İnsanlık tarihine kara bir leke olarak düşmüş, tarihte, benzeri görülmemiş katliamın yıl dönümünde, Sivas, MADIMAK’TA yaşanmış büyük acı, bir kez daha vicdanları sızlattı. Bir kez daha yürekleri yaktı.
     Yaşanmış. Unutulmayacak, bu vahşetin, katliamın, yıl dönümünde, bu vahşeti düşündükçe, geçmiş yıllardan, daha çok acı hissettim. Daha çok üzüldüm. Düşündükçe, insanım diyen canavarların, yarattıkların, karanlık yüzlerin, yaptıkları bu insanlık dışı vahşeti hiç ama hiç kabullenemedim. Daha acısı, diri diri yakılmış, katledilmiş, ülkenin aydınlık, gencecik yüzlerini, yazarlarını, ozanlarını, düşünürlerini, sosyal medyada, gördükçe, içim daha çok sızladı. Daha çok yandı. Bu vahşeti bir türlü kabullenemedim. İnsan olan, bu vahşeti nasıl yapar, insan olan, bu vahşete, nasıl seyirci kalır diye sordum. Durdum. İnsanlığın, daha çok evrimleştiği bu Yüz yılda, bu katliam, bu canavarlık nasıl yapılır. İnsanlık buna nasıl izin verir.
    17 genç kadın nasıl yakılarak katledilir.17 genç kadının, cayır, cayır, yanarak can vermesi, feryatları, insanım diyen yaratıklar, tarafından nasıl seyredilir.
    Ülkenin 16 aydın insanı, göz göre nasıl yakılır. İnsanım diyenler bunu nasıl seyreder. Buna nasıl engel olmazlar. Devletin güvenlik güçleri, öncelikli görevleri olduğu halde, bu vahşete nasıl izin verirler. Nasıl seyrederler. Canavar katillerin, cinayet sonrası, ellerini kollarını sallayarak gezmelerine, hatta düğün dernek yapmalarına, evlenmelerine, saklanmalarına, nasıl izin verirler. Baş katillerden birisi bu korkunç vahşeti işleyip, elini kolunu sallayarak, düğün dernek yapıp, evlenirken, aranan diğer baş katili, bizim kuş uçurtmayan güvenlik görevlilerimiz, nasıl bir türlü bulup yakalayamıyorlar.
     Bu vahşeti, işleyenler, kibriti çakanlar, tutuşturanlar, bu suçu yalnız işlemediler. Çakmalarına, tutuşturmalarına, yakmalarına, seyirci kalan o günün Sivas Valisi, yöneticileri, güvenlik görevlileri, seyredenler, o tarihte, ülkeyi yönetenler, hepsi suç ortağıdırlar.
     Fikirleri, düşünceleri, inanışları, uğruna canice yakılıp öldürülen canlar, ülkenin aydınlık yüzleriydi. Bu, ülkemizin anlına sürülmüş, silinmesi imkânsız kara bir lekedir. Devlet, ülkemize, bu kara lekeyi sürenleri, yıllarda geçse, mutlak bulup, çıkarmalı, hak ettikleri cezayı vermelidir.
    Sivas’ta, insanlığı utandıran, yüz karası, yanan ateşte, 17 aydın kadının aydınlık yüzleri, alevlerin içinden, sonsuza dek, kendilerini vahşice katledenlere,   seyredenlere, karanlık yüzlere,’”bizim suçumuz neydi. Bizi niye yaktınız. Suçumuz, insan olmak, kadın olmak, aydın olmak mıydı’? diye, soracaklardır.
    Hiç sönmeyecek o ateşte o ses, o haykırış, hep duyulacaktır.
     Sonsuza dek.