Seneler önce 1968 yıllar olacak. Bir kitap okumuştum.

”Geleceğin Teknik Çehresi.” On yedili yıllarımdı. Boyuttan bahsediyordu. Boyut demek en, boy yükseklik demektir.

Tek boyut bir çizgi, iki boyut kare, üç boyut küp.

Bir alt boyut hiçbir zaman bir üst boyutu anlayamaz ve göremez. Devam ediyordu. Bir tek boyutlu dünyada yaşayan insan yani çizgi; iki boyutlu ev, banka olan kare içerisine giremez. Hatta üç boyut küpü aklına bile getiremez. Kitabın şu yorumu seneler geçti aklımdan çıkaramadım. Tek boyutlu biri için iki boyutlu kareyi bankayı düşünelim. Tek boyut olan insan o kare bankaya giremez. Ama üç boyutlu biri, o kare olan bankanın içerisine girer. Paraları alır çıkar. Tek boyutlu çizgi olan insan asla iki boyutun içerisine giremediği gibi üç boyutlu insanın paraları alıp kaçtığını göremez. Şu an biz üç boyutlu bir dünyadayız. Dördüncü boyut zaman, beşinci boyut bilinç.

Zaman! Zaman! daha çoğumuzun bile aklına getiremediği dördüncü boyut. Zamandan da boyut olur mu diyeceksiniz.

Evet yaşama başladığımızda maddemiz içerisinde gizli enerjidir zaman. 13.7 milyar sene önce büyük patlama

Bing Bang’ le yaratılmıştır zaman. Zaman yaratılmasaydı kainat yaratılmazdı, biz yaratılmazdık. Zaman bizi yaşatır ve bizi öldürür. Hep sorarlar peki Bing Bang’den önce ne vardı. Bing Bang’den önce zaman yoktu ki ne olduğunu bilelim. Onunla yaşamımız şekillenir. Onun sönmesiyle bu dünyaya veda ederiz. İşte zaman bu kadar önemlidir.

Hatta zamanın ışık hızıyla doğrudan bağlantısı vardır. Işık hızı bir saniyede yaklaşık üç yüz bin kilometre yapılan yol demektir. Uçaklarımız saatte; saniyede değil, saatte sekiz yüz km yol yaparken. Bir ışık saatte üç yüz bin kilometreyi üç bin altı yüzle çarparak bulunan kilometrede yol yapar.

Bunları neden yazıyorum. Kendime bir prensip edindim. Benim yazılarımı her seviyede insanın anlayacağı dilde olmalı.

Zaman o kadar önemli ki ışık hızına yaklaştığımızda zaman durma noktasına gelir. Işık hızını aştığımızda zaman geriye gider. Yani geçmişimize gideriz. Bu söylediklerim hayal ürünü değil. Bilimsel matematiksel formüllerle ispatlanmıştır.

Matematik, Yaratanın biz insanlara en büyük hediyesidir. İlmin, bilimin temelidir.

Peki, beşinci boyut bilinç’e ne demeli?

Işıktan binlerce, milyonlarca hızlı giden bir düşünce yapısıdır bilinç. Onun için hayal alemlerine gider. Başka dünyalarla irtibata geçeriz. Rüyalarımızın temelinde bilinç yatar. Hata mucize icatlarımızın.

Çok okumuşuzdur. En son İzmir’de oldu. Birisi kendisine araba kaza süsü vererek öldüğünü paylaştı. Aynı yerde aynı şekilde bir gün sonra aynı senaryoda öldü.

Bizlerin yaşamını Yaratan’ımızın bilgisayar programı belirler. Buna ilahi kompüter diyoruz. Tüm yaşantımız o programın içerisinde. İşte bilincimiz bu programla direkt irtibatlı. Kaderimizin temelinde ilahi program yatar.

Dinimizi öğrenmeye çalıştığım zamanlar “Sadaka ver ki ömrün uzasın.” Diye bir söz duymuştum. O zaman kader ne demiştim? Benim kaderim yazılmamış mı? Kabul edememiştim. Burada bir eksiklik var diye düşünmüştüm.

Boyut kavramına girince anlamaya başladım.

Yaratanımızın katı, sonsuz boyut. Bizim beş boyutlu dünyamızda zaman var. Hele sonsuz boyutta zaman kavramı diye bir şey yok. Yaratan katında sonsuz boyutta asla zaman kavramı yok. Biz kaderimiz önceden yazıldığını düşünürken sonsuz boyuttaki Yaratan katında geçmiş ve gelecek zaman kavramları olmadığından bize göre şu an kaderimiz yazılıyor. Yani sadaka verdiğimizde kaderimiz belirleniyor.

Kader demişken şunu hatırlatmak isterim.

Hangi anne babadan doğacağımız; kız mı erkek mi olacağımız, hangi ülkede doğacağımız, hangi ülke vatandaşı olacağımız, rengimiz siyah mı beyaz mı? Bizim elimizde olmayan kaderimizdir. Bundan sonra kaderimiz bizim ellerimizde; bundan sonra kaderimizi biz belirleriz.