Kültür Bakanlığına bağlı Samsun Devlet Opera ve Bale orkestra topluluğu,  kültür Müdürlüğümüzün, bakanlıktan talebi üzerine Doğu turnesi kapsamında Dersime geldi.
 
Marmara depreminden sonra Kültür Bakanlığı, halkın moral gücünü yükseltmek, halkı bir araya getirmek, buluşturmak, için ülke çapında bu tür etkinlikler düzenlemişti.
  
Kültür Müdürlüğünün gösteri toplantı salonunda sergilenecek gösteri için biletler 3 liradan satılmıştı. Biletler tükenmiş. Salon bütünüyle dolmuştu.
   
Gösterinin yapılacağı salonunu sahnesi, bir bütün halinde irili, ufaklı, kocaman müzik aletleri ile bayanlı erkekli, 70, müzisyen, sanatçı, tarafından doldurmuştu. Orkestrayı yöneten şef, yüzü orkestra üyelerine, arkası seyircilere dönük, ayakta, abide gibiydi.
  
Gördüklerim, özlemini duyduğum. Seyrine doyamadığım bir tablo gibiydi. Ülkem adına giderek duyduğum karamsarlığı, bir ölçüde gideren, gelecekten yana umutlandıran, güven veren, bir ışık gibiydi.
 
Operayı seslendiren bayan sanatçı, adeta bir devdi. Sesi ile çınlayan salon, uzun süren alkışlarla, bir kez daha çınlamıştı.
 
Seyircilere arkası dönük orkestra şefinin, ellerinin uyumlu hareketleriyle, çalınan eserleri yönetmesi, orkestra üyelerinin onu kaçırmadan izleyerek elerlindeki, önlerindeki, müzik aletlerini, okşamaları konserin güzelliğini, ününü, sergileyen karelerdi.
  
Konserin solistleri de, okudukları parçalarla, uzun süre alkışlanan birer as solistlerdi.
 
Katıldığım konserlerde, mutlaka istekte bulunduğum, DERSİM DÖRT DAĞ İÇİNDE, parçasını, istekte bulunmama, fırsat vermeden bir erkek solistin, seslendirmesi, okuması, DERSİMLİ seyircilerden ayakta, büyük alkışını almıştı.
  
Bu kadar ünlü bir konseri, bir topluluğu, izlemek için biletler tükenmiş, salon dolmuş iken, protokole ayrılmış koltuklar, organizasyonu düzenleyen İl kültür Müdürü, Milli Eğitim Müdürü, Belediye başkan yardımcılarının, dışında, boştu. Protokol unvanlılar, böyle harika bir organizasyona katılma zahmetinde bulunmamışlardı. Tepkimi dinleyen bir dostum, gülerek, “bu bir zahmet işi değil, kültür işidir” dedi. Haklıydı.
  
Doyamadığım, uzun sürmesini beklediğim, devlerin sahne aldığı gösteri, beklediğimden kısa sürmüştü. Topluca ayağa kalkıp seyircileri selamlamaları, gösterinin sona ermesiydi. Kabullenemediğimden, yerimden bir müddet kalkmadığım gibi, isteyerek de, alkışlayamadım.
  
Böyle bir güzelliği bize izlettiği için Kültür Müdürüne teşekkür ettim. Bu tür etkinlikleri sürdürmesini, bizleri, Dersim Halkını, bu ünlü topluluklarla buluşturmasını istedim. Başını sallayarak, “biraz zor. Hocam” dedi. Merak ettim. Elime bir broşür tutuşturdu. Gösteri için Dersim’e gelen topluluğun broşürüydü. Broşürde yazıyordu. Kültür Bakanlığı, hazırladığı bir yasa tasarısı ile Anadolu’daki bütün sanat kurumlarını kapatmayı hedefliyormuş.
  
Bu ülkeyi biraz daha karanlığa gömmenin adımları olmalıydı. Aydınlıktan yana halkın bu tasarıya karşı çıkmaları isteniyordu. Dünya mirası Ayasofya’yı, İstanbul’da yeterli cami yokmuş gibi camiye çevirmek isteyen zihniyetin aynısıydı.
 
Kaldıkları otelde, toplulukla tanışan, onları dinleyen biri anlattı. Büyük bir güvenlik ekibi tarafından şehir dışında karşılanmaları, güvenlik konusunda yetkililer tarafından olmalı anlatılanlar, korkutmuş olmalı ki tedirgin halleri gören arkadaşı, çok üzmüş.
 
Güvenlik güçlerinden özellikle rica ediyoruz. İlimiz hakkında ilimizi kötü tanıtacak ön yargılara izin vermeyiniz. Bu il sizinde iliniz. Elinizi vicdanınıza koyarak bunu yapın. Geçmişte, bu telkinlerle bu korkutmalarla DERSİM çok zarar görmüştü. Geçmişte çatışmalı günlerde, bu ön yargılı telkinlerde haklılık payı olabilirdi. Bu gün o ortam yok. Güvenli bir ortam var.
  
Olmayan tehlikeyi, güvenlik sorununu, varmış gibi göstererek Munzur Suyunda yapılmak istenen, TÜRKİYE, RAFTİNG ŞANPİYONASININ üçüncü ayağının engellendiği söylentisi, DERSİM Halkını çok üzmüştür. Üç gün sürecek 200 sporcunun katılacağı bu spor etkinliği, ilimizin tanıtımı açısından büyük öneme sahip olacaktır. Bunu güvenlik gerekçeleri ile engellemek Dersim Halkına büyük bir kötülüktür. Hele Sayın Valimizin buna seyirci kalması ayrıca şaşırtıcıdır.
 
Samsun, opera ve bale sanatçılarının, gösterisi
 
Karanlığı aydınlatan bir ışık gibiydi.
 
Bu ışığı görmeyenlerin, gösterilerini, izlemeyenlerin, adına hayıflandım.
  
   Fikri TAŞ