Bin yıllardır bu topraklarda yaşayan ve bu toprakların kültürünü taşıyan Kemal Kılıçdaroğlu niye Türkiye Cumhurbaşkanı olmasın /olamasın?

Barack Hussein Obama,  4 Kasım 2008'de yapılan ABD başkanlık seçimlerinde Washington'da değişim rüzgarları estiren "Evet, Yapabiliriz" sloganı ile son 30 yıl boyunca hiçbir Demokrat Partili başkan adayının elde edemediği bir başarıyla ABD'nin 44. devlet başkanı ve 6 Kasım 2012'de ise Amerika Birleşik Devletleri Başkanlığına ikinci kez seçildi. Obama, ABD’de ilk ve tek Afroamerikalı devlet başkanı olarak tarihe geçti.

Olumlu ve tutarlı kişiliği; doğal, mütevazı davranışları ve olaylar karşısındaki soğukkanlılığıyla pek çok rakibi tarafından bile takdir edilmiştir. “Saygın ve skandalsız” iki dönem içinde ekonomiden sağlık reformuna, insan hak ve özgürlükler sorunundan İran, Küba gibi ülkelerle ilişkilere, İklim Değişikliği Anlaşmasından Bin Ladin olayına kadar birçok alanda başarılar göstermiştir. Ekonomi, işsizlik dâhil  pek çok alanda krizler yaşayan, çözüm üretmeye çalışan Amerika Birleşik Devletleri için Obama sadece simgesel bir başkan  / değişim değil, aynı zamanda halkla bütünleşmeyi sağlayan bir misyon üstlenmiştir.

Şimdi İngiltere’de Hintli-Afrikalı kökenli Rishi Sunak başbakan oldu. Sunak, seçim vaatlerinde enflasyon kontrol altına alındıktan sonra vergilerde indirime gitmeyi, bir sonraki yasama yılının sonuna kadar gelir vergisini düşürmeyi, kamu çalışanlarının ücret pazarlıklarını bağımsız bir kurula devretmeyi, kurumlar vergisini yüzde 19'dan yüzde 25'e çıkarmayı ve savunma bütçesini mevcut GSYİH'nın yüzde 2 düzeyinde sürdürmeyi vadeden değişim rüzgarı ile Birleşik Krallığın ilk farklı etnik kökenli Başbakanı oldu. Üstelik Hintli; Hindistan ve İngiltere’nin tarihsel ilişkilerine baktığımızda tarihin garipliği gibi gözükebilir.

 “Çıktık Horasan'dan eyledik sökün

Düşürdüler bizi tozlu yollara

Omuzda parlıyor kargı cıdalar

Aşırdılar bizi karlı dağlara” (Dedemoğlu )

Alevilik bu coğrafyada çok köklü bir geçmişe sahip olmasına, Anadolu halklarının ana karakterini oluşturmasına karşın dışlanması, hakir görülmesi neredeyse bin yıldır baskılara maruz kalması oldukça düşündürücüdür. Neredeyse bin yıldır inkâr edilen Alevilik, Şeyh Bedreddin’den Baba İlyas, Baba İsak’a Celali İsyanlarından Dersim’e kadar onlarca kez iktidarlara karşı isyan etmiş, hakkını aramış, her seferinde katliamlarla sonuçlanmış bir tarihsel gerçekliğe sahiptir. 

Anadolu’da neden olmasın! ‘Kemal Kılıçdaroğlu’

Türkiye’de bir süredir Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı konuşulmakta. Kemal Kılıçdaroğlu beş yıl önce Ankara’da başlattığı yürüyüşünü sonlandırdığı Maltepe’de cumhurbaşkanlığı adaylığını kendisinden başlattı. “Bir Alevi seçilemez” yargısının neredeyse tüm kesimlerin ortak endişesi olarak ağırlık kazandığı noktada Kılıçdaroğlu, görüşleri farklı olan 6 siyasi partiyi bir araya getirip Millet İttifakı’nı kurdu.

“Bu bir şov dünyası değil, bu bir demokrasi arayışı. Ciddi olmak zorundayız” diyerek ne ile savaşacaklarının işaretlerini vermiş ve "bu kenti bu meydanlarında, sokaklarında, tarlalarında, fabrikalarında, üniversitelerinde, özgürce kucaklaşacağız" derken, toplumu oluşturan tüm kesimlerle barışma, kucaklaşma, kapsama kararlılığını ortaya koymuştur.

Mevcut durumda Türkiye’nin öncelikleri çok değişti; muhalefet partileri “Türkiye’nin geleceği” endişesi etrafında bir araya gelip 2. Yüzyıl vizyonundan ziyade ülkenin bir an önce Cumhuriyet’in temel esaslarına dönmesine dönük hedefler belirlemiştir.

Türkiye’de adalet, sağlık, eğitim, sosyal güvence dâhil; ekonomiden çevreye, barış ve demokrasi sorunundan hak ve özgürlüklere, dış politikadan komşularla ilişkilere, yolsuzluklardan uyuşturucuya kadar hiçbir zaman bu kadar sorun yığını oluşmamış ve toplumun tümünü tehdit eder hale gelmemiştir. Politikanın konusu budur.  

Kılıçdaroğlu’nun elinde sihirli değnek yok; Kürt ve Alevilik sorunu dâhil, on yıllarca birikmiş, kangren haline gelmiş ülke sorunlarını bir çırpıda çözemeyeceğini tahmin etmek zor değil. Ancak, sorunların çözümüne dönük adil bir yaklaşım sergileyeceğini de düşünmek mümkün.

Bir Alevi seçilemez mi?

Binlerce yıldır Anadolu ve Mezopotamya halklarının ana karakterini oluşturan Alevilik kendi topraklarında hakir mi?

Meral Akşener, Cumhurbaşkanı adayı için “seçilebilecek biri”, BTP Partisinin Genel Başkanı Hüseyin Baş“Kemal Bey’in kişiliğine hiçbir sözüm yok, son derece dürüst bir siyasetçidir, ancak toplumumuz o noktada değildir” derken, içinde olduğumuz toplumsal yapının Alevilik konusundaki görüşünü ortaya koymaktadır.

Türkiye gerçekliğinde halk Alevilere karşı sürekli ön yargılarla beslenmiş ve ayrıştırılmıştır. Aleviler de çoğunlukla yüzyıllar içinde iktidarların baskıları sonucu kendi kültürüne yabancılaşmış, Sünniliğe zorlanmış veya kültürel özünden uzaklaştırılarak iktidarların bir uzantısı haline getirilmiştir.

Böyle bir toplumsal gerçeklik karşısında endişelerin ortaya çıkması normaldir; ancak buna karşı herkesin mücadele etmesi, önyargıları kırması, bu utançtan kurtulması için çaba göstermesi yapması gerekendir. Çünkü bir kişi Alevi kimliğinden ötürü seçilmezse, sadece bu Türkiye’nin değil, herkesin ayıbıdır.

İlk Alevi Başkan!

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde şimdiye kadar (açık veya gizli 25 milyon Alevinin olduğu ülkede) hiçbir Alevi Başbakan veya Cumhurbaşkanı olmamış, olmuşsa da bilinmiyor. Bu anlamıyla Kılıçdaroğlu Cumhuriyet tarihinin ikinci yüzyılında cumhurbaşkanı seçilirse yaklaşık bin yıllık Alevi inkârının sembolik de olsa aşılması anlamına gelir.

Alevi kökenli Kılıçdaroğlu dürüst, mütevazı, liyakat sahibi, emektar biri olarak; kendisini protesto eden ve yumurta atan kişi için demokratik hakkını kullandığını, şikâyetçi olmayacağını ve kendisini kaçırıp darp edenlerle kahve içecek kadar hoşgörülü biri olduğunu/olacağını göstermiştir.

Peki, Müslüman Kökenli Obama’nın Amerika Birleşik Devletleri’nde Başkan, Hintli-Afrikalı kökenli Müslüman Rishi Sunak’ın Birleşik Krallık’ta Başbakan olduğu bir dünyada, bin yıllardır bu topraklarda yaşayan ve bu toprakların kültürünü taşıyan Kemal Kılıçdaroğlu niye Türkiye Cumhurbaşkanı olmasın /olamasın?