Demokrasinin temel kuralı halkın iradesinin egemenliğidir. Halkın, çoğunluğun, oluşturduğu yönetimin, halkın iradesi doğrultusunda eşitlik temelinde ülkeyi yönetmesidir.
  Demokrasilerde, seçici halktır. Halkın seçeceği yönetimler, ülkeyi evrensel demokratik kurallarına uygun, temel hak ve özgürlükleri güvenceye alarak yönetirler. Bunun adı demokrasi olur.
  Demokrasi ile yönetilmeyen rejimlerde, Halkın iradesi belirleyici değil, Tek kişinin, tek zümrenin iradesi belirleyicidir. Orta doğudaki bazı ülkelerle, Arap Yarımadasındaki krallıklar gibi.
  Demokrasi kisvesi altında, yönetilen bazı ülkelerde de halkın iradesinden çok iktidarı ele geçirenlerin zamanla diktatörleşmesi ile demokrasinin temel kuralları rafa kaldırılarak ülke yönetilir.
   Kâğıt üstünde, anayasada, ülkemizde demokratik sistemle yönetilen bir ülkedir. Halkın seçtiği milletvekillerinden oluşan parlamentonun çıkardığı yasalarla, hükümetlerle, ülke yönetilir.
   Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, parlamentoya seçilecek milletvekillerini halk belirler. Seçimler, ön seçimlerle, başvuran adaylar arasından oylama yapılarak, belirlenir.
   Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, Partilerin Genel Başkanları, parlamentoya seçilecek milletvekillerini seçemez. Seçmeye kalkarlarsa demokrasinin temel kurallarını ihlal etmiş olurlar.
   Demokrasi ile yönetilen uygar ülkelerde, yasalar, kamuoyu, Genel Başkanların milletvekillerini seçmesine, izin vermezler.
  Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, parlamentoya seçilecek milletvekillerini, Partinin Genel Başkanı, o ilin halkı kadar yakından tanıyamaz. O ilin, halkının, öncelikli tercih hakkını kullanamaz.
   Demokratik sistemle yönetilen ülkemizde, Demokrasinin temel kuralları ne yazık ki, uygar ülkelerdeki gibi eksiksiz uygulanmamaktadır.
   Askeri darbeyle kabul edilen, demokrasi kurallarını içermeyen, anayasa ile yönetilen ülkemizde, demokrasinin temel kuralları ne yazık ki uygulanmamaktadır. 
   Ülkemizin, Parlamentosunu oluşturan 550 milletvekilini, demokrasinin kuralları gereği halk belirlemiyor. Partilerin Genel Başkanlarının belirlediği, düzenlediği, listeyi zorunlu olarak oyluyorlar. Halkın tercihine asla izin verilmiyor. Partilerine kayıtlı üyelerine bile, bu hakkı tanımayarak, demokrasinin temel kurallarını bütünüyle ihlal etmektedirler.
  Bugün parlamentomuzu oluşturan milletvekillerinin hiç birini, demokrasinin tarifi olan halk, halkın çoğunluğu seçmemiştir. Tamamı Genel Başkanlar tarafından belirlenmiş. Onların tercihleriyle seçilmişlerdir.
  Genel Başkanların tercihi ile seçilen milletvekilleri, halkın milletvekilleri, halkın temsilcileri, olabilir mi?
   Olamazlar. Onlar, kendilerini belirleyip, tercih eden Genel Başkanların temsilcileridirler. Halka değil, onlara minnet borçları var. Dolayısı ile halka değil, Genel Başkanlarına karşı sorumludurlar. Halka değil, onlara, Genel Başkanlarına, hizmetle kendilerini yükümlü sayarlar.
  Önümüzdeki Mart’ta yapılacak mahalli seçimlerde, demokrasiyi ihlal eden, demokrasilerde yeri olmayan, milletvekilleri seçimlerinde olduğu gibi, Genel Başkanların belirlediği adaylarla, illere, ilçelere, belediye Başkanları seçilecek.
  İllerine en çok hizmeti getirenleri, o ilde oturan halk bilemeyecek, belirleyemeyecek, o ili, o ilin sorunlarını, o ilde oturanlar kadar tanımayan Ankara’da oturan Genel Başkan belirleyecek. Bu açıkça hak ihlalidir. Demokrasinin reddidir. İnkârıdır.
  Tunceli BDP teşkilatı, Tunceli belediye başkanlığı seçiminde, bu güne kadar yapılmayan, Dersim Halkının, hasret kaldığı demokrasinin kurallarına uygun, parti üyelerinin, halkın, sivil toplum örgüt temsilcilerinin oy kullandığı ön seçimle, adayını belirledi. Seçimi, tercihi, belirlemeyi, Genel Başkan, Genel Merkez, değil, Tunceli Halkının özgür iradesine bıraktı.
  Resmi seçimlerin düzenli örneğine benzer, düzenli, şeffaf, bir seçimle, adayını belirledi.
  Bu seçim, demokrasinin kurallarını çok iyi bilen, özlemini çeken Dersim Halkının yüreğine su serpti. Gelecekten yana umutlandırdı.
  Demokrasinin kurallarını çok iyi bildiğine, inandığına, inandığımız DERSİMLİ Hemşerimiz, Sayın KILIÇDAROĞLU, konuşmalarında sık, sık lider sultasının tehlikesine, dikkat çekerken, lider sultasının demokrasilerde yerinin olmadığını ifade etmiştir. Bunları söylerken, O da, tıpkı liderlik sultasını sürdürenler gibi tercihi, belirlemeyi, halka, yöre halkına değil kendi yetkisine almıştır. Kendi ilinde bile demokrasinin kurallarının uygulamasına izin vermemiştir.
   Yüz yıla yakın bir süredir. Cumhuriyetle, yani demokrasi ile yönetildiği söylenen ülkemiz, hala demokrasinin kuralları ile yüzleşemedi. Demokrasi ile buluşamadı. Kucaklaşamadı. Temel hak ve özgürlükler, hala teminat altına alınamadı.
   Geçen yüz yıla yazık oldu.