Sabah Gazetesi, Turkuaz Dağıtım, Adana Bölge Müdürlüğünden, müfettiş İSMET Bey, gelmişti. Tanıdık biriydi. Buyur ettik. Oturduk. Çaylarımızı, söylemeye hazırlanıyordum ki, telefonum çaldı. Baktım.  Bölge Müdür Yardımcısı TEKİN Beyin telefonu, ’Hocam, yerinizde misiniz, Çayınızı içmeye geliyoruz.’ Dedi. Şaka sandım. Esperiyle, gülerek, ’buyurun gelin. ‘Dedim. Telefonu kapatmıştım ki, tanımadığım biri önde, Bölge Müdür yardımcısı, arkasında, kapıdan içeri girdiler. Dedikleri gibi gözlerime inanamamıştım. Şaşkınlık içinde buyur ettim. Bölge Müdür Yardımcımız, TEKİN Bey, tanıştırdı. ‘Yeni Bölge Müdürümüz, sizi ziyarete, Tunceli’yi, görmeye geldik.’ Dedi. Buyurun, memnuniyetle, hoş geldiniz sefa geldiniz.’ Dedim. Müfettiş Bey e, haber vermediği için sitemle baktım. Haberim yok anlamında başını salladı. Gerçek tende yokmuş.
  ÇORONA Canavarı, yüzleri kapatmıştı. Tokalaşmayı yasaklamıştı. Sayın Cumhurbaşkanının, yaptığı gibi elimizi, kalbimizin üzerine koyarak, selamlaştık. Eskinin kucaklaşması, tokalaşması, yerine geçmişti.
    Sosyal Mesafeye dikkat ederek, birbirimizden uzak oturduk. Yeni Bölge Müdürüyle ilk kez karşılaşmıştık. Yüzü kapalıydı. Merak etmiştim. ‘Sayın Müdürüm, sosyal mesafeye oldukça yer verdik. Sizin cemalinizi de merak edip yakından görmek, tanışmak istiyoruz.’ Dedim. Yüzlerini açtılar. Yakından tanıştık. Merak ettikleri Tunceli’ye ilk kez geliyorlardı.
  Muhtar Veliye, Türk Kahvesi siparişlerimizi verirken, birbirimizi merak eden soruları sorarak sohbete başladık. Bölge Müdürümüz, Tunceli’yi, daha çok merak ettiğinden, işimizle, gazeteyle, dağıtımla, ilgili konuları merak etmemişti. Tunceli’yi, konuştuk. Hep.
  1990 Yılından beri Tunceli, ulusal gazeteleri, Dağıtım yetkili, temsilcisiydik. Çok Bölge Müdürleri, ziyaretimize gelmişti. Yeni Bölge Müdürünün farklılığı, kısa zamanda dikkatimi çekmişti. Tunceli’yi yaşamıyla, kültürüyle, tarihiyle, merak etmenin yanında, genel kültür birikimi, özellikle dikkatimi çekmişti. Sohbet, çok renkliydi. Hoştu.
  Sayın Bölge Müdürüm, Bahattin, ÖZDEM, öncelikle Tunceli’yi Merak ediyordu. Kalktık. Müfettiş denetim yapacaktı. SEVCANLA, gazetede kaldılar.
  Gazete Bayimiz, ZAFER Büfeye yönelirken, Belediye binası karşımızdaydı. Onu gören Bölge Müdürümüz, hemen KOMİNİST başkanı sordu.’ Görüşmek isterseniz, gidelim görüşmeye’ dedim. Çok sevindiler. Hemen gidelim. Dediler. Başkanlığa yöneldik. Sorduk. Makamda yok dediler. Telefonla aradım. ‘misafirlerim vardı. Yemekteyiz. Bir müddet sonra makamda olurum. Görüşürüz. Dediler.
    Palavra meydanından başladık. Tunceli’yi, misafirlerimize, tanıtmaya,10 Adımlık çarşıda, DERSİMİN, endemik türlerinden, DAĞ SARMISAĞIYLA, çevre köylerden gelen pazarlanan organik ürünlerle tanıştırdık. ŞEYH HÜSEYİNİ ziyaret edip fotoğraf çektirdikten sonra, SEYİT RIZADAYDIK. Onunla da bol bol fotoğraflar çektirdik. Hayatını, yaşadıklarını konuştuk. Tepe Başı KAHVE ARASINDA, MUNZURU, tepeden, daha yakından, çaylarımızı içerek, seyrettik. Sonraki durağımız DERSİM MÜZESİ olmuştu. Müze Müdürünü aradım. Çemişgezek’teyim. Dedi. Aramış. Görevliler, Bizi bekliyorlardı.5 Bin metre kare üzerine kurulu Müzede, misafirlerimizi,10 Binlerce yıl, öncesi geçmişle, tarihle buluşturduk. İnsanlığın yaşadığı çağlar, çağlardaki insanlığın yüzleri, resimleri, izleri, bir, bir, gözlerimizin önündeydi. Yakın tarihte, yaşanmış, insanlığın yaşamları da, örf adet gelenekleri, inançları, dini törenleri, gözlerimizin, önündeydi. Misafirlerimin merak ettikleri Alevilikte CEM TÖRENİ, âdeta canlı önlerindeydi.
    Müzeden, ayrılırken, bize mihmandarlık yapan görevlilere, müzeyi gezmemizi sağlayan müdüre, teşekkür, ederek ayrıldık. Gazeteci KADİRİN, kaptanlığında, Erzincan, Erzurum yolunun geçtiği doğa harikalarından Pülümür Vadisine yöneldik.
    TUNCAY VALİNİN, iki yılda hizmete soktuğu 80 Bin Metrekarelik, Şehre büyük bir güzellik katan parkın yanı başından, parkı seyrederek yol aldık. Cem Evinin önünden geçerken, Cem Evininin Tunceli’deki, toplumsal, önemini, toplumu bir araya getirme görevini, Yurt dışındaki DERSİMLİLERİN, sonsuzluğa uğurlanma, törenlerinin, bura da, Cem Evinde yapıldığını konuştuk.
  Şehre girişte düzenlenmiş kontrol noktasında geçerken, Avrupa’da devletlerarası sınırları geçerken farkında olmadığımız örnekleri konuştuk.
    MARÇİK RESTORANIN DA, misafirlerimizi, DERSİMİN tatları ile buluşturduk. Belediye Başkanı, aradı. Bizi bekliyordu. Vadinin doğa güzelliği, Sonbaharın renkleri ile bir kat daha güzelleşmiş. Seyrine doyulmuyordu. Randevumuz vardı. Komünist Başkan, bizi bekliyordu. ’Bekletmeyelim. Dedik. Gözlerimizle doğaya el sallayarak, ayrıldık.
    Belediye Başkanı, her zamanki gibi sıcak güler yüzüyle, bizi makamında karşıladı. Misafirlerimizi, tanıştırırken, misafirlerime de Sayın KOMÜNÜST Belediye Başkanımızı, tanıştırdım.’ İşte çok merak edilen KOMÜNÜST Başkanımız.’ Dedim. Herkesin yüzü gülüyordu. Sıcak samimi bir hava esiyordu.
  Hal hatır sorulup, ikram edilen çaylar içilirken, derin sohbet başladı. Sayın Bölge Müdürümüz, Tunceli’yi, bütün değerleriyle merak ederken, ünü, ülke dışına taşan Komünist Belediye Başkanı da merak ediyordu. Sorular, cevaplarla ,sohbet giderek derinleşiyordu.
  Belediye Başkanın, ülkenin büyük kentlerinde kurduğu, DERSİMİN doğal ürünlerinin, pazarlandığı, tanıtıldığı, satış noktaları, merak edilen konuydu. Başkan, amaçlarının, üreticinin ürettiği, ürünleri, üreticiden değerinde almak, tüketiciye, ucuza satmak, elde edilecek çok az bir karla, işsiz insanları istihdam etmek, yüksek tahsil öğrencilerine burs vermek.’ Şu anda 1100 öğrenciye burs vermekteyiz. Ülke genelinde yaptığımız bu çalışmalarımızdan belediyenin kasasına her hangi bir gelir girmemektedir. Bu çalışmalarımızı ülkenin bütün kentlerine yaymak, Tuncel’inin doğal organik ürünlerini, aranan ünlü balını, tanıtmak, tarımsal üretimi teşvik etmek, üreticiye, tüketiciye, destek olmak, birkaç insanı iş sahibi yapmak, içindir. Diyordu.
    Belediyenin, içinde bulunduğu, sorunları, çalışmaları, hakkında da açıklamalarda bulunan başkan, Adana’daki satış noktasının, adresini misafirlerimize vererek. Satış noktalarını ziyaret etmelerini istedi.
  Ziyaret. Çaylar kahveler, sohbet, uzun sürmüştü. Mesai çoktan bitmiş, görevliler, bizi bekliyorlardı. Solona kadar bizi uğurlayan başkan, çalışanlarına, ’kusura bakmayın. Misafirlerim uzaktan gelmişlerdi. Diyordu. Misafirler, KOMÜNİST Başkana, tanıştıkları için çok memnun olduklarını ifade ediyorlardı. Başkanda, tanıştıklarına memnun olmuştu. Yüzü gülümsüyordu.
  Davetsiz Misafirlerimi, Sayın Valimizle de tanıştırmayı, çok istemiştim. Makamında yok. Hatta il dışında, demişlerdi.
    SEVCAN la Müfettiş Bey, gazete yerinin, önünde, bizleri bekliyorlardı.
    Misafirlerimiz, dönmeleri gerektiğinden geceyi Tunceli’de geçirmeyeceklerdi.
    Davetsiz Misafirlerimiz, geldikleri gibi, Tekrar görüşmek dileğiyle, ALLAHAISMARLADIK. Deyip. Gittiler.
    Arkalarından ‘Güle güle. Dedik.
    El salladık.