Elinde küçük pet su şişesi ile gazete yerime gelen okurum: “Bak hocam, elimdeki bu Munzur Suyun esnafa toptan satışı,39 kuruş, Lunaparkta satışı 2 lira. Ona benzer fiyata bir buçuk liraya satan birkaç park, mekân daha var. Hiç masrafı olmayan bu suyu, 4 kat 6 kat karla, yani yüzde altı yüz karla, FAHİŞ fiyatla satmaktadırlar. Bu resmen Belediyenin, görevli kurumların, herkesin gözü önünde yapılmaktadır. Bir yığın kira ödeyen alışveriş merkezleri, dükkânlar, bunu 75 kuruşa satarken, Elâzığ esnafı bu suyu 75 kuruşa satarken, hiçbir masrafı olmayan bizim parklar, bazı mekânlar, beş kat, altı kat fazlası fiyatla satmaktadırlar. Hiç kimse, bunlara ses çıkarmamaktadır. Bu keyfiliğe, bu fırsatçılığa, sorumlu, görevli, kurumlar, dur demelidirler” dedi. Oturdu. Suyunu içmeye devam etti.

     Telefonla Munzur Suyun dağıtıcısı, aynı zamanda sahibi olan Ali Söylemez Beyi, aradım. “Doğru, biz 39 kuruşa dağıtıyoruz” dedi. Döndüm arkadaşa, “belirttiğin o parkların, bu küçük suyu, bu kadar yüksek, fahiş fiyatla sattıklarına emin misin” dedim. Kalktı. “Hocam müsaitseniz, gidelim o parklardan birer su satın alalım” dedi.

   O parklara, Munzur’un yakasında kurulu mekânlara, parklara giden arkadaşlarla konuşmuştum. Onlar da dile getirmişlerdi. Yazın bu yoğunluğunda, mevsimin sıcağında bu yerler, bir kuruş masrafı olmayan, bizim suyumuzu bize, DERSİM’E gelen misafirlere, fahiş, fiyatla, âdeta karaborsa fiyatına satmaktadırlar.

   LUNAPARKI, işletenlerin buralı, Tuncelili olmadığını, bellerinde tabancaları olduklarını söylediler. Daha önce bu köşemde dile getirmiştim. Çocuklarını parka götüren bir anne anlatmıştı. “Çocuklar, birkaç araca bindiler, oynadılar 28 TL ödedim. Bir daha götürmem çünkü paramız yok” dedi.

   Anlaşılan, Lunapark, parası olanlar için kurulmuş, olmalı. Yeterli parası olmayan fakir yoksul çocukları, o, oyuncak parkında, çığlık atamayacaklar. 4 lira olan jeton, 2 lira olsa fakir yoksul ailelerin çocukları da, çığlık atsalar, işletenler, zarar mı ederler? Etmezler. Çıkar para dururken, fakirlerin, yoksulların, çocukları, kimin umurunda ki.

    İlimizin yıldızlı oteli ŞAROĞLU’NUN DA, yoğun ilgiden olacak, fiyatlarını ikiye katladığı söyleniyordu. Artırdığı yatak ücretlerinde bir miktar indirim yapmasına, aşağıya çekmesine rağmen, yüksek pahalı olduğu söyleniyordu. Yeme içme vesaire ücretlerinde de fiyatları artırdıklarını, bir yemeğin 35 Lira olduğu, parası olmayanların giremediği bir mekân haline getirildiği söyleniyordu.

Bir iş için Elazığ’a giden arkadaşım anlattı. Yemek için lüks bir restorana oturduk. Her taraf Pırıl, pırıl, tavandan klimalı, oldukça lüks, İki Adana söyledik. Biz istemeden masayı salatayla, ezmeyle, sosla, cacıkla, ayranla, suyla donattılar. Ismarlanan çaylar sonrası, gelen hesap 38 Lira. “Yanlışlık olmasın” dedik. “Yok” dediler. Bu kadar kaliteli, lüks olmasına rağmen bu kadar ucuz olması, bizi şaşırttı.

    Yurt dışından gelen bir okurum, gidip oturduğu su kıyısındaki mekânlardaki eksiklikleri anlattı. “İlimiz bu mevsimde, yurt dışından, yurt içinden, ilgi çeken bir turistik kent gibi, buna rağmen eksikleri çok olan bir kent. Gidip oturduğumuz restoranlarda mekânlarda, önümüze konulan bir fiks menü yok. Garsondan tek tek sormak çeşitleri, fiyatları öğrenmek, günümüzde yakışıksız bir durum. Yemekler pahalı, her gün giderek te fiyatları artırıyorlar. 60 lira olan rakıyı 150 liraya satıyorlar. Yemeklerde öyle, sürekli artırıyorlar. Tamam, biz yurt dışından gelenlerin parası olabilir. Bu mekânlar, yalnız bize değil sürekli beraber yaşadığı, havasını soluduğu, yeterli parası olmayanları da düşünmelidirler. Bizler, çekip gittiğimizde bizim kadar parası olmayanlarla baş başa kalacaklar. Tuvaletler oldukça bakımsız, kirli. Çok kazanan bu mekânlar, bir kişiyi istihdam etseler sürekli tuvaletin temizliği ile görevlendirseler, tuvaleti üç beş kuruş paralı yapsalar, kayıpları olmadığı gibi, bir kişi istihdam etmiş olurlar. Beklenen temizliği sağlamış olurlar. Müşteri yoğunlaştıkça fiyatları düşürmeleri gerekirken artırıyorlar. Bu eksiklikler, keyfilikler, ilimiz için dışarıda olumsuz yansımalara yol açabilir. Valilik veya Belediye Başkanlığı, şehrin girişinde önemli bir yere, noktaya, bir danışma yeri kurmalı, gelen yabancı konukları, Türkçe, İngilizce broşürlerle, ilin gezilecek yerlerini, doğal güzelliklerini, konaklama, tesislerini, eğlence, mekânlarını tanıtmalı, rehberlik yapıp yön dermelidirler. Bir başka önemli olan, doğal alanların korunması, Munzur, Pülümür Suyunun kıyıları, Gözeler, ilimizin önemli turistik mekânlarıdır. Bu mekânların korunmasına, temizliğine, düzenine, kurumların yanında herkes katılmalı, özen göstermeli, sorumluluk almalıdır” diye gözlemlediklerini, önerilerini aktardı. Giderken, “çıkarlarımız için ilimizin güzelliklerini, lütfen gölgelemeyelim. Olumsuz yansımalara, yol açmayalım” dedi. Kendisine teşekkür ettim.

    Sayın Valimiz, ilimiz için, Tunceli Halkı için, çok güzel işler yaptı. Binlerce işsiz insanı iş sahibi yaptı. Yoksul ailelerin bacalarını tüttürdü. Tunceli için hayati olan, yapımı yıllarca sürecek projeleri, kısa sürede, bir yılda, hayata geçirdi. Haksızca ekmeği elinden alınanları, aklamak görevlerine dönmelerini sağlamak için devlet katında, çok büyük çaba gösterdi. Yoksulları, devletle, devlet adamı ile buluşturdu. Sevgide, fakir zengin, ayırımı yapmadı. Herkesi kucakladı. Oyuncağı olmayan yoksul aile çocuklarını oyuncakla buluşturdu. Uçağa binmemiş başarılı öğrencileri uçağa bindirdi, yurt içi yurt dışı gezilere, götürdü. Başarılı öğrencileri ödüllendirerek eğitimde başarıyı teşvik etti. Hiç bir masraftan kaçınmadı. Kişisel yoğun çabası ile çokça iş adamını, Tunceli ile buluşturdu. Üretim yapacak, istihdam sağlayacak tesisler kurdurdu. Tunceli’yi, Munzur’u, düzenlenen yarışmalarla, uluslararası üne kavuşturmaya, ilgi odağı yapmaya tanıtmaya çalıştı. Şehre kazandırdığı, kazandıracağı yeşil alanlarla, parklarla, havası temiz yaşanır bir kent haline getirdi. Hiçbir zaman Tunceli Halkı için olumsuz ön yargıları olmadı. Hep, bir şeyler yapmanın, yararlı olmanın çabası içinde oldu.

    Sayın Valimin, okurlarımın şikâyetçi oldukları konularda da bilgi sahibi olması halinde gerekli duyarlılığı göstereceğini, halkın yararına olmayan yapılanmalara, faaliyetlere, izin vermeyeceğine inanıyoruz.