Seyit Rıza Meydanı’nda Dersim Kadın Platformu’nun çağrısıyla bir araya gelen kadınlar, eşitlik haklarının güvenceye alınması ve şiddete karşı korunması için önemli bir uluslararası belge olan İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmek istenmesine karşı basın açıklaması gerçekleştirdi.

Dersim Kadın Platformu adına açıklamayı okuyan Nurşat Yeşil, İstanbul Sözleşmesinin geçmişi hakkında bilgi vererek” İstanbul Sözleşmesi; kadına yönelik şiddeti kamusal ve özel alanda kapsamlı olarak tanımlıyor, devletlere aile içi şiddet dahil kadına yönelik fiziki, cinsel, psikolojik ve ekonomik her türlü şiddete ilişkin verileri toplama, kadına yönelik şiddeti önleme ve kadını şiddetten korumak üzere ekonomik, toplumsal ve ceza yaptırımları alanında bütüncül politikalar uygulanmasını; bunun için bütçe ve denetim mekanizmaları oluşturulmasını öngörüyor” dedi.

“HAKLARIMIZDAN VAZGEÇMİYORUZ, İSTANBUL SÖZLEŞMESİ UYGULANSIN”

Sözleşmeyle birlikte ev içi şiddet kavramının yasalarda yer aldığını belirten Yeşil” Erkek şiddetiyle aramızdan ayrılan kadınların isimlerini saymakla bitiremiyoruz.  Sadece Temmuz ayında 3’ü anne-kız toplam 36 kadın öldürüldü. 11’i evli olduğu erkek tarafından katledildi. Şule Çet, Nadira Kadirova, Ceren Damar cinayetlerinde olduğu gibi daha adil bir yargılama bile sağlanmazken, Gülistan Doku, 216 gündür bulunamazken kadınların hukuk önünde en önemli dayanağı olan İstanbul sözleşmesine göz dikiliyor.  Eğer “Kadına Yönelik Şiddet ve Ev içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” yani İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı, hayatta olabilirlerdi,  kaybettiklerimiz için daha adil bir yargılama yapılabilirdi! Haklarımız için İstanbul Sözleşmesi uygulansın diyoruz. Kadına yönelik şiddet her gün arttığı halde İstanbul Sözleşmesinin etkin şekilde uygulanmasını değil kaldırılmasını gündeme getirenler bu cinayetlerin, karşı karşıya kaldığımız katledilme riskinin sorumlularıdırlar. Sözleşmenin mecliste imzalandığı gün şiddeti önleme, şiddete maruz kalanları koruma, failleri gerektiği şekilde cezalandırma sözünü yerine getirmekten vazgeçeceğini ilan edenler, bu cinayetlerin suç ortağıdır, her gün uğradığımız şiddetin failidir. İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin karalama kampanyalarına göz yumanlar, bizzat bu kampanyalara sözcülük yapar hale gelenler, kadınların, LGBTİ+’lerin, göçmenlerin, mültecilerin, engellilerin,  yaşlıların, çocukların haklarını tarikat ve cemaat çevreleriyle pazarlık konusu haline getirenler kadın cinayetlerinin, nefret cinayetlerinin, çocuk istismarlarının, göçmen, mülteci kadınlara dönük saldırıların suç ortağıdır” diye konuştu.

“BİZ KADINLAR YAŞAMAK İSTİYORUZ!”

İstanbul sözleşmesinden çekilmenin etkilerinden bahseden Yeşil “İnsan hakları belgeleri ister Avrupa ya da Asya’da bir şehirde; isterse iki kıtayı buluşturan İstanbul’da imzaya açılmış olsun, Doğu’nun ya da Batı’nın icadı değil, evrensel uzlaşma metinleridir. Gündelik siyasete, konjonktüre göre kabul edilen ya da terkedilen alelade kelime yığınları değil, adı üzerinde insanların haklarıyla, canları ile ilgilidir. İstanbul Sözleşmesi kadınların ve çocukların hayatlarını korumak için verilen bir sözdür ve bu “sözden dönmek”, her yıl yüzlerce kadının öldürüldüğü, şikayet edilen 28 bin 360 çocuk istismarı vakasının olduğu bir ülkede kadınları ve çocukları ateşe atmaktır. Sözleşmeden çekilmek, sözleşmenin referans aldığı ve Türkiye’nin de taraf olduğu tüm diğer temel insan hakları sözleşmelerini de tartışmalı hale getirmek, kadınların mücadeleyle kazandığı tüm hakları tartışmaya açmak demektir. Sözleşmeden çekilmek, “Kadınlarla erkekler fıtratları gereği eşit değildir” sözüyle her fırsatta saldırıya uğrayan eşitlik haklarımızın, yasal güvencelerimizin tümüyle terk edileceğinin dünyaya ilan edilmesidir.  İstanbul Sözleşmesi ve Sözleşmeye paralel iç hukuk düzenlemesi olan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanunu’na karşı belli çevreler, çarpıtılmış iddialar ileri sürmektedir. Bu iddialar Sözleşme’nin ve 6284 sayılı yasanın “aile yapısını bozduğu, nafaka yükümlülüğü getirdiği, ailenin dağılmasını ve boşanmaları artırdığı, özelde Sözleşme’nin eşcinselliği teşvik ettiği” gibi kamuoyunu yanıltmak amacıyla ortaya atılan asılsız, mantık dışı söylemlerdir. Sözleşmenin felsefesini ve öngördüğü bütünsel politikayı oluşturan ana tema, hayatın tüm alanlarında kadın erkek eşitliğini sağlamaktır” şeklinde konuştu.

“MÜCADELEMİZİN GERİ DÖNÜŞÜ YOK!”

Haklarının gereğinin yerine getirilmesi için yan yana durup mücadele etmeye devam edeceklerini belirten Nurşat Yeşil” Sadece sözleşmenin iptali gündeminin ortadan kalkmasını değil, sözleşmenin devleti yapmakla yükümlü kıldığı tüm koruma, önleme, tazminat, çevirmen desteği, eşitlik politikaları geliştirme ve uygulama sorumluluklarının da hemen yerine getirilmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Yeşil, kadınların taleplerini şöyle sıraladı:

-    İstanbul Sözleşmesi ile ilgili tartışmalara derhal son verilsin, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Şiddetin Önlenmesi Yasası’nın uygulanmasındaki eksiklikler giderilsin, kadına yönelik şiddete karşı acil önlem planı yapılsın!

-    Kadınların 7/24 ulaşabileceği, farklı dillerde, ücretsiz, sadece kadına yönelik şiddet alanında çalışan ayrı bir Alo Şiddet Hattı kurulsun.

-    Kadına ve çocuğa yönelik şiddetle ilgili bağımsız bir veri toplama yöntemi geliştirilsin ve kamuoyuna düzenli olarak bu veriler açıklansın.

-    Devletin tüm kademelerinde eşitliği sağlayacak, ayrımcılığa son verecek düzenlemeler yapılsın. Eşit yurttaşlığın tüm gereklerini sağlamak için acilen somut adımlar atılsın. -    Toplumsal cinsiyet eşitliği, eğitimin her kademesinde zorunlu ders olarak müfredata eklensin.

-    İstanbul Sözleşmesi’nin de hükme bağladığı üzere, ülkemizde mülteci ve sığınmacı olarak yaşayan bütün kadın ve çocukların şiddete karşı korunmasında eşit haklara sahip olması için açık ve net düzenlemeler yapılsın.

-    Kadınların rahatça 7/24 ulaşabileceği kadın danışma merkezleri ve yeterli sayıda sığınak açılsın.

-    Nafaka tartışmalarına, boşanma süreçlerinde arabuluculuk uygulamalarına, boşanma süreçlerinin zorlaştırılmasına kısacası kadınların kazanılmış haklarına yönelik tüm tartışmalara bir son verilsin. Boşanma süreçlerinde kadınlara istihdam, barınma, sağlık ve eğitim olanakları sağlansın. Kadınları şiddete karşı güçlendirecek politikalar hayata geçirilsin.  Kadınların mücadelesi engellenemez!

kadinlar-istanbul-sozlesmesi-(4)-vert.jpg