Sanat Sokağı’nda düzenlenen açıklamayı SES Şube Eş Başkanı Serap Kahraman okudu.

Açıklamasında normalleşme sürecine değinen Kahraman, “Yeni normalleşme süreci diye tabir edilen sözde “Normalleşme“ Haziran ayı ile birlikte başlamış oldu. Mayıs ayında AVM’lerin açılması ile normalleşme süreci başlamış oluyordu, daha sonra ekonominin geri kalan sektörlerinin açılmasıyla süreç tamamlandı. İktidar bu normal olmayan normalleşme süreciyle amaçladığı bir nevi “Sürü Bağışıklığı “oluşturma gayesiyle deyim yerindeyse kitleleri işsizlikten, açlıktan ya da evde kalmanın neden olacağı sorunlardan ölmekle, işe dönüp ölmek arasında bir tercih yapmaya zorlamıştır” dedi.

Normalleşme sürecinde yurttaşların çok daha dikkatli davranmaları gerektiğini hatırlatan Kahraman, “Yapılması ve uyulması gereken kurallar birincil öneme sahip ve basit kurallardır. Çarşı, cadde sokak vb. kalabalık ortamlarda fiziki mesafeyi korumalı kesinlikle maske takılmalıdır. Zorunlu haller dışında sağlık kuruluşlarına gidilmemeli, tüm toplu etkinlikler gezi vs. mümkünse ertelenmelidir. Gidildiği taktirde dikkatli olunmalıdır.1 Haziran’dan sonra ilimize gelenlerin sayısının oldukça arttığını gözlemlemekteyiz. Bu bağlamda gerekli hassasiyet ve önlemlerin de alınması önemlidir. Karantina uygulaması yapılmalıdır. Bu süreçte Nisan ayı itibari ile 7428 sağlık emekçisi koranavürüsine yakalandığını açıklamıştır sağlık bakanlığı. Yine bu pandemi sürecinde 23’ü hekim 43 sağlık çalışanımızı kaybettik. Normalleşme ile bu sayının daha çok arttığını 10.000 binlere dayandığını bilmekteyiz” diye konuştu.

Hükümetin pandemi sürecinde “Sağlıkçıların Hakkı Ödenmez!” dediğini ifade eden Kahraman, “Bunu diyen iktidar temsilcileri bu sözlerini uygulamaya dökerek gerçekten de sağlık emekçilerinin hakkını ödemediler. Sağlık sisteminde oluşturdukları yıkıma ek olarak pandemi sürecinde izledikleri politika ile emekçilere bir darbe daha vurmuş oldular. Pandemi sürecinde evin den ailesinden uzak olan sağlık emekçileri ruhsal anlamda kendilerini yalnız hissetmekte ve iş yoğunluğu sebebiyle tükenmişlik sendromu yaşamaktadırlar. Son günlerde yaşanan sağlık emekçisi arkadaşlarımızın intiharlarına şahit olmaktayız. Bu durum tüm sağlık emekçilerini olumsuz etkilemektedir” şeklinde konuştu.

Kahraman, sağlık emekçilerinin temel taleplerini şöyle sıraladı:

*Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz şiarı ile çalışan tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine 5 günde bir yaygın test yapılmalıdır.

• Yeni bir genelgeyle, test yapımına kısıtlama ve kriterlerler getirilmiştir. Temas olsa dahi semptom yoksa test yapılmaması kararı alınmıştır. Bu durum çok daha büyük bir artışa ve önemsizliğe sebep olacaktır.

• Sağlık hizmeti ekip işidir. Olası bir ayrımcı tutum iş barışını, dayanışmayı, ekip ruhunu zedeleyebilmektedir. Hastane çalışanlarından sadece belirlenen sayıda sağlık çalışanına plaket verilmek istenmesi buna örnektir ve ekip ruhunu bozmaktadır.

• Kovid-19 meslek hastalığı olarak kabul edilmeli ve iş kazası raporu tutulması zorunlu olmalıdır.

• Temel ücretin en düşüğü yoksulluk sınırının üstünde olacak şekilde yükseltilmesi ve yapılacak olan tüm ek ödemelerin maaşa ve emekliliğe yansıtılması, 3600 ek gösterge ve yıpranma payı istiyoruz.

• Sağlık alanında yeni atamaların kadrolu güvenceli yapılması, 4B, 4C, 4D, 3+1, sözleşmeli taşeron, ücretli vekil vb. istihdam modelleri ile çalıştırılan bütün sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin 4A kadrosuna geçirilmesi,

Haksız, hukuksuz bir şekilde KHK ile ihraç edilen bütün sağlık emekçilerinin ivedilikle işe başlatılmasını talep etmekteyiz.

Kahraman, açıklamasının sonuç bölümünde barolarla ilgili tartışmalara değinerek şunları dile getirdi: “Son günlerde çıkarılmak isten çoklu baro değişikliğini protesto eden ve yürüyen baro başkanlarına şiddet kabul edilemez olduğunu ifade etmek isteriz. Savcı, avukat, yargıç bu üçlüden biri olmazsa yargıda olmaz. Avukatlık sadece bir meslek değil, yargının olmazsa olmazıdır. Barolar savunmanın, bağımsız ve özgür olmasının güvencesidir.”