Nihayet, tüm baskı ve oyalamalara rağmen on yedi gün sonra vicdanlar galip geldi. Nereye kadar korku, şantaj ve baskıya boyun eğilecek denilerek, İl ve İlçe Seçim Kurullarının değerli Hâkimlerinin vicdanları, Adaletin ve Hukukun tecellisini SON DAKİKA olarak, ekranlar aracılığı ile tüm Türkiye’ye yansıttı.

Topal ördek misali yürüyen demokrasimiz, son nefesini verip can vermek üzere iken aklıselim galip geldi,  silkindi ve kendine gelerek, ülkemiz başta olmak üzere, İstanbul on sekiz milyonluk nüfusu ile derin bir nefes aldı.

Saatler 18–19 arası, Saraçhane Meydanı hıncahınç dolu. Otobüsün üzerinde elinde mikrofonla, yorgun ve kısılmış sesi ile kalabalığa, "dememiş miydik bu ülkeye, Mart'ın sonu bahar gelecek. Saraçhane’deki her yaştan, kadını, genci yaşlısı ve çocuğu ile dolmuş taşmış bu rengârenk tablo baharın tüm güzelliklerini temsil etmiyor mu?" Cümlesini tamamlamıştı ki kalabalığın içinden birini fark etti. On dört, on beş yaşlarında bıyıkları yeni terlemiş birini işaret ederek yanına çağırdı. Yanına gelen gencin elinden tutarak kalabalığa, "umutla çıktığım bu yolda yelkenlerimin rüzgarı olup, o sloganımsı sözleri ile adeta bana enerji verip doping yapan, geleceğimizin teminatı bu gencimizin o sihirli sözlerini sizlerle paylaşmak istiyorum." "Ekrem Abi, yolun açık olsun yılmak yok, bak göreceksin HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK" dedi.

Bu sözler, pazarda bir ananın içtenlikli  “EKO” yakıştırması ile birlikte doping yaparak kırk dokuz yaşındaki Trabzonlu Ekrem İMAMOĞLU’NA 19 Mayıs 1919'da Samsun’dan Anadolu’ya doğru kurtuluş mücadelesi için yola çıkan 38 yaşındaki Mustafa Kemal’in azim ve kararlığını verdi.

Dört dörtlük doğal olan EKO’yu güzel sözlerle anlatmaya gerek yok. O, herkesin gönlünde taht kurmuştu zaten. Allah'a yakarıyordu, “Allah’ım beni aileme, halkıma, ülkeme, Cumhuriyetime ve Atatürk’e karşı mahcup edecek yanlış ve kötülüklerden uzak tut ve mahcup etme” Bu sözler her siyasinin kulağına ve yüreğine çınlandı mı bilmem ama seksen iki milyonun belleğine kazındı. Duaları ve yakarışı ile arzuladığı en büyük servet ve makamın, iyilik ve güzelliklerin sonsuzluğunun daimi olmasından ibaretti.

Mart'ın sonu ile Batı'dan Orta Anadolu ve Doğu'ya doğru esen rüzgâr, elbette ki günü geldiğinde tüm sisleri dağıtacak, Bahar tüm güzelliği ve şenliği ile Anadolu’nun tümünü kapsayacaktır. ./..

-2-Gideceğimiz ne başka bir ilimiz ne de bir ülkemiz vardır. Her bir İnsanın gönlünde farklı bir Parti ve düşüncenin olması doğal ve demokrasinin varlığı ve devamlılığı açısından da gereklidir. Önemli olan farklılıklara rağmen, güzel olanı ve güzel şeyler yapanı desteklemek ve alkışlamak olmalıdır. FOX TV aracılığı ile Sayın Fatih PORTAKAL’IN haber programlarında ve İsmail KÜÇÜKKAYA’nın İlimizde yapmış olduğu canlı yayın ile ilimizin güzelliklerini bir bir ülkeye ve dünyaya tanıtarak bu ile en büyük iyiliği yaptılar. Bu objektif yayıncılık  anlayışı sayesinde Dersim’e karşı bu güne kadar yapılan yanlış algı ve eksik bilgilere ışık tutarak Dersimlilerin gönlünde taht kurdular, kendilerine minnettarız.

İlimiz, Tanrı tarafından lütfedilen, dünyanın başka yerinde ender rastlanan biri Doğu'dan Batı'ya biri de Batı'dan Doğu'ya doğru akan iki ırmağın birleştiği doğal güzelliklere sahiptir. Bu güne kadar devlet tarafından ihmal edilmiş hizmetlerin, eksik ve eleştirilere rağmen son zamanlarda kısa bir sürede gözle görünür düzeydeki değişiklikler insanlarımız tarafından görülmekte, izlenmekte ve beğenilmektedir. Siyasi bakış ayrılıkları nedeni ile bu değişikler ve duygular her ne kadar yeterince dillendirilmemişse de, Sayın KÜÇÜKKAYA tercüman olup ilimizi, ilimizin var olan doğal güzelliklerini son hizmet güzellikleri ile bütünleştirerek, turizmin ender yerlerinden biri olmanın yanında göçün geri dönüş ile yer değiştiği ve değişeceği müjdesini vermiştir.

Maça gidildiğinde ayrı takımların seyircileri, güzel golleri ve zarif hareketleri tribün olarak birlikte ayakta alkışlarlar. İlimize kim güzellikler katmış ise ve bundan sonrası için de iyilik ve güzellik yapan her kim ve düşünce olursa olsun alkışlanmalı. Geçmişin acı ve tahribat dolu günlerini pişirip pişirip gündeme getirmenin kimseye ve ilimize yararı olmayacak.

Emperyalizm, ülkemizin yeraltı ve yerüstü zenginliklerini daha çok ve daha rahat sömürmek için yerli kapitalistler ve yönetimler aracılığı ile ülkemizin sanayisi ve tarımını adeta yok edecek noktaya getirdi. İşsizlik çığ gibi büyürken; yoksulluk kat be kat artmıştır.

Ovacık İlçesi'nde bir el, bir avuç tarafından atılan tohum toprakta yeşermekle kalmamış, Dersim Merkezine, onun üzerinden Türkiye’nin gündemine oturmuş ve ülkeye yeniden açılan bir umut kapısı olmuştur. Bu güzel inanç ve düşünce mutlaka pratiğe dönüşmelidir. Her yerde akbabalar olmuştur ve olacaktır. Yıkılan tabular akbabaların doyumsuzluğuna feda edilirse çok yazık olur.

1 Nisan sabahı Batı'dan esen bahar rüzgârı, Doğu'dan doğan Umut güneşi ile kucaklaşarak Anadolu yeniden ayağa kalkmalı. İyilik ve güzellikler daimi olması dileğiyle.

Evet gelecek yarınlarda, HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK           

Hıdır MERCAN