Munzur Vadisi’nde düzenleme ihtiyacını doğuran şey nedir? On yıllardır oturmuş bir peyzaj yapısını iş makineleriyle dağıtarak, bütün bir vadiyi inşaat sahasına çevirmenin kime ve neye yararı var?

İş makinalarını izlemeyi ben de severim. Günümüz Türkiye’sinin mağara duvarına bir ekskavatör çizmemek elde değil. Devasa bir yıkıcı gücün simgesidir çünkü bu. Bununla birlikte insan hâlâ ısırarak da kendini ifade etme yeteneği olan uygar bir canlıdır. Modern bir hayvanat bahçesinin iki artı bir dairesinde yaşayan, kimseyi ısırmasına müsemma gösterilmeyen, yeteneği ile uygarlığı arasına sıkışan insana, iş makinalarını zevkle izlemek dışında pek bir seçenek bırakılmamıştır. Bir şeyi uzun uzadıya inşa etmenin zorluğuna karşılık, parçalayan ve dağıtan yıkıcılığın gücü sadece kötülüğe olan eğilimimizle açıklamaz. Hele ki her şeyin dağılıp en küçük bileşenine dönüşme eğilimini aklımızda tutmaya devam edelim. Konu şiddet, yıkım ya da sevgi olsa da evrensel yasalardan yararlanmaya devam edeceğiz.

Munzur Vadisi Milli Parkı’nda bu baharda başlayan ve şu anda devam eden bir yol genişletme çalışması var. Bu konuda yazıp yazamamakla ilgili tereddütlerim vardı. Çünkü Dersim’de politika çoğunlukla bir işi yaptırmamanın kıvancı üzerinden yürür. Yaptıklarıyla övünç duyan bir politika henüz bize çok uzak. Aynı yerden okunmanın tehlikesini de göğüsleyerek devam edeyim.

Bu yıl Assos’a gittiğimde gördüğüm şeye inanamadım. Assos Antik Kenti’nde, yola taş düştüğü gerekçesiyle başlayan yamaç ıslahı çalışması bittiğinde geriye bir baraj sahasının virane görüntüsü kalmıştı. Ortalama bir aklın dahi kabul edemeyeceği korkunç bir sonuçtan söz ediyorum. Bunu yapabilmek için cidden insanın gözünün dönmüş olması gerekiyor. Assos’u gördükten sonra makul gerekçelerle başlanan işlerin sonra nelere yol açabileceğini de görmüş oldum. Düşünün ki 2600 yıllık 1. derece arkeolojik sit alanı olan Assos’ta kayalık alanlar patlayıcı kullanılarak tahrip edildi. Bu notu aklımızda tutarak Dersim’e gelelim; Munzur Vadisi’ne.

Munzur Vadisi’nde yol genişletmeye neden ihtiyaç duyulmaktadır?

2017 yılında yapılan bir araştırmaya göre ölümlü kazaların en az olduğu il Dersim olarak duyurulmuştu. İl genelinde gerçekleşen birçok kazadan arama kurtarma pratiğim gereğince haberdar oluyorum. Rahatlıkla diyebilirim ki Munzur Vadisi’ni diğer bölgelerden ayıracak bariz istatistiksel bir kaza bilgisi mevcut değil. Öyleyse bu iki veriye dayanarak, Munzur Vadisi’nde düzenleme ihtiyacını doğuran şey nedir? On yıllardır oturmuş bir peyzaj yapısını iş makineleriyle dağıtarak, bütün bir vadiyi inşaat sahasına çevirmenin kime ve neye yararı var? Diyelim ki ilk yirmi km genişletme çalışmasını kaza ve olası kaya yuvarlanmalarının önüne geçmek için yapıldığını kabul ettik. Peki iç vadiye girildiği andan itibaren -yani Halbori yol ayrımından sonrası- yola neredeyse yetmiş derecelik açı ile inen yamaçlardan gelme ihtimali olan kayaları neyle önleyeceksiniz? Madem bir tehdit görülüyor ve buna önlem alınıyor, o zaman asıl tehdit vadinin içinde değil mi?

Zamanla yola yamaç biçiminde inecek şekilde oluşmuş peyzajda, yukardan gelen taşlar yolun ortasına kadar yuvarlanarak geliyordu. O yamaç iş makinesiyle yarmaya dönüştürüldüğünde, yukardan gelen kaya en iyi ihtimalle cam tavanlardan içeri girecektir. Su içmek için inecek yer bulamayan yabani hayvanlar daha fazla yamaç boyu gezineceği için kaya yuvarlanma olasılığı artacaktır. Genişletme esnasında çıkan hafriyat kıyı şeridine boca edilerek doğal kıyı şeridi talan ediliyor. Doğalında yol bariyeri görevi gören ve birçok ölümlü kazayı, suya uçmanın da önüne geçerek önleyen ağaçlar da bu yüzden ortadan kalkıyor. Yapılan hatanın farkına varıldığında ise getirilip o bölgelere muhtemelen yol bariyerleri yapılacaktır.

Aracınızla geçtiğimizde yol kenarına yığılan tırlarca çimento bize gösteriyor ki kilometrelerce alana istinat duvarları örülecek. Sizi bilmem ama benim istinat duvarı fobim var. Şehir merkezinde bu şehri anlamasını en çok umduğum aklın yaptığı istinat duvarının adı “Dersim Otuz Sekiz Duvarı”dır nitekim. Maksat anmak, anı yaratmak, anı hatırlamak olsa da, bir istinat duvarına taşıyamayacağı yükü yüklemek doğru değildir; çöker. Munzur Vadisi’ne yol genişletmek için çekilen istinat duvarlarına da bir duvarın taşıyacağından fazla külfet yüklenmiştir temennim bunun ayırdına varılmasıdır. Çünkü insanlık tarihi yanlıştan dönme ve yanlışa dönme şeklinde özetlenebilecek kadar basittir. Bu düzenleme yanlıştır ve bu yanlış Pilvenk Deresi’ne de yetişmiş olsa geri dönülmelidir. Eğer gerçekten yolun yükü hafifletmek isteniyorsa Torunoba’dan sonra hiç bitmeyecek bir iki viraj var ve en çok kaza da zaten oralarda oluyor. Ben bizzat yerlerini gösterebilirim. Üstelik saydığım hiçbir handikabı da barındırmıyorlar. Oralarda istenildiği kadar iş makinesi çalıştırabilir, müteahhitlerin gönlü hoş edilebilir.

Munzur Vadisi Milli Parkı’ndan nasıl yararlanmalıyız?

Bütün saydığımız hassasiyetlerin yanında diğer bir konu da Munzur Vadisi’nin statüsü Milli Park olarak belirlenmiştir. Milli parklara hangi çerçevede yaklaşılması gerektiği doğa koruma kanunlarında bellidir. Amerika’da bundan yüz elli yıl önce bir doğa parçası korunacağı zaman o bölge insanlardan arındırılırdı. Bugünün Dersim’ine baktığımda o zamanların Amerika’sını görmekten kendimi alamıyorum. Doğa aktivistinden tutun yerel yöneticisine, oradan mevcut devlet aklına kadar neredeyse ortak bir kanı var: İnsan doğaya zarar verir. Doğayı korumak isteyen herkes kara kara onu insanlardan nasıl izole edeceği üzerine düşünmeye başlıyor. Yüzyıldan daha uzun bir süre insansız bir doğa koruma dünyaya hükmetmiş ve iki bin yılının başlarında bu akıl terk edilmiştir. Amerika’yı bir kez daha keşfetmeye gerek var mı? Oysa yararı ve zararıyla birlikte insan da söz konusu doğanın bir parçası ve bu ilişki devam etmelidir.

Bir kez daha altını çizeyim, Munzur Vadisi bir vadidir. Ve koruma altına alınırken de bu şekilde kabul edilmiştir. İçinde yaşayan cümle canlı ve cansızla birlikte onun vahşiliği budayıp ovaya dönüştürme çabası nafiledir. Önüne geçilmesi gereken akıl budur; sarp olan sarp kalmalıdır. Bu noktada literatürde doğa koruma ve çevre koruma diye bir ayrıma gidilmiş biz de onlardan ödünç alalım. Çevre korumada insanın varoluş koşullarını eksen alan bir yarar gözetilirken, doğa korumada ise insan gözetilerek doğal kaynaklar güvence altına alınmaktadır. Munzur Vadisi Milli Parkı’nda temel alınması gereken düşünce doğa koruma olmalıdır. İnsan yararı ikincil durumdadır, temel hareket noktası doğal kaynakların korunması olmalıdır. Mevcut iktidar, kayaları, dereleri, vadileri, nehirleri ıslah etmekten yorulmalıdır, vazgeçmelidir. Asıl ıslah edilmesi gereken insanın doğa bilincidir

Dünyada ve Türkiye’de Doğa Korumanın Kuramsal Temelleri/Araş. Gör. Dr. Yasin Koç, makaleden yer yer yararlanılmıştır.