Geçen sayıdaki yazımda;  “Kent kimliği –Dersim kent kimliği ve Devrimci Demokrat Belediyecilik ”başlığıyla Dersim’in kent kimliğini önemli karakteristik özellikleriyle vurgulamaya çalıştım. Elbette Dersim’in kimliği üzerine söylenecek ve yazılacak çok fazla söz var. Bunu her platformda Dersimliler dile getirmektedirler.
    Bizim amacımız Dersim’in bugününe ışık tutmak ve geleceğine yön verme noktasında katkı sunma. Zira Dersim değerlerini (kimliğini, doğasını) yitirme talan edilme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bugüne kadarki süreçte çok badireler atlatılmış ve çok acılar çekmiştir. Doğasından kimliğinden ve değerlerinden (somut varlıklarından) önemli kayıplar vermiştir. Örneğin köylerinin önemli bir kısmı yok olmuştur, ağaçları,  meyve ağaçları ya talan edilmiş veya bakımsızlıktan kurumuştur, toprakları bakımsızlıktan çoraklaşmıştır. Bitki örtüsü zayıflamıştır, dereleri kurumuştur.
   Munzur, Peri, Mercan vadilerinde ve daha başka bölgelerinde yapılan ve yapılmakta olan HES’LER bu coğrafyanın bağrına sokulmuş birer hançer gibidir. Tahribat sadece maddi varlıklarla sınırlı da değildir.
 Doğasıyla maneviyatının birleştiği iç içe geçtiği bu coğrafyada Şamanizm ile İslamiyet ustalıkla, incelikle birleştirilerek Hümanizmin en güzel örneği olan ALEVİLİK FELSEFESİ ve inancı yaratılmıştır.
     Bu coğrafyayla özdeşmiş olan Dersim halkının ülke içinde ve uluslararası halklar ve uluslar arenasında müstesna bir yeri olduğunu söylemek sanırım abartılı olmaz, zira tarihsel geçmişinde bedelini acılarla, sürgünlerle ödediği insanlık için kavgaları mücadelesi vardır. Dersim halkının duruşu değerleri ütopyaları, mücadelesi ve doğası, dünya mazlum halklarının MİRASIDIR, DEĞERİDİR.
Bu doğayı bu kimliği korumak, geliştirmek geleceğe taşımakta, önce Dersimlilerin sonra da bütün İnsanlığın görevidir.
      Dersim coğrafyası bu ülkenin önemli tabi varlığıdır. Bu ülke ekonomik olarak çok gelişebilir. Örneğin kişi başı milli geliri 100 bin doları bulabilir bu imkânı teknolojiyle bilimle, çok çalışarak elde edebilir. Ancak bir Munzur Vadisi ve barındırdığı bunca endemik bitkiler ve yaban canlıları yok olursa bir daha hiçbir bütçe (parasal kaynak) bunu geri getiremez. Dersimliler çok zengin olabilirler ancak değerlerini,(kimliğini, kişiliğini) kayıp ederlerse bunu geri getirecek maddi imkân yoktur.
     Kentin bu zengin değerleri tehlike altındadır. Dolayısıyla bu değerlerle yoğrulan bu değerlerle kimlik ve kişilik bulan Dersim’de yaşayan ve Dünyanın dört bir yanına dağılmış olan Dersimlilerin korku ve acıları vardır,  korkuların üzerine giderek, acıları paylaşarak (yazarak, okuyarak anlayarak empati kurarak dayanışma ruhu yaratarak ve severek…) yenebileceğimizi düşünüyorum.
   Bütün insanlığın acıları ve korkuları var. İnsanoğlu kapital sistem karşısında güçsüz ve örgütsüzdür. Sistemin acımasız mekanizması karşısında,  Dünya halkları ızdırap çekmekte,  kişiliğine değerlerine yabancılaştırmaktadır.
    Dersim de bu anlamda bundan farklı değildir.
Bizler bugünden yarına bu çarkı değiştirme durumunda olmadığımızın elbette farkındayız.
Dersimli gençlerin öncelikle bilimin ışığında yol almaları gerektiği kanısındayız. Bilim; vicdanidir, insanidir. HAK’ a ulaşmanın yolu da ancak bilimle mümkün.
İnsanlık azmi ve mücadelesi adaletsiz vicdansız mekanizmayı (sistemi) alt edene kadar kendimize ve Dersim’e iyi bakmalıyız.:-))
---Kültürel mirasımızı,
---Doğamızı
---İyi korumak ve de geleceğe taşımak durumundayız.
İçinde bulunduğumuz ay ve bir önceki ayda İstanbul’da Dersimli dostlarla bir araya geldik. Dilimize Kültürümüze Doğamıza karşı girişilen yok etme politikasının önce durdurulması devamında bu değerlerin geliştirilmesi, güçlendirilmesi için yapılması gerekenler üzerine paylaşımlarda bulunduk. Gelişmeler umut verici idi emeği geçenlere buradan selamlar…

Kentimizle ilgili acil yapılması gerekenler yanında orta ve uzun vadede olması gereken hususlar vardır. Örneğin kentin öncelikle stratejik bir planlamaya ihtiyacı vardır. Bahsini ettiğim stratejik planlama Türkiye’de kamu kuruluşlarında (daha çok Belediyelerde) usul ve yasal zorunluluk gereği yapılan planlama değildir. Bilimsel metodolojilere göre yapılmış ve olabildiğince veri altyapısı zengin stratejik plandan bahsediyorum. Şehrin merkezinin ve çevresinin bilimsel verilere dayalı mimari, estetik, ekolojik planlaması stratejik plan önceliklerinden olmalıdır. Bu stratejik planlar sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik parametreler içermelidir.

img_4461.jpg