Bütün vatandaşlarına babalık yapan devletin kendisidir. Ailenin reisi baba, nasıl çocuklarını birbirinden ayırmadan hepsini aynı şefkatle seviyorsa, aynı sevgiyi gösteriyorsa, devlet baba da vatandaşlarını birbirinden ayırmadan aynı şefkatle sever. Baba, yaramaz da olsalar uslu da olsalar bütün çocuklarını, ayırmadan nasıl severse, Devlet Babada aynı şekilde yaramaz da olsalar, uslu da olsalar, muhalifte olsalar, farklı da olsalar, birbirinden ayırmadan bütün vatandaşlarını, yani, evlatlarını sever. Devletin bütün olanaklarını eşit şekilde paylaşır. Babalığın, Devlet Babalığının da tarifi budur.

  Devlet Baba adına devletin görevini üstlenen, bazı Devlet yetkilileri, bazı kurumlar, bu evrensel, devleti devlet yapan kurallara uymazlar. Devlet babanın babalığını, şefkatini, yetkilerini, kendi çıkarları için kötüye kullanırlar. Bu keyfilik, bu haksızlık, Devlet Babanın saygınlığına, güvenirliğine, gölge düşürür.

   Bunu daha çok iktidar olan, Devleti yöneten partilerin yetkilileri yaparlar. İktidarda olmanın ayrıcalığını düşünürler. Devletin bütün olanaklarını, partililerinin yararına kullanmak isterler. Devlet kurumlarını yönetenlere, baskılar yaparak isteklerini kabul ettirmek isterler. Büyük haksızlıklara, adaletsizliğe, hukuksuzluğa, yol açtırırlar. FETÖCÜLERİN, sınav sorularını taraftarlarına önceden çalıp dağıttıkları, çok büyük haksızlıklara, yol açtıkları gibi

  İlimizde, İktidar Partisi AKP, bir önceki yıllarda, iktidarda olmanın avantajını, etkinliğini, adaletsizliğe yol açacak şekilde kullanmadı. Parti, düşünce ayırımı yapmadan bütün DERSİM Halkının, sorunlarının  yanında oldu. İŞ Kurun mevsimlik işçi alımlarında ayırım yapacak girişimlerde bulunmadılar, Kurum üzerinde baskıya yol açacak telkinlerde tavsiyelerde, bulunmadılar. Listeler oluşturmadılar. Devlet kurumlarının ihtiyacı olan kadroların alımlarında belirleyici halkın deyimi ile torpil olmadılar. Kendilerine başvuranları devletin resmi kurumlarına yönlendirdiler. Hak edenlere, kurumun belirleyici olma yetkisine, engel olmadılar.

    Vatandaşın biri geldi. Tepkiliydi."Hocam bir devlet kurumunun hizmeti alımı için başvurduk. İstenilen şartları yerine getirmiştik. Kurum Müdürü, alacağımız kişiyi biz belirlemiyoruz. Gidin AKP’ye dedi. Bu bizi çok üzdü. AKP ‘ye kayıtlı değildik. Gitmedik. Çünkü gidenlere, gidin oy verdiğiniz parti, size iş bulsun. Dediklerini biliyorduk."

   Bir başka vatandaş geldi. Gelecekten yana umudunu yitirmiş umutsuz gibiydi. "Elimdeki sertifikamla bir devlet kurumunun hizmet alımı için başvurdum. Yakınlarım çevrem, bu iş, ancak AKP ile olur. Onlara git dediler. Gittim. Birilerine ulaştım. Şu kadar para verirsen olur" dedi. O, Kadar param olsa bu işe başvurmazdım. Dedim. Vazgeçtim.

   Bir başka vatandaş geldi. O da, vatandaşlar arasında ayırım yapılmasına tepkiliydi. "Başka yeri bilmiyorum. Ama Tunceli'de, AKP'li olmayana ekmek yok. Bir iş için bir kuruma başvurduğunuzda gidin AKP ye kaydolun diyorlar. Hocam." Bu yıl işçi Bulma Kurumu, kurumlarda mevsimlik, geçici çalıştırılmak üzere geçen yıla oranla çok az sayıda işçi alımı yaptı. Gidin bakın hemen hepsi AKP’ye, kayıtlı kişi veya yakınları. Bu kadarı da olmaz. Bizde bu vatanın evlatlarıyız. Vatandaşıyız. Askerlik yaptık. Vergi veriyoruz. Kayıtlı vatandaşız. Bu ayırım, bu adaletsizlik, bu keyfilik, demokrasilerde, hukuk devletlerinde olur mu? dedi. "Olmaz" dedim.

    Bütün bu söylentiler, iddialar, Sayın Valimize de yansımış olacak ki, İş Kurun, istihdam edeceği işçilerin, kura çekilerek, devlet babanın adaletine uygun ayırım yapılmadan alınmasını emretmiş.

    Sayın Valimiz, devletin büyüklüğüne, adaletine yakışanını yapmış. Söylentilere yol açan haksızlıkların önüne geçmiş.

   Vekâletle yönetilen bir kurumun müdürlüğü için bir yakınımda başvurmuştu. Çok ısrarları üzerine, bilgi almak için AKP İL Başkanı Fatih Beyi aramıştım. O kadro için muhtelif illerden çok başvuru, talep olduğunu, kendilerinin, Tunceli’yi, yakından bilen tanıyan, rahatça iletişim kurabilen, daha çok hizmet üreteceğine inandığım, Tuncelili birinin atanmasının daha isabetli olacağını, ilgili makamlara ilettiğini ifade etmişlerdi. Ön yargısız bu duyarlılığından dolayı kendilerine teşekkür etmiştim.’İlinin çıkarını gözeten bir parti başkanı böyle olmalıdır" demiştim.

   Bütün bunlardan haberdar olmadığına inandığımız, Sayın İl Başkanının, aynı duyarlılığı, söylentilere yol açan iddialar konusunda da göstereceğini, vatandaşlar arasında partisi tarafından ayırım yapılmasına, adaletsizliğe, hukuksuzluğa yol açan müdahalelere, izin vermeyeceğini, umuyoruz.

    Olağan üstü yönetimler de olsa Sayın Başbakanımızın, ısrarla vurguladığı gibi, demokrasi ile yönetilen bir hukuk devletiyiz. Demokrasinin, Hukuk kurallarının, dışına çıkılması, devletin konumuna, saygınlığına, gölge düşürür. Bu kurallara herkesin uyması isteğe bağlı değil, zorunluluktur.

    Geçmişte de yaşadığımız olağanüstü süreçler, gibi şimdi yaşadığımız olağanüstü süreçte, onlar gibi bir gün gelip geçecektir.

    Ne demişler. SEL GİDER İZİ KALIR.

   Fikri TAŞ