Yaşadığımız, eskittiğimiz, ağladığımız, sevdiğimiz, sevildiğimiz, heyecan duyduğumuz, doğduğumuz, öldüğümüz, yenilendiğimiz ve oradan geleceğe baktığımız bir yılın, yani üç yüz altmış beş güne veda etmek üzereyiz. Ayrılmak üzere, ayrılmak üzereyiz. Son günlerini yaşadığımız bu zaman diliminde, aşklarımız, sevdalarımız, umutlarımız vardı. Biz vardık, tarih vardı. Bir de göğsümüzün tam ortasında, bir anıt gibi sakladığımız, hatta en yakınımızdan bile sakındığımız düşlerimiz vardı.

 

Açtık, yoksulduk, yalnızdık. Yaşanmış öykülerin ve yaşananların tanığıydık. Telaşlıydık, hırçındık, korkmuş ve korkutulmuştuk. Zamana akan bir ırmak gibiydik. Acılar görmüş, acılar yaşamıştık. Yüreğimize çığlar düşmüş gibiydi. Biz ağlıyorduk, zaman ağlıyordu. Takvim yaprağının her sayfasında biz vardık, zaman vardı. Kaç kez güneş doğdu, kaç kez battı? Anılaşarak uzağımıza düşen bu günlerin toplamında, bizlerden eksilen ne vardı? Neler sunduk bu zaman dilimine. Çaldıklarımız ve sakladıklarımız nelerdi zamandan?

 

Kimler susturmuştu, dünden kalan ömrümüzü? Tükenen, eriyen neydi? Yanaklarımızı sıyırarak geçen çığlıklar, yüreğimize döşediğimiz mayınlar neydi? Geçmişe akarken yıl, göğsümüze hapsettiğimiz gelecek günlerimiz vardı. Hasretlerimiz, ayrılıklarımız, aykırılıklarımız vardı. Biz vardık, ötekiler vardı. Gurbet vardı, sıla vardı. Özlem yanımızda, içimizde ve ekmeğimizdeydi. Hepimiz, biz, siz, onlar… Yeni bir yılı karşılayan vakitsiz ölümler, bombalar, gazlar, dost ve düşmanlar. Ve belleğimizde silinmeyecek olan, insan kesme ve enseden kurşunlanan insan görüntüleri, bu yıla sığmayacak gibi.

 

Derinlere kaçan, sevemediğimiz, ertelediğimiz, işimiz, aşımız, çocuklarımız ve umutlarımız vardı. Çoğaltarak taşırdık mı yarınlara, eskiyen bu yılda yapamadıklarımızı. Hangimiz okşayarak, içimizden geldiği gibi sevdik tedirginleşen küçücük yürekleri? Oysa bütün değerler kumdan kale gibidirler. Sadece kuşandığımız zırh olmaktan öteye, bir işe yaramazlar. Kendimizle beraber sevincimizi, sessizliğimizi, acılarımızı, yorgun ve isteksizce yeni bir yıla merhaba diyerek bırakacağız.

 

Bir yıl, kocaman bir yıl, kendisiyle beraber sevincimizi ve haykırışlarımızı dirhem dirhem, günlere, saatlere bölerek düştü tarih sayfalarına. Sevgimizi çalarak, bizleri kendimizle yüzleştirerek tükendi aylar, günler, saatler ve sevgiler.