Devlet kurumları, devlete, halka hizmet etmek için kurulmuş, düzenlenmiş kurumlardır. Devlet kurumlarının başına atanan görevliler, devletin kurumlarını devletin belirlediği yasalar, kurallar çerçevesinde yönetmekle yükümlüdürler. Kendi özel kurumları gibi keyfine göre yönetemezler. Yönetirlerse, görevini kötüye kullanma suçunu işlemiş olurlar.

   Ne yazık ki, zaman, zaman devletin kurumlarını kendi özel kurumlarıymış gibi kullanan yetkililer çıkmaktadır.

  İlimizdeki resmi kurumların çalışmalarını bir basın mensubu olarak uzun yıllar yakından izledim. Başarılı çalışmalar yapan kurumların başarılarını, yöneticilerini bu köşede dile getirip kamuoyu ile paylaşırken, beklenilen hizmetleri gerçekleştirmeyen kurumların ön yargılı yöneticilerini de bu köşede kamuoyu ile paylaştım.

  Özel idare Genel Sekreterliği, ilde en çok hizmet üretmekle yükümlü ilin en büyük yatırımcı kurumlarından biridir. Hizmetlerini denetleyen meclisi olan büyük bir kurumdur.

   Ne yazık ki bu büyük kurumu yöneten yönetici, kurumu, devletin kurumu değil de kendi özel kurumuymuş gibi yönettiği kamuoyu tarafından sıkça dile getirilmekte, iddia edilmektedir.

  Pülümür ilçesinin encümeni ile Özel İdare Genel Sekreterliği arasında bazı sorunların yaşandığı bilgileri üzerine Pülümür İl Genel Meclis Üyesini aradım. Bana anlatılanları sordum. “Doğrudur” dedi. “Siz, ilin sorunlarını köşenizde dile getiren bir gazetecisiniz. Bizim ilçenin sorununa da köşenizde yer verirseniz memnun oluruz” dedi. Anlattı: “72 haneli, KIRMIZI KÖPRÜ ilçemiz ile 17 köyün kanalizasyon atıkları, nahiyenin içinden geçen Pülümür Suyuna dökülür. Oluşan kirlilik akarsu ile birlikte geçtiği her yerde kirlilik bırakır. Bu kirlilik akarsu boyunca piknik alanlarından geçerek şehir merkezine, Tunceli ye kadar uzanır. Bu kirliliği önlemek gidermek için kanalizasyon yapımı için ödenek istendi geldi. Daha önce inanç merkezleri için gelen 5 milyon lira ödeneğin bütün ilçelerin inanç yerleri mekânları olduğu halde yalnızca 3 ilçeye dağıtılmasına il genel meclis üyesi olarak karşı çıkmış, bunun taraflı bir ayırımcılık, haksızlık olduğunu dile getirmiştim. Bu karşı çıkışıma büyük tepki veren Genel Sekreter, sonrasında selamımızı almadı. Kendisi ile makamında görüşmek istedik meclis üyesi olduğumuz halde kendi özel bürosuymuş gibi kabul etmedi. Kabul etmediğini selamımızı almadığını da çevresine övünerek anlatmış. Sayın Genel Sekreter, İlin önemli bir akarsuyunu boydan boya kirleten, yaşama doğaya büyük zarar veren, yalnız Pülümür İlçesinin değil İlin çözülmesi gereken bir sorunu olan, 72 haneli nahiye ile 17 köyün kanalizasyonu için gelen ödeneği, bu önemli hayati kirliliği önlemek için kullandırmayarak kirlilik yaratmayan uzak 3 haneli köyün kanalizasyonunu için kullandırdı.  72 haneli beldenin kanalizasyonu ile 17 yerleşim yerinin kanalizasyonu Pülümür Çayına akmaya kirletmeye devam etmektedir” diyen meclis üyesi, “Genel Sekreter, kurumun, devletin kurumu değil de kendi kurumu imiş gibi yönetmeye çalışmaktadır. Meclis üyelerini yasaları, kuralları, konumları, ihtiyaçları dikkate almadan, kurumun hizmetlerini kendine yakın gördüğü ilçelere, ahbap çavuş ilişkileri içinde olduğu yerlere, aktarır. Bizim Pülümür ilçesine hep üvey evlat muamelesi yaptı. İlçenin köylerine İhtiyaç duyulan hizmetin gelmesine izin vermedi. Devlet adına bu keyfiliğe kimsenin hakkı yoktur. Devlet Baba bu ayırımcılığa, keyfiliğe izin vermemelidir. Dur demelidir” dedi. “Sayın Genel Sekreter, kendisini, kanunların, ili yönetenlerin, üstünde bir makammış gibi görmektedir” dedi.

 Genel sekreterliğin benzer keyfiliğini, geçen yıl köyümüzün yol sorununda yaşadık. Köyümüzün iki mahallesine iki ayrı taşıt yolu gitmektedir. Biri en eski köy paftasında olan yoldur. Yaklaşık 250 metredir. Diğeri yaklaşık 700 metredir. Yakın tarihte yapılan benim de tapulu yerimden geçtiğinden izin verdiğim yapılmış yoldur.

  Bir önceki yıl, ilin bu büyük hizmet kurumu ile ilgili benzer şikâyetler iddialar üzerine köşemde bir yazı yazmış. Genel Sekreterin ilçeler arasında ayırımcılık yaptığını, kendine yakın ilçelere hizmet götürdüğünü, kurumun araçlarını iş mevsiminde kendine yakın gördüğü ilçelerde çalıştırdığını, bunun ayırımcılık olduğunu yasalara aykırı olduğunu dile getirmiştim.

   Bu yazım0n karşılığı olacak ki köyümüzün sonradan yapılmış 700 metrelik yolunu asfaltlayan genel sekreterlik, benim bahçemin yakınından geçen köyün kadimden gelen 250 metrelik yolunu asfaltlamadı.

   Konuyu Özel İdare Genel Sekreterliğinden sorumlu Vali Yardımcısı OLGUN Valiye arz ettim. Yanımda köy yolları şefini arayarak o yolunda asfaltlanmasını valiliğin emridir diye istedi. Yapmadılar. Konuyu baş Valiye götürdüm. Genel Sekreter, Valiye, o yol bizim yolumuz değil güya benim yolummuş diye mazeret göstermiş. Vali bey  “Senin yolun değil de köyün yolu ise git köylüden imza getir” dedi. Gittim. Bütün köy halkından imza alarak getirip Vali Beye arz ettim. Ona rağmen Vali Beyin emrine rağmen o yol yine asfaltlanmadı.

   Köylünün imzalarının alınması üzerine, Genel Sekreter, asfaltlanmayan, benim yolum diye mazeret gösterdiği yolun köyün yolu olduğunu, kabul ederek, alt malzemesinin dökülmüş olduğunu, ulaşıma açık olduğu açıklamasını yaptı.

   Buna rağmen bu yıl aynı ilçede asfaltlama çalışmaları yapılırken, 250 metrelik yolumuz yine asfaltlanmadı.

   Benim köyümün 250 metrelik yolunu yapmayan aynı Genel Sekreterlik Anayoldan yaklaşık 500 metre uzaklıktaki özel şahsa ait Balık restoranının yolunu asfaltlattı. Yetkili Vali yardımcısına ilettim. “Bu suçtur” dedi. Valilik Makamına dilekçe vererek araştırılmasını istedim. Yapılan soruşturmada yerinde, mahallinde her hangi bir inceleme yapılmadan, hakkında her hangi bir işlem yapılmadı.

   Sayın Genel Sekreter, Devlet kurumunun yetkisini kullanarak muhtarlarla yaptığı toplantıda basını da çağırarak kurumun yaptığı hizmetleri değil, devletin kurumunu, kullanarak beni suçlayan bir toplantı yaptı. Buna da yetkililer seyirci kaldı.

  Sayın Genel Sekreterle ilgili bize sürekli şikâyetler, iddialar gelir. Gelmektedir. İlçeler, toplum arasında ayırımcılık yaptığı, Kurumun hizmetlerini kendine yakın gördüğü ilçelere, kişilere yönlendirildiği, EKSKAVATÖR denilen aracın, sürekli olarak kendine yakın bir ilçede çalıştırıldığı, o ilçede özel kişilerin bahçelerine ve ağıllarına yol götürüldüğü, asfaltlandığı, Kurumun ihtiyaç duyduğu personeli kendine yakın gördüğü ailelerden veya çevrelerden, belirli şartlar aranmadan aldığı, istemediği kurum çalışanını, çıkarıp yerine istediğini aldığını, kanunu, yasaları, bir kenara ittiğini, yaptığının mahkeme tarafından iptal edildiğini, kendini ildeki kurumlar içinde,  imtiyazlı kurumlar üstü, gördüğünü, bunu, törenlerde toplantılarda, sergilediği, ihalelerle, alımlarla, ilgili kişilere göre işlem yapıldığı, sıkça dile getirilen iddialar arasındadır.

  Fikri TAŞ