Zaman bizden çaldıklarıyla, adeta sesimize yankı vermeyen uçurumlar gibi, bizi yan yana dizilmiş yıllara yolcu ediyor. Geçmiş günlerimiz çığlık ve ateş rengindeyken, kanlara boyanan yılların ağırlığı bir yük gibi.. Oysa biz zamanın akıntısında ilerlerken, yurtsuz kaç sevgi boğuldu bu dönüşü olmayan döngüden. Anılarımız, yanaklarımızdan süzülerek düşen gözyaşı gibi, uzaklaşacak, bize ait değilmiş gibi.

 

 

Yollara düşmüş tarih. Bizlerse zamansız molaların yorgunluğunda, tarihin karanlıklarında kurulan utanç tezgahlarında geçerek, boynu bükük bir gül gibi karşıladık yeni yılı. İçimizdeki hüzünleri azgınlaştıran ne varsa, anlatamadıklarımız, sevgilerimiz, zıtlıklarımız, eksik ve fazlalıklarımızla 2015 yılının koynuna sığındık. Zamansız zamanlara sarılarak, açlığın ve savaşların hizaya çektiği bu dünyada günlerin peşinden ağlıyoruz. Biliyoruz ki; zaman elimizden tutarcasına kendine çekiyor bizi. Bir sevdalının utangaç yüzü gibi.

 

 

Oysa yaşayıp, dünümüze dönüşen bu yılda; nice kirli eller, bombalarıyla kışı erken düşürmüştü yüreklerimize. Milyonlarca çocuk ve büyükleri yollara sığınmıştı. Kaç kadın satılır olmuştu köle pazarlarında. Kan kokuyordu adeta zaman. Dört mevsime rengini veren zalimlerin namluları, yeni bir yılı nişan alarak patlıyordu. Kurşuna dizilen ömürler ve işlenen cinayetler tarih sayfalarını yutar gibi duruyordu bu yılda. Kısaca kapanmak nedir bilmiyor, dünden kalan yaralarımız. Ve yaralarımızı hangi yıla, hangi mevsime taşısak sarılmıyor bir türlü...

 

 

Rengini yitiren bir yılın içinden geçerek, yorgun bir hayatla girdik yeni yıla. Geride bıraktığımız yılı, sabrımızla aşmaya çalıştıysak da, çığlıklar aramızdan ayrılmadı bir türlü. Şimdi bir yılı bütün çıplaklığıyla sorgularsak eğer, eskiyen yılın çıkış kapısından fırtınalar süpürdü bıraktıklarımızı. Geride sayısız günlerin yanıt bekleyen ağırlığı ile eskiyen bir zamana elveda diyerek...

 

 

Şimdi yeni bir yılın umutlarını yudumlayarak, yeşeren yapraklara adımızı yazacağız. İçimizde kımıldayan geçmiş zamanların olumsuzluklarına, kış rengi hayallerimize, yaz tazeliği katarak bu coğrafyada düşlerimizi büyütmek ümidiyle..

Hüseyin KAYA