10 Ocak,-******* Ülkemizde ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ olarak kutlanmaktadır. 4 Ocak 1961 yılında çıkarılan 212 sayılı bir yasa ile 10 Ocak tarihi, resmen ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ OLARAK ilan edilmiştir.
      Gazeteciliğe başladığım 1993 yılından beri,10 Ocak GAZETECİLER GÜNÜ kutlamalarına, Tunceli’de bulunduğum sürece katıldım. GAZETECİLER GÜNÜ kutlamalarında, ilin devlet erkânıyla, gazetecileri, bir araya gelerek, kutlamalarda bulunurduk. İlin resmi, kurum temsilcileri, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, Belediye başkanları, kutlama mesajları ile günümüzü kutlarlardı.
     Gazetecilerin büyük baskı altında olduğu, tutuklanan, haklarında soruşturma açılan çokça gazetecilerin olduğu ülkemizde, GAZETECİLER GÜNÜ, bir bayram coşkusu içinde geçmemesine, kutlanmmsına rağmen, biz gazeteciler için anlamlı, kutlanan bir gündür.
     Bu anlamlı günümüzde, bizi, halkın, gözü, kulağı, önemli bir görevin temsilcileri olarak gören dostlarımız, doğrudan, ziyaretleriyle, mesajları, çiçekleri ile günümüzü kutladılar.
     Sayın Valimiz, çiçeklerle, gazeteciler derneğimizi, ziyaret ederek, varsa sorunlarımızı dinleyerek, sorarak, günümüzü kutladılar.
     Sayın Belediye Başkanımızda, Gazetecileri, Munzur Nehrinin kıyısında ünlü bir restoranda ağırlayarak, GAZETECİLER GÜNÜMÜZÜ kutladılar. Rahatsız olmasına rağmen eşiyle, Başkan Yardımcısı Ümit Beyle birlikte katıldılar.
      Eskilerde, önemli günlerin kutlamalarında, devlet ekranının düzenlediği, katıldığı kutlamalarda, davetlilere, alkolde ikram edilirdi. Son yıllarda bu ikram, alkol adeta yasaklandı.
     Sayın Belediye Başkanımız, İçmek isteyen misafirlerine alkolde ikram etti. Masaya konulan alkol şişesi, masayı süslemişti. Tokuşturulan kadehler. Masayı adeta ısıtmıştı. Yakınlaştırmıştı. Salamura turşu KENGER mezesi, DERSİM Doğasının ürünüydü. PANDEMİ sürecinde çok değerliydi.
     Kadehlerimizi yudumlarken, Belediye Başkanına sorduk. Öncelikle Hayatın pahalılaştığı, geçinmenin zorlaştığı, bu tarihi süreçte Belediye olarak neler yaptıklarını merak ettik.
       Anlattılar. Halkın önemli temel bir ihtiyacı suya, belediye kira alacaklarına, emlak vergilerine, belediye otobüsleri taşıma ücretlerine zam yapmadıklarını, hatta çoğunlukla da ücret almadıklarını zam yapmadıklarını anlattılar.
      Ülke çapında, konuşulan, İlimizde, Tunceli’de, bu gün ilk kez gündem olan, konuşulan belediye Meclisinde oylanarak kabul edilen HALK EKMEGİ merak ettik. Bu gün oylansa da yaklaşık iki aydan beri, gerekli hazırlığı yapmaya çalıştıklarını, bütçelerinin yeterli olmadığını, Gerekli yardımı sağlamak için yakın tarihte, Avrupa’ya gideceğini, DERSİMLİ olup Avrupalı iş adamlarından, KOMİNİST belediye başkanlarından yardım isteyeceğim. Diyordu. Paris Komünist belediye Başkanını, Avusturya’da, Komünist Belediye Başkanlarını, İsviçre’de Dersim Derneklerini ziyaret edeceklerinin söylüyordu.
     Halk Ekmeği Kurup faaliyete geçirdiklerinde, iki dağıtım aracı ile bütün mahallelere ulaştıracaklarını, mahallelerde yoğunluğun olduğu merkezi yerlerde araçlar, bir saat kalarak, anons ederek ucuz halk ekmeği, dar gelirlilere ulaştıracağız. Diyordu. Araçlarla dağıtımın istenilen düzeyde ucuz ekmeği halka ulaştıramayacağını, Mahallelerde kurulacak büfelerin daha uygun, kalıcı, yakışanı, olacağı, düşüncesindeyim
       Geçen yıllardan beri 200 aileye, günlük sıcak yemek dağıtımını artırarak sürdürmeye devam edeceklerini söylüyordu.
      Yanı başımızda MUNZUR Bütün güzelliğiyle gecenin karanlığında akıyordu. Soğuktu Pencereler kapalıydı. Kendisini göremediğimiz gibi, ŞÖPENİN müziğinden daha ünlü sesini, müziğini duyamıyorduk.
     Yaşlılıktı, arkadaşlardan, Sayın Başkandan izin isteyerek, başkana teşekkür ederek erkenden ayrıldım.
     ÇALIŞAN GAZETECİLER, gününde.
       +     +    +
   SEVGİSİNE DOYAMADIĞIMIZIN  YILDÖNÜMÜYDÜ.
     Yattığı mekânındaydık. Yanı başında büyük babası ile büyük annesi de yatıyordu. Yattığı mekâna kapanan Annesinin feryatları, gözyaşları, her zaman olduğu gibi bir türlü dinmiyordu. Yalvarıyordu. Oğlum seni çok özledim. Bir kez olsun göreyim diyordu. Bende kızgınlıkla, bizi, sevenlerini, dünyan, DENİZİNİ, nasıl bu kadar çabuk bırakıp gittin. Anneni niye bu kadar üzüyorsun, her gün dedim. Sesi çıkmıyordu. Bizi sessizce dinliyor olmalıydı.
      Çiçekler kurumuş solmuşlardı. Yanan mumların dumanları çevreye yayılmıştı. Sarıldığı oğlundan bir türlü ayrılmak istemeyen Muhabbet Hanımın gözyaşları dinmiyordu.
      Büyük Annesiyle, büyük babasına, yaratana, Emanet ederek,  el sallayarak ayrıldık.