Öğretmen Evinde, emekli öğretmen arkadaşlarla, geçmişi, öğretmenlik yaptığımız yılları, karne verdiğimiz günleri, anıları konuşuyor, tazeliyorduk.
   Yılsonu karne günüydü. Bende karne alan biri kadar heyecanlıydım. RONYA, ROŞFER, DENİZ, bugün, karnelerini almış olacaklardı. DİLAN DA, bizden uzakta, Ankara’da karnesini almış olacaktı. Onların sevincini, paylaşmak, onları, sevineceği küçük hediyelerle, ödüllendirmek, onlar kadar, beni de, sevindirecek heyecanlandıracaktı.
  Bu heyecanı yaşarken, sevgisine doyamadığımızın, bize bıraktığı DENİZ, elindeki karneyi, sallayarak, koşarak geldi. “Bak, Büyük Baba karne aldım. Hepsi pekiyi” dedi. Kucağıma aldım. Karnesini birlikte inceledik. Tekrar, tekrar öperek tebrik ettim. “Bu başarını kutlayalım” dedim. “Olur” dedi. Hafta sonu köyde bağda, RONYA, ROŞFER, ARYA ile birlikte kutlama söz verdik.
   Geçmiş yılların anılarda kalan sayfalarını karıştırdıkça, o yıllardaki eğitim öğretim seviyesi ile bu günkü eğitim, öğretim seviyesini karşılaştırmak, aradaki büyük farkı görmek, beni bir başka heyecanlandırmıştı.
   O yıllarda, birinci sınıfa başlayan öğrencilerin hemen hepsi kalem tutmasını bilmezlerdi. Önce görevimiz onlara kalem tutmasını öğretmekti. Bugün ARYA, üç yaşında, bırakın kalem tutmayı, insanı hayrete düşüren resimler çizmektedir. Yalnız ARYA MI, onun yaşındaki bugünün çocuklarının, hemen hepsi, onun gibi beceri sahibidirler.
    Teknoloji baş döndürücü bir hızla gelişip yaşamı esir aldığı, şekillendirdiği günümüz dünyasında, eğitim, araçları, eğitimi veren eğiticilerin kalitesi, aynı şekilde, büyük bir hızla gelişmiş. Eğitimin kalitesini, çok yükseklere çıkarmıştır.
    Yurt dışı gezilerimde, uygar ülkelerdeki eğitim seviyesi, kalitesi, beni çok etkilerdi. Benim ülkemdeki eğitim seviyesinin de öyle olmasını düşlerdim. Bu gün, o düşümün, bir ölçüde gerçekleşmesi, beni, bir ölçüde teselli etmekte, sevindirmektedir. RONYANIN, ROŞVERİN, ilkokul, ikinci sınıfta, yazdıkları el yazıları, çizdikleri resimler, beni şaşırtmanın yanında, ülkem adına, gelecek adına umutlandırmaktadır.
    Bir zaman önce, özel, paralı okulların, hızla yayılması, eğitimin parayla satın alınması, deneyimli, uzman eğitimcilerin, özel okullara, transferi, parası olmayanların okuduğu, devletin, o günlerde, özel okullar kadar sahiplenmediği, devletin resmi okullarında, kaliteyi düşürmüş, devletin okulları, ilgi çekmeyen okullar olmuştu.
   İktidardaki partinin, ortağı PARELELCİLER, devletin teşviki, desteği ile, ideolojik dünya görüşleri doğrultusunda yeni nesiller, yetiştirirken, ekonomik güçlerine güç katmışlardı.
   Son birkaç yılda, özel okullara, eskisi kadar, ortaklarımız, diye, devlet tarafından, özel muamele yapılmayınca, ülke çapında, iller arası, okullar arası, yapılan yarışmalar, devletin resmi okullarındaki kaliteyi, gözle görülür biçimde artırmıştır.
   İktidardakilerin, dünya görüşüne uygun sık, sık değiştirilen eğitim sistemimize rağmen, kalitesi her gün artan eğitim sistemimizde, diyalektiğin, yenilikçi getirisi, yanında, velilerin, eğiticilerin, öğretmenlerin, payı büyük olmuştur.
   Güzel olmayan, öğretmenlerin, okulların, bir yarışmaya hazırlanır gibi eğitim vermeleri, sonucunda, hemen her gün verdikleri yığınla ödevlerle, çocukları, uykusuz, oyunsuz, bırakmaları, küçük yaşta çocuklarda, travmalara, yol açacak boyutlara varmıştır.
   Konuyu,  götürdüğüm, ilimizdeki eğitimin başı, Sayın Milli Eğitim Müdürümüzde, aynı endişeleri paylaştığını, bu konuda gerekli uyarıları yaptığını, yapacaklarını, ifade etmişlerdi.
   Milyonlarca öğrenci, karne sevincini yaşarken bende benimkilerle, DİLANLA, RONYAYLA, ROŞFERLE, DENİZLE, paylaşarak yaşadım.
   Hafta sonu da, DENİZLE anlaştığımız gibi bağda, PEKİYİ Yazılı uçurtmalar uçurarak, karne sevincini yaşadık.
   Onlarla, onların, sevincini paylaşmakla, yaşam bir başka güzeldir.