Cüneyt Arkın filmlerinin bir çoğunu defalarca izlemişimdir. Artık atılan okun nereye gideceğini, kaç Bizanslının öleceğini, repliklerin çoğunluğunu da ezberledim sayılır. Bu kadar çok izlememe rağmen, elimde kumanda ile kanaldan kanala zap yaparken yine karşıma çıkarsa tekrar aynı zevkle izlerim, hiç kaçırmam. Sinema ustamızın, herkesin bildiği meşhur repliklerinden biri de şudur; Ailesine zarar vermiş düşmanını filmin sonunda bir köşeye sıkıştırmış, intikamını alacaktır. İlk darbeyi vurmadan önce bağırır “Bu kardeşim için, bu anam için, bu da babam için”. Sonunda öldürücü darbeyi vurur ve işi bitirir.

 

            İşte bizde nerdeyse filmin sonuna geldik. Daha doğrusu bizim için yılın sonu, filmin sonu gibidir. Yılın sonunda Cüneyt Arkın çıkar ve başlar bağırmaya “Bu  kardeşim için, bu anam için, bu da Maliye için”. Eh artık tahmin edebileceğiniz gibi biz Kara Murat rolünde değiliz, olsak olsak, dayak yiyen Bizanslı yerinde olmamız gerekir. Niye?Yılın sonu geldi, daha onikinci ay bitmeden, Ekim ayı enflasyon rakamları açıklandıktan sonra yeni senede zamlanacak vergiler, harçlar ortalama olarak belirlendi. Ortalama olarak diyorum bazı oranları maliye bakanlığının artırma yetkisi var. “Bu da Maliye ye!..” denilip bir çakılacak ama çakmanın şiddeti yılın sonuna doğru kesinleşecek.

 

            Hadi çarşıda, pazarda enflasyona, zamma alıştık. Artık bağışıklık yaptı, hissetmiyoruz zammı, bazı şeylerde tamam gerekiyor artış ama kanunun her maddesinde yazan her cezaya da artış yapıldığında tabi ki kendimi Kara Murat’ tan dayak yiyen Bizanslı gibi hissediyorum.

           

            Şöyle bir bakalım bu sene ne kadar zam gelecek? Açıklanan oranlara göre artış en az  yüzde 3,93 ila maksimum yüzde 5,9 arasında olacak. Yasalar, rakamların alt düzeyden ya da üst düzeyden belirlenmesinin kararını, Bakanlar Kuruluna bırakmış. Buna göre ne kadar canımız yanacak ileride göreceksiniz. Biraz örnek verelim isterseniz, tüm gazeteler bunların hesabını yapmakla meşgul görmüşsünüzdür mutlaka, yada yakında birisi mutlaka gözünüze batar.

 

Bir kere aracın olması yanlış, eğer araban varsa bunun cezasını çekeceksin mutlaka. motor hacmine bakılmaksızın arabası olan herkesin araç ile ilgili vergi ve harçları artış gösteriyor. Cep telefonları, sabit telefonlar, emlak, çöp vergileri, trafik cezaları, pasaport, ehliyet ve noter harçları gibi bir çok vergi ve harç yüzde 3.93 ya da yüzde 5.9 oranında zamlanacak. Bunlar vergilerdeki artış, bir de uygulanan cezalar var, onlarda yeni yıl ile beraber artacak. Örneğin 2014 yılında kırmızı ışıkta geçmenin cezası iyi ihtimalle 166 liradan 172.5 liraya çıkacak. Kötü ihtimalde ise 176 liraya yükselecek.Alkollü araç kullanan sürücüye birincide 700 lira olarak uygulanan para cezası, 728 liraya ya da 741 liraya çıkacak.Toplu taşıma araçlarında sigara içmenin cezası ise 88 liradan; 91 liraya ya da 93 liraya yükselecek. Hız sınırını yüzde 10’dan yüzde 30’a kadar aşmanın cezası 166 liradan 172.5 liraya ya da kötü senaryoda 178 liraya çıkacak. Yüzde 30’dan fazla aşmanın cezasıysa 343 liradan 356 liraya ya da 363 liraya yükselecek. İletişime  dönersek mobil telefon aboneliğinin ilk tesisinde maktu olarak alınan 39 liralık Özel İletişim Vergisi tutarı 40.5 liraya ya da 41 liraya çıkacak.  Pasaport harçları iyi senaryoda 6 aya kadar: 83 liradan 86 liraya; 1 yıla kadar 122 liradan 127 liraya; 2 yıl için 198 liradan 206 liraya; 3 yıldan fazla süreli olanlar için 397 liradan 413 liraya yükselecek. Bunun yanında emlak vergisi, çevre temizlik vergisi ve hatırlamak istemediğiniz bilumum vergiler yukarıda belirtmiş olduğum oranlarda artış gösterecek.

 

Nasıl şu an kendinizi dayak yiyen Bizanslı gibi hissetmiyor musunuz? Daha da kötüsü onun yerinde olmak istediğinize eminim. En azından bir dayak yerim sonrasında biter, her sene her sene bu işkence sürmez.

 

Peki gelirlerimizde aynı oranda değerlenecek mi acaba? İşte “olmak yada olmamak, bütün mesele bu” bu artışlara daha ne kadar dayanabileceğimiz. Bazı cezalarda ve hizmetlerde artışı destekliyorum. Verilen hizmetin bir maliyeti vardır. Bunu almak, hatta zaman içinde bu maliyetin artışı karşısında bu harcı yada vergiyi artırmak normaldir. Kırmızı ışıkta mı geçtim, alkollü arabamı kullandım, beni cezalandır ama yediden yetmişe her şeyi artırma. Yağmur bastırdığı zaman, elindeki şemsiyeyi beş liradan on liraya çıkartan satıcının yaptığından farkı kalmıyor.

 

Devlet öncelikli olarak halkının yaşam kalitesini yükseltmek zorundadır. Halkın cebinde kalmış son üç beş kuruşu da bürokrasi çarklarında eritmek için icat edilmemiştir. Bir yılın sonunda da halkın kazancında artış olmadığından yada enflasyon karşısında halkın geliri daha düştüğünden dolayı, falan vergiyi sabit tuttuk, falan harcı da daha az alacağız deseler ya.

Bunu geçtim deprem zamanından gelen vergiler bile kalıcı oldu artık, deprem sonrasında  her açığı yamayan jokere dönüştüler. Keşke yapılan bu artışların dörtte biri halka geri dönse, ama dönmüyor maalesef. Ne zaman böyle bir artış olsa ardından trafikte önümden eskortlarla geçen modelleri yenilenmiş, bakan yada ve bürokrat arabalarını gördükçe içim kan ağlıyor.

 

            Gel de kendini dayak yiyen Bizanslı gibi hissetme!... Yeni yılda yeni vergilerle ve aflarla herkese mutluluklar dilerim.

 

YÜKSEL GÜLEÇ