Yalnız kendisi değil, bakanları ile birlikte DERSİMDEYDİ. DERSİM, tarihi bir gün yaşadı. Adeta hayat durdu. Bu güne kadar görülmemiş güvenlik tedbirleri adeta şehirde yaşamı durdurdu. Atatürk Mahallesinde bir okurum, “Hocam, bu hükümet konağı önünde çok devlet büyüklerinin geldiğini gördük. Hiç biri için bu kadar güvenlik tedbirleri alındığını görmedik. Karada alınan güvenlik tedbirleri yetmezmiş gibi havada da güvenlik tedbirleri alınmıştı. Savaş helikopterleri yere yakın alçaktan Başbakanın konvoyu üzerinde adeta adım, adım uçarak güvenlik alıyordu. Binlerce polis, yollar halka kapatılmış. Halk adeta evine hapsedilmişti Böylesini ilk kez görüyoruz. Çok şaşırdık” derken başını sallayarak şaşkınlığını ifade ediyordu.
   1938 yılında DERSİMDE KERBELA benzeri katliam yapıldı, diyerek devlet adına özür dileyen, belli çevrelerden şimşekleri üzerine çeken Sayın Başbakan, DERSİMLİLERE, devlet adına samimiyetini göstermek, gönüllerini almak, müjdeler vermek, devlet adına önemli açıklamalarda bulunmak için gelmişti.
   Ayağının tozu ile Cem Evine giderek, DERSİMLİLERİN inanç, ibadet evini ziyaret etti. Yere bağdaş kurarak oturdu. Alevi dedelerini dinledi. Elini öpmek isteyen dedeye izin vermeyerek elini öptü. Cem Evi önündeki PİR SULTAN heykeli önünde hatıra fotoğrafı çektirdi.
   Belediye ziyaretini iptal ederek Üniversiteye gitti. Kendiside bir akademisyen, profesör olan Sayın Başbakan, beklenen açıklamaları müjdeyi orda yaptı.
   Çok sayıda davetlinin katıldığı yemekte, “DERSİMLİLERE, Dersimin değerleri olan din adamlarına, DÜZGÜN BABAYA,’selam olsun” diye başladığı konuşmasında, bu güne kadar devlet adamları tarafından dile getirilmeyen, gelecek Demokratik hukuk devleti Türkiye için umut verici, aydınlık günleri müjdeleyici açıklamalarda bulundu.
   Bundan böyle devlet olarak farklı inançları, farklı kimlikleri, farklı dilleri ülkenin zenginliği olarak göreceklerini, dıştalamaya, ayırımcılığa, kanunsuzluklara, kötü muameleye, işkenceye, geçmişte yaşanmış acıların tekrar yaşanmasına izin vermeyeceklerini, ülkede barışı kalıcı kılacakları liyakat ölçüsünde herkesi ayırım gözetmeden devlet hizmetlerine alacaklarını, Alevi Sünni diye ayrımın yapılmasına izin vermeyeceklerini, açıkladı.
   Geçmişte DERSİMDE, yaşanan, ikinci KERBELA diye tanımladığı Katliamdan dolayı tekrar devlet adına üzüntülerini dile getiren Sayın BAŞBAKAN, “Bir daha bu acıların yaşanmasına izin vermeyeceğiz” dedi.
  Beklenen DERSİM ili müjdesini vermeyerek DERSİMLİLERİ, hayal kırıklığına uğratan Sayın Başbakan, Üniversite Rektörünün talebi üzerine Tunceli Üniversitesine MUNZUR Üniversitesi adının verileceği, Yıllardır yapımı için ödenek bulunmayan kışla binasının onarılarak DERSİM Müzesi yapılacağı, Valilik tarafından yolları, onarımı, büyük ölçüde yapılan inanç yerleri için ayrılan ödeneğin müjdesini verdi.
  Konuştuğum DERSİM Halkı, Verdiği müjdelerden çok, yeni Türkiye için atacakları, vaat ettikleri demokratik adımları, kalıcı barışı, devlet kadrolarında ayırım yapılmadan liyakat aranacağı, sözünü, bir müjde olarak algıladıklarını, Atılacak demokratik adımların, kalıcı barışın gerçekleşmesinin, kendileri için en büyük sevindirici Müjdeler olacağını dile getirdiler.
   Sayın Başbakanı misafir eden, Üniversitemizin Rektörü, misafirine, Türkçe, Kürtçe hoş geldin diyerek, yaptığı konuşma da Üniversitenin sorunları yanında DERSİM Toplumu içinde yapılmasını istediği taleplerde bulundu. Beklentileri dile getirdi.
  Sayın Valimizde, kendisinden beklenen Dersimle ilgili güzel bir konuşma yaparak ilin sorunlarını beklentilerini, barışı pekiştirecek adımları dile getirdi.
    Bütün bunların yanında, Dersimin sorunlarını kaynağından en iyi bilen her gün bu sorunlarla yüzleşen sivil toplum örgütlerinin, Dersimin sorunlarını dile getirmeyişi, sivil toplum örgüt temsilcilerinin Sayın Başbakan tarafından kabul edilip dinlenmeyişi, bu ziyaretin önemli bir eksiğiydi.
  Sanayi Ticaret odası Başkanı Yusuf CENGİZ’İ aradım. “Sayın Başbakanla görüştünüz mü? Görüştüyseniz neler görüştünüz” diye sordum. “Hayır” dedi. Ekledi. “DERSİMİN sorunlarını, bölgenin sorunlarını, ildeki sivil toplum örgütleri ile Sayın Başbakana sunulmak üzere hazırladık. İstanbul’dan Sorunlarımız için DERSİMLİ iş adamlarımızı davet ettik getirdik. Sayın Başbakan bizi kabul edip dinlemediği gibi Üniversitede yapılan toplantıda dile getirmek için bize beş dakikalık söz hakkı bile vermediler. Çok üzüldük. Bu devlet büyükleri için bir lütuf olmamalı. Zorunlu olmalı. Çünkü sorunları en iyi sağlıklı bilen o ilin sivil toplum kuruluşlarıdır. Geçmişte Sayın eski Cumhurbaşkanımız, ilimizi ziyaret ettiğinde bizi öncelikle kabul etmiş. ilin sorunlarını kaynağından dinlemişti. Sayın Başbakanımızdan da bunu beklemiştik” diye tepkilerini dile getirdi.
   Ticaret Sanayi Odası Başkanlığı tarafından Başbakana sunulmak üzere hazırlanan dosyayı, ziyaret öncesi okumuştum. Başbakana sunulmasının çok yaralı olacağını düşünmüştüm. “Dosyayı ne yaptınız diye sordum” “yetkili diye birine verdik. Başbakana ulaşır mı? Ulaşmaz mı? Bilmiyoruz” dedi.
   Sayın Başbakanın ilimizi ziyaret etmesi, DERSİM HALKININ, Yeni TÜRKİYEYİ kurmak için, gerekli demokratik adımları dile getirmesi geçmişte yaşanan acıları paylaşması sevindirici umut verici barışçıl bir adım oldu.
ÖĞRETMENLER GÜNÜ
  Sabahleyin dağıtım için gazete yerine gittiğimde ilk müşterim ilk, ziyaretçim İlkokul öğrencilerimden şimdilerde Endüstri, Meslek Lisesinde öğretmeni, MURAT NAZ oldu. Ellerime sarıldı öpmek için, izin vermedim. Hayırdır dercesine yüzüne baktım. “Öğretmenler gününde, öğretmenimin elini öpmek için geldim” dedi.
   Sevindim. Öğrencilerim, öğretmenler, gününde ziyaretimize gelmişlerdi. Mesleğin en güzel ödülüydü.
   Devlet, Öğretmenler gününde, bizi, emekli öğretmenleri, unutmuştu. Öğrencilerimiz unutmamıştı.
   Bu bizi sevindirmişti.

 

Fikri TAŞ