Meclis adına açıklamayı okuyan Dersim Barosu Başkanı Av. Kenan Çetin, Munzur gözeleri ve Pülümür çayı başta olmak üzere; Barajlara ve HES’lere, Munzur ve Halvori gözelerindeki yapılaşmalara, Munzur, Pülümür, Tağar, Peri ve diğer ırmak dere ve çayların ticari yapılara karşı mücadele çağrısı yaptı.

Bu yılki dünya çevre gününün temasının biyo-çeşitlilik olduğunu söyleyen Çetin, “Dünyada biyo-çeşitlilik 48 yıl içerisinde yüzde 28 azalmışken Dersim’de halen yeni biyo-çeşitlilik türleri Munzur Özgür Aksın bileşenlerince tescillenmektedir” dedi.

Dersim kurumlarının bir bütün olarak doğasına, çevreye, kültürüne ve inancına karşı göstermiş olduğu duyarlılığın hiçbir zaman bir günle sınırlanmadığını dile getiren Çetin, “5 Haziran ve her gün doğayı savunanlar için; kapitalizmin çevreyi kirlettiği, doğayı yok ettiği, yaşamı öldürdüğü gerçeğini söylemek; doğanın metalaştırılmasına kılıf hazırlığı niteliğindeki ‘Yenilenebilir Enerji Kanunu’ ‘Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasası’  ‘Maden yasası’  ‘Mera yasası’ gibi yasal değişiklikler karşısında birlik olacağımız gündür” diye konuştu.

“Anadolu’nun her yerinde sermayenin yağması ve metalaştırma saldırısının bir parçası olan; yaşamı tehdit eden termik santraller, nükleer santraller,  HES’ler, zehir saçan madencilik faaliyetleri, mermer ve taş ocakları, baz istasyonları ve atıklarıyla doğayı zehirleyen tesisler karsısında direnişlerimizi her zaman her yerde ortaklaştırmalıyız!” diyen Kenan Çetin sözlerini şöyle sürdürdü “5 Haziran; doğanın ve yaşamın talanının önünü açan, sermayenin çıkarlarını korumak için yargıdan kolluk güçlerine, medyadan bürokratına kadar elindeki tüm kurum ve yetkileri doğası, emeği ve yaşamı için mücadele edenlere, kullanan siyasal iktidara karşı, her yeri mücadeleyle taçlandıracağımız gündür.”

Covid-19 Günlerinde dahi; Kanal İstanbul, Salda gölü projeleri ile 20’ye yakın HES ve Madenlere ÇED uygundur raporu verildiğini; Mercan’da kaçak HES hala duruyorken geçtiğimiz günlerde de Munzur gözelerine ilişkin peyzaj ihalesi yapıldığını ifade eden Çetin “Halkı katmadan, arıtması projelendirilmeden, kıyıları özel mülkiyetleri kamulaştırılmadan, yönetimi yerel yönetimlere ve kooperatiflere bağlanmadan, 1.Derece doğal sit alanı olan Munzur gözelerinde yapılan peyzaj projesi ile dış alandaki söğüt ve kavaklıkların olduğu korulukta piknik alanlarının daha yoğun bir kullanım alanı oluşturduğu görülmektedir. Bu projeyle mevcut alan korunamamaktadır. Halvori’yi de ticari alan yapma projesi su havzalarına, bir bütün saldırıyla kıyılarda ve Milli parkta tahribat artırılmaktadır” şeklinde konuştu.

Munzurlar ve Mercanların; dağ, tepe, yaylalar, buzul göller, inanç merkezleri, köy-mezra yerleşim yerleri ve diğer alanların şirketlerin saldırısı altında olduğunu söyleyen Çetin, “Ovacık ilçemizde tarım arazilerinin üretici köylülüğün emekleri, alın terleri, tarımsal ve hayvansal üretimleri 49 yıllığına Koç Mercan şirketine yakın zamanda verilerek üretici köylülük bitirilmek, tek şirkete tahsisi ve teslimi sağlanarak köylerimiz insansızlaştırılmak ve nefesiz bırakılmak istenmektedir” dedi.

Varlığını, doğanın yağmalanması ve insanının sömürülmesi üzerine kuran bu sistemin değişmesi için doğa ve çevre mücadelesinin acil ve ertelenmez bir görev olduğunun altını çizen Çetin, Munzur’a yapılan müdahalede halkın ve Munzur Özgür Aksın Meclisi’nin rızası olmadığını dile getirdi.

Çetin,  doğaya karşı hayata geçirilmeye çalışılan yıkımlara karşı toplumun her kesiminin duyarlılık göstermesi gerektiğini söyledi.

Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu da “Kapitalist emparyalist sistem özel mülkiyet hırsıyla dünyanın ve Dersim'in birçok alanında doğaya saldırıyor. Bu insansızlaştırma politikasıdır. Biz toplumsal bir mülkiyeti savunurken onlar özel mülkiyeti savunuyorlar. Onlara karşı bizlerin bir araya gelerek bu süreçte kendi topraklarımıza doğamıza sahip çıkmamız gerekiyor” dedi.

thumbnail_08_06_20_dersim_munzur_yapilasma-(1).jpg

thumbnail_08_06_20_dersim_munzur_yapilasma-(3).jpg

thumbnail_08_06_20_dersim_munzur_yapilasma-(2).jpg