En büyük kitap insandır. Onu okursan, ancak kamil insanın nasıl olduğunu kim olduğunu öğrenirsin. Çünkü insan her türlü meziyete uygun bir varlık olarak yaratılmıştır. Onu okumak çok zor bir uğraş ister. Çünkü o insan kitabı, kendini rahatlıkla kamufle eden bir yeteneğe sahiptir. İşte mühim nokta burasıdır. Onu iyi okursan, okuyabilirsen, onun gerçek kimliğine varabilirsin. Eğer okuyamazsan bir şey elde edemeyip ve de maazallah onun yanlışlarının kurbanı olur telef olur gidersin.

İnsan, yani insan denilen kitabı okumak, onu anlamak, ondan faydalanmak çok kolay ve rahat bir iş değildir. Bir misal vereyim. 3-4 gün sonra gireceğimiz Matem Orucu ve 12 İmamlar yasını hepimiz görecek ve yaşayacağız. Bu olayı bir muharebe sonunda bir tarafın yenilgisi sonucu olarak değerlendirenler çoktur. Bununla hiç ilgilenmeyenler de çoktur. Bu da o insanların kitabını yazılış şeklidir. Fakat öbür taraftan bu olayı özümsemiş, içlendirmiş bir kitap daha var. Bu kitap, yani insan-ı kamil kitabı buna böyle bakmamaktadır.

İnsan-ı kamil olan kitapta bir kişiyi öldüren bütün insanları öldürmüş gibi büyük bir suç işlediğini yazıyor. Bunların ikisi de kitap. İkisi de insan denilen kitap. Fakat ikisinin arasındaki görüş farkı Ağrı Dağı yüksekliği kadar farklıdır. İşte okuyacağın insan denilen o büyük kitabın değeri, kıymeti buradadır. İnsan kitabında harf yoktur. Rakam bulamazsın. İnsan kitabının öğretmeni de yoktur. O kitap, ulu bir varlıktır. O kitabın hocası aşktır, muhabbettir, sevgidir.

Gönülden gönüle giden gizli bir yoldur. O yolda aldığın edeptir. Hayadır, terbiyedir. Bunun bir hocası olmadığı gibi seni rahatsız eden polisi, jandarması da yoktur. Her şey sensin. Senin elindedir. Kendin yaratmak istediğin yanlışların, hataların için kaçacak yer de yoktur. Ya adam gibi o kitabı oku ya da şeytan gibi o kitaptan uzak dur. Durmazsan ne olacak deme o beğenmediğin insan kitabının öyle keskin kılıcı, öyle tuzakları var ki maazallah kurtulamazsın. Kurtuluş olarak söyleyebileceğim son sözüm şudur: o arı, duru tertemiz insan kitabının okumaz; ondan feyz almazsan çok zarar çekersin. Bu sözüm aklında kalsın.

Allah’ın birliği, Muhammed’in varlığı, Ehli Beytin tertemizliği, bizim hedefimizin mihrabıdır. Cenabı Hak kimseyi bu hedeften şaşırıp düşürmesin. Hepimizin affına sığınarak diyorum ki hiç olmazsa bu Muharrem günlerinde yolumuzun, erkanımızın, inancımızın bize emrettiği gibi hareket edelim. Erkekler biraz zevki sefadan uzak dursun. Kadın ve kızlarımız biraz da olsa fazla açılıp saçılmasınlar. Ata ve ecdatlarından kalan adet, töre ve geleneklerine uysunlar. Eğer bunlar yapmıyorlarsa Alevi’yim deyip de Aleviliği kirletmesinler. Çünkü Aleviliğin desturu şudur: haram yeme, zina yapma, yalan söyleme, dost gönlünü incitme, sana zor geleni başkasına reva görme, hayatın pahasına da olsa doğruluktan ayrılma. İşte bizim insan kitabımızda bunlar yazılıdır. Bu kitabı iyi okur ve tatbik edersen ancak sen kamil insan olma mertebesine erersin. Sakın ha sakın beş kuruş varlığın seni azdırıp Hak yolundan, Muhammed Ali çizgisinden Ehlibeytin meclisinden ayırmasın.

Ya Allah, Ya Muhammed, Ya Ali diyor herkese, bütün insanlık alemine sağlıklı günler diliyorum. Muharrem Ayı ve orucunun hayırlara vesile olması dileğiyle.

Şıh Delili Berğecan Evlatlarından

SEYİT HÜSEYİN ERDOĞAN