Üniversitemizin rektörlüğü, kışın karlı bir havada üniversitenin öğrencilerine ekmek arası balık ziyafeti etkinliği düzenlemişti. Basın mensuplarını bizleri de davet etmişlerdi.

  Arkadaşlarla davete icap edip gittik. Etkinlik alanına varmadan davul zurna eşliğinde çekilen halayların sesini duyduk.

   Etkinlik alanı baraj gölüne, MUNZUR’A manzaralı bir park alanıydı. Alan halay çeken onları seyreden alkış tutan öğrencilerle doluydu. Sayın Rektörümüz,  öğrencilerle birlikte, içlerinde onlardan biri gibi yaşanan coşkuyu paylaşıyordu.

   Parkın baraj gölüne bakan tarafında kurulu ızgaralarda, balıklar pişiyordu. Karadeniz’den getirilmiş taze balıkların kokusu çevreyi sarmıştı.

  Misafirlerini sıcak güler yüzle karşılayan Sayın Rektör, soğuk havayı dikkate almış olacak ki üşümemiz için bizi ızgaralar için yanan ateşin yanına götürdü.

  Sayın Rektöre, “düzenlediğiniz bu etkinlik yaşanan bu coşku bizi çok sevindirdiği gibi şaşırttı da. Bu güne kadar böyle coşkulu, katılımcı bir etkinliğe tanık olmamıştık” dedim.

   Sayın Rektör, sevinçli bir yüz ifadesi ile “Ocak ayı içinde kar yağışının olduğu karlı bir günde düzenlediğimiz balık ekmek etkinliğimiz, öğrencilerimizin, bizlerin, bir araya gelmesi kaynaşması, sınav haftasında öğrencilerin stres atması, bölümler arası kaynaşmayı sağlamak, öğrencilerimizin, sorunlarını, taleplerini dile getirmeleri için düzenledik. Amacımız bu etkinliği sürekli kılmak gelecek yıllara yaymak olacaktır” dedi.

   Parkın manzarası bizim çok dikkatimizi çekmişti. Bunu gören Sayın REKTÖR, bizi alıp parkın uç noktasına götürdü. Orada manzara daha bir güzeldi. Altı bin öğrencisi bine yakın personeli olan Koca bir üniversiteye yeterli olamayacağını, küçük olacağını sandığımız park, koca bir alanı ta şehirlerarası karayoluna kadar büyük bir alanı kapsamıştı. Teraslar halinde basamak, basamak düzenlenmiş. Kamelyalarla, oturmak için banklarla donatılmış, binlerce insanı ağırlayacak büyüklükte bir parktı.

   Şaşkınlığımızı gören Sayın Rektör, “bu park yalnız bizim için değil, Tunceli ilinde yaşayan herkesi bu parkta ağırlamaktan mutlu olacağız” diyordu.

   Sayın Rektör, “Üniversitemizin kurulduğu alan, coğrafi konumumuz üniversite kampüsümüzü ülke çapında birinci sırada yerleşke haline getirmek istiyoruz. Bunu başarmak için çalışacağız” diyordu.

   Davul zurna eşliğinde oyunlar oynanırken, ızgarada pişen balıklar, ekmek arasına konularak beraberinde içeceklerle birlikte dağıtılmaya başlanmıştı. Sayın Rektör, kendi elleriyle hazırladığı ekmek arası balıkları öğrencilerine verirken, sürekli hatırlatıyordu. “Balık ekmek çok, isteyen tekrar gelip alabilir” diyordu.

    Üniversitenin çeşitli alanlarından guruplar halinde gelen öğrenciler, yaşanan coşkuyu paylaşırken ekmek arası balık için sıraya giriyorlardı.

   Yaşanan coşku kesintisiz devam ediyordu.

   Etkinliği sorduğumuz öğrenciler, çok memnunlardı. Rektörlerinden daha öncesi için değil de şimdilerde, giderek çok memnun olduklarını, rektörlerini sevdiklerini söylüyorlardı.

   Sayın Rektör, bu güveni çevresine, öğrencilerine, vermiş olmalıydı.

  Sayın Rektörden izin isteyerek, ikram edilen ekmek arası balıklarımızı alarak, coşkuya, yaşanan etkinliğe veda ettik.