İnsan topluluklarının bu yoğunluktaki şehirlerde, kentlerde yaşamaları ve modern zamanın ihtiyaçları, üretim-tüketim alışkanlıkları ve de karmaşık sosyal yaşamı en önemlisi kapitalist sistemin ne pahasına olursa olsun kar temeli büyüme isteği günümüz şehirlerini yaşanmaz hale getirmiştir. Şehirler, kimliksiz, insanları kendine yabancılaştıran, sosyal yaşamı olumsuz etkileyen, geleneksel değerleri, kültürel varlıkları, mimari değerleri, doğal varlıkları ve coğrafyasını hoyratça erozyona uğratan rantiyeci tahribatıyla karşı karşıya bırakılmıştır.

                Bu tahribatın önlenmesi insan odaklı yerel yönetimlerin ve yöneticilerin Şehrin Etkin Planlanması ve tasarımını oluşturularak kısmen önlenebilinir. Şehrimiz için de bu durum farklı değildir. Önceki yazımızda kimlikli şehirler ve tanımları üzerinde durmuş, DERSİM Kent Kimliğinin karakteristik özelliklerini, önceliklerini vurgulamaya çalışmıştık.

                Stratejik planlamanın en önemli aşamaları; önceliklerinin belirlenmesi ve kent vizyonun ortaya konulmasıdır. Bu önceliklerden kimlikli kent önceliğini, DERSİM kent kimliğinde ana başlıklarla değinildiği için (Ekim 2017 sayısı) bu yazımızda;  İnsan odaklılık ve Estetikli Şehir unsurları üzerinde duracağız

                 PLANLAMADA İNSAN ODAKLILIK: 

  Nedir Planlamada insan odaklılık, İnsan odaklı planlama nasıl olur?

                Kentin stratejik planlamasında insan odaklılık; kenti planlarken insanı o planların odağına nasıl koyabiliriz? Her şeyden önce insanı planlamanın odağına koymak demek planlamayı rantsal bir girişim olmaktan çıkarmakla mümkündür. Daha direkt bir söylemle şehrin mimarisini, yerleşim yoğunluğunu sosyal sportif, alanlarını ve en önemlisi şehrin geleceğini ranta kurban vermemektir.   Kent planlamasında İnsan odaklılık, o kentin kimliğine saygı duymayı, insanın sosyal, ekonomik, sportif, sağlığa dair ihtiyaçlarını ÖNCELİKLER arasında görmektir.  Kentin geçmişine, Kültürüne saygı göstermektir ancak saygı gösterilerek şehirler yaşanılır kılınır. İnsanın kendisine, ŞEHRİNE; Doğasına yabancılaşması engellenebilinir.

                 Elbette planların Ekonomik boyutu vardır. Ekonomik boyutta insan odaklılık ise; ekonomik artı değeri dengeli, adaletli (eşitlikçi yaklaşımla ) kentin insanları arasında pay etmeyi gerektirir. Bu paylaşımı yaparken de şehir insanının geçmişine saygıyı gözeten, geleceğine umut veren bir akılla yapmaktır.

Dersim Kent planlaması açısından bakıldığında insan odaklılık yeterince sağlandığı veya kent planlamasının bilimsel bir yaklaşımla yapıldığını söylemek güçtür. Bugüne kadar yöneticilik yapan insanlara haksızlık yapmak istemem elbette iyi niyetli Çalışmalarda bulunmuşlardır.

                 Kent planlaması ve kent planlamasında insan odaklılık noktasında diğer kentlerimiz de durum çok daha vahimdir örneğin İstanbul dünyanın en güzel kentlerinden biri olarak kabul edilir, Ancak her geçen gün plansız büyümeden dolayı, Şehir planlamasında Rantsal kaygıdan ötürü çarpık bir gelişmeyle karşı karşıyadır özellikle Avrupa yakası semtleri yaşanılamaz durumdadır Anadolu Yakası kısmen daha iyi durumda olması yanında her geçen gün imar kirliliğinden nasibini almaktadır.

                 Kent sel planlamada insan odaklı yaklaşım; yaşlının, çocuğun, gencin, kadının sosyo -ekonomisi gözetilerek yerleşkelerin oluşturulmasıdır. Engellilerin yaşam zorluklarının gözetilmesidir. Bugüne kadar Şehirlerimizin planlamasında İnsan odaklılık ilkesi yeterli ölçüde gözetilmemiştir. Kentler bilimsel anlamda planlama/stratejik planlama anlayışı dışında ekonomik Rant kaygısıyla büyüdüklerinden dolayı Şehirlerin bir bütün olarak Ekolojisi de bozulmuştur. İnsanlar yaşadıkları yerlerde iş bulamamakta bulsalar bile aldıkları ücretle geçinememektedir zira şehrin BETONA dayalı rantı o ölçüde yükselmiştir ki işçi, memur emeğiyle geçinenler kiraları karşılayamayacak duruma gelmişlerdir. Şehirlerin suyu ormanı gibi doğal kaynakları yanlış kullanılmaktan dolayı kendisine yetmemektedir kısacası ŞEHRİNLERİN DOĞASIYLA birlikte İNSANIN DOĞASI da hastalıklı, Obez bir hal almakta EKOLOJİSİ bozulmaktadır.

      Şehir Planlaması açısından Dersim şanslı sayılır(hep şanssız olacak değil ya:)) zira çok kirletilmiş kent değildir. Ne var ki; her geçen gün tahribata maruz kalmakta/kalacak  Özellikle yeni yerleşim bölgelerinde ( Atatürk  mahallesi, Aktuluk, MUNZUR nehri, yaban hayatı,..)planlamanın temel öncelikleri gözetilmemekte ve yukarda bir önceki yorumda belirtiğimiz planlama öncelikleri yeterince etkin yapılamamaktadır o sebeple de KENTİN GELİŞİMİ; insan odaklı, kimlikli, yaşana bilir, sosyal yaşamı destekleyici, coğrafi yapıya uyumlu, kadim değerlere saygılı ,ESTETİKLİ gelişmemektedir.

    Uzun sözün kısası;  Dersim’ de insan odaklı stratejik plan yapma imkânları hala mevcuttur.

Eğer DERSİME DE Dersimlilerin ortak aklı ve vicdanını bir araya gelirse, demokratik bir ortam ve yönetim sağlanabilirse; yapılacak kapsamlı bir plan ve de stratejik planla güzel olan kentimiz kent yaşamı açısından çok daha güzel olacaktır.

             ESTETİK:

                Estetik( güzellik); göze ve gönülle iyi gelen, ahlaki ve etik olan, insanın kendine ve çevresine, insana barış gözüyle bakmasıdır bizce..

                Estetik, insancıl bir değer ölçütü olarak; Kadına, erkeğe, çocuğa, yaşlıya, gence, doğaya canlıya bakışta önemli psiko- sosyal, ruhsal değerdir.

                Topluma, doğaya bakışta niteliksel görsel ve zihinsel değerlendirme ölçütü olarak Estetik; İnsanın fiziksel nesnelere ve objelere daha karmaşık olarak da nesnelerin,  objelerin bir araya gelerek oluşturdukları sistemsel yapılara ( Şehirlere, binalara, yapılara, kültürel eserlere…) bakıştaki niteliksel OLUMLAMA (iyi, hoş görme) durumudur.

                Maneviyatları gelişkin toplumlar da, kültürel olarak gelişmiş toplumlarda estetik değerler de o ölçüde bir üst skaladadır. DERSİM İÇİNDE DURUM BÖYLEDİR.

                Estetik değer yargıları gelişkin toplum olan DERSİMLİLER, kentlerinin estetik değerlerine de düşkündürler. Dersim doğası harika sayılabilecek ölçüde güzelliğe sahiptir. Dersimliler kent merkezlerinin de güzel (estetik) olmasını haklı olarak istemektedirler. Bu estetikliği şehrin sokaklarında caddelerinde yollarında,  meydanlarında ve yapılarında görmek isteriz. Kültürel değerlerimizle doğa/doğal değerlerimizin harmonisini isteriz.

 Her evin GÜNEŞ almasını, her evin bir DAĞ görmesini, Her sokağın MUNZURU, dinlemesini isteriz.

 

Bir de Çocuklarımızın Halaylarını 

Munzur un iki yakasında,

Ceylanları, vaşakları, mor sümbülleri…

Estetikle mutluluk arasında yadsınamayacak bir ilişki vardır. Kentle doğanın uyumu, insan doğasıyla kent doğasının uyumu, ahengi mutluluğumuzu ve mutsuzluğumuzu yakından belirler. Büyük şehirlerde insanların soluk benizleri asık suratları mutsuz hallerinin bir nedeni de betonlaşmış çevredir.