DERSİM tarihi ile Cumhuriyet tarihine kara bir leke olarak geçen DERSİM KATLİAMI yaşandığı yüzyılda işlenen katliamlardan biri olarak insanlığında yüz karası, kara bir lekesidir.
   Yapılmış olan bu katliam devlet katında bunun bir katliam olduğu onlarca yıl saklandı, dile getirilmedi.
   Şimdiki Cumhurbaşkanımız Başbakanlık yaptığı dönemde bunun bir KATLİAM olduğunu dile getirerek devlet adına özür diledi. Tarihi bir gerçekle devleti yüzleştirdi.
  Bu yıl katliamı anmak için düzenlenen etkinlikler katliam için karar alınan 4 Mayıs 1937 tarihinin yıl dönümünde Belediye öncülüğünde DERSİM’İ YENİDEN İNŞA CEMİYETİ’NİN düzenlediği 2 günlük anma etkinlikleri katliamın yapıldığı yaşandığı alanlarda yapıldı.
   Çok sayıda politikacının, akademisyenin, Profesör NORMAN PACH’IN, sosyolog İSMAİL BEŞİKÇİ’NİN, araştırmacının, gazetecilerin, katıldığı anma törenlerinde Devletin yapılan soykırımla, katliamla, yüzleşmesi istendi.
   SEYİT RIZA meydanında, aynı katliamda idam edilen SEYİT RIZA’NIN yanı başında mumlar yakılarak katledilenler anıldı.
   Ovacık yolu üzerinde HALBORİ Kayalıklarında mumlar yakılarak, çoluk çocuk kadın ayırmadan katledilip kayalıklardan MUNZUR Suyuna atılanlar anıldı.
   Geçmiş yıllarda bir hafta sonu Munzur Vadisinde ağla balık avlamaya gitmiştik, balık avından iyi anlayan bir arkadaşımız, bizi katliamın yaşandığı HALBORİ Gözelerinin bulunduğu alana götürmüştü. “Burada balık çok. Buraya ağ atalım” demişti. Bir başka arkadaş “Hayır arkadaşlar, 1938 yılında öldürülüp suya atılan ölülerimiz, burada bu suyun içinde yatmaktadırlar. Burası ölülerimizin yattığı bir mezarlıktır. Mezarlıkta balık avlayamayız. Yanımızda mum olsaydı. Yakar giderdik” dedi. Arkadaşa, katılarak orada balık avlamadan uzaklaştık.
   İnsanların öldürülerek, belki de sağ, sağ, atıldığı MUNZUR Suyunun, aylarca kanlı, içinde, cesetlerle aktığına, yakında kaybettiğim Abim de tanık olmuştu.  “8 yaşındaydım. Çayın ağzına inmiştim. Gölde, benden küçük bir çocuğun cesedi yüzüyordu. Korkumdan kaçıp eve geldim” diye anlatmıştı.
   2014 yılında İstanbul adli tıp kurumunun DERSİM’DE 13 - 14 kişinin kemikleri üzerinde yaptırdığı adli tıp kazısında, hepsinin 4-5,6-7,9-10 yaşlarında çocuklar olduğu tespit edilmişti.
  Olaylara karışıp karışmama ayırımı yapılmadan soykırım yapıldığına da Rahmetli babam tanık olmuştu. Köyümüz, olayların yaşandığı alanlardan çok uzaktaydı. Hiç bir şekilde olaylara bulaşmamış bir köydü. Muhtar olan babamın köyde olmadığı bir gün jandarmalar köye gelip 38 olaylarının çıkmasına sebep olduğu, devletin güvenlik güçlerine direndiği ileri sürülen DEMENAN aşiretinden olan yakından uzaktan olaylarla bir ilişkisi olmayan masum günahsız bir aileyi, 4-5 yaşlarındaki çocukları ile anne babalarını, alıp katletmek için MAZGİRT, ilçemize götürmüşler. Babam, köye gelip durumu öğrenince, acele ilçeye koşmuş. Jandarma komutanına çıkmış. “Getirdiğiniz aile, masum günahsız bir aile, üstelik yeğenlerim sayılır” demiş. Komutan bir pusula yazmış. “Git al” demiş. Babam toplanan insanların konulduğu yere gitmiş. Çoluk, çocuk, kadın yığından insanın bir arda tutulduğunu, ölümü beklediklerini görmüş. Çevre köylerden toplanıp getirilmiş, babamı tanıyanlar, Ağlayarak, “Ne olursun bizi de kurtar” diye yalvarmışlar. Toplanan o masum insanlar, ikinci gün, ilçenin yanı başındaki kalenin önünde GÖLBAĞI, mevkiinde . “Halkın ifadesi ile ağır makineyle kırılmışlar. Cesetleri açıkta bırakılarak, kurda kuşa yem edilmiş. İlkokulu, ortaokulu, okuduğum ilçede, GÖLBAĞINA, gitmeye korkardık. Katledilen insanların, kemiklerinin hala orada, açıkta olduğu söylenirdi.
   1938’de DERSİM’DE, benzer binlerce acı olay yaşandı.
   Devlet, 1938 yılında yapılanlarla yüzleşip, DERSİM Halkından resmen özür dilemelidir.
  Belki o zaman yaşanan acılar, tarihin sayfalarında bırakılır.
  +  +   +
   ANNELER GÜNÜ.
     Sıkça kutlanan günler içinde bence en anlamlı, en içtenlikle kurtlanması gereken gün, cennetin ayakları altında olan annelerin, ANNELER GÜNÜDÜR.
    Hiç bir tartı aracı ile ölçülemeyecek büyüklükteki sevgi, anne sevgisidir. Ana yüreğidir. Ondan büyüğü yoktur. Anne sevgisi derken, annenin duyduğu o büyük sevgidir.
   Ana yüreği bir başka büyüktür. Bir başka sıcaktır. Bir başka atandır.
   Sevgisine doyamadığımızın kaybından ana yüreğinin, hiç durmadan, hiç kesilmeden, nasıl kanadığını, hiçbir ilacın o kanamayı, nasıl durduramadığının, en yakın tanığıyım.
   Ana yüreği öyle büyüktür. Öyle büyüktür ki, o büyüklükte, ölümüne sever.
   Öyle büyük bir sevginin temsilcisini, karşılıklı sevmek, ona sarılmak, onun kokusunu almak, onun sevinçten ışıldayan gözlerine bakmak, yaşamda en büyük kazanımdır. Mutluluktur. Size, cennetin kapılarını aralar.
   O, başka bir sevgidir. Hep özlenir. Hep yaşanmak, istenir.
  “Anne özledim seni” derim. Rüyamda, gülümser bana.
  Sıkıntılı günlerimde, rüyalarımda olur. Benimle paylaşır.
   Karşılıksız ölümüne, sonsuza dek sevendir.
   En büyük sevginin kahramanıdır.
   Ondan büyüğü yoktur.
   İşte gününü, kutladığımız
    O, ANALARDIR.