgi yetiştirmek için gece gündüz çalıştırarak, araştırma için zaman kalmayacak hale getir, verileri paylaşma, yapacak tek şey ajan olmak. Böyle bir durum karşısında James Bond bile havlu atar.

Bu kadar çalışmayı neye karşılık yapıyorsunuz, o da ayrı dert. Üç kuruşun hesabını yapan mükellefler bir yana, bu kadar iş istedikten sonra alacağınızı güven altına almayan bir devlet mantığı. Muhtelif vergilerin tahsilatında çeşitli yöntemlerle güvenceyi sağlayan idare, mali müşavir ve muhasebecilere karşı kılını kıpırdatmıyor. Bari KDV oranlarını % 18 den daha aşağıya çekilse. Bu bile meslek mensuplarını biraz olsun rahatlatacaktır. Aynı işleri devlet memurlarına yaptırmaya kalkarlarsa maliyet ne oluyor bir kontrol etmelerini isteriz. Hem bu kadar angaryayı yaptır, hem de köle yerine koy. Aynı şeyi devlet memurlarına yaptırabilirler mi acaba? Hepimiz aynı Vatan, aynı Devlet için çalışıyoruz.  

Biraz daha dikkatle bakarsak son zamanlarda üretilen politikaların çoğunluğu küçük esnafın, serbest meslek erbaplarının ve benzerlerinin yok olmasına sebebiyet vermektedir. Bu angaryaların durdurulması lazımdır. Bugün kendi devletine birçok avantaj sağlayan mali müşavir ve muhasebecilerin değerinin devlet kurumları tarafından anlaşılmasını istiyoruz. Aynı davranışların toplumdaki tüm küçük esnaf gruplarına ve işletmelere de uygulanması gerekir. Unutulmamalıdır ki canlı bir ekonomi için büyük küçük her türlü işletmeye, her tür zenginliğe ihtiyacımız vardır.