EMEP İl Başkanı Ergin Tekin imzasıyla yapılan açıklamada, pandemide bir yılın geride kaldığı belirtilerek, “Çok sayıda insanın ölümüne ve hastalanmasına yol açan koronavirüs salgını ilk olmadığı gibi insanlığın virüslerle imtihanı da yeni değil. İspanyol gribinden kara vebaya, Asya gribinden kuş gribine, domuz gribinden Ebolaya, Sars, Mers ve en son Kovid-19’a gelinen süreçte dünyamız, kapitalistler eliyle bir ekolojik yıkım yaşıyor ve bu yıkımın sonuçlarını da en ağır şekilde işçiler, emekçiler ve yoksul yaşıyor” denildi.

Açıklamanın detaylarında şu ifadelere yer verildi:

Ekolojik sistem insanı, hayvanı, bakterisi, virüsü ve tüm canlılarıyla bir bütündür. Tekellerin bitmek tükenmek bilmeyen kar hırsı nedeniyle doğanın talanı ve çevrenin tahribatı ile görünür hale gelen kapitalist talan, virüsleri sağlığımızı tehdit edecek kadar hayatımıza ve vücudumuza bulaştırmıştır. Koronavirüs salgınındaki hızlı vaka artışının sebebi de budur.

Koronavirüs pandemisiyle geçen bir yılda, dünyada vakası sayısı en az 120 milyona ulaşırken yine en az 2 milyon 700 bin kişi hayatını kaybetti. Ülkemizde ise 30 bin kişi hayatını kaybetti. Gerçek rakamın çok daha yüksek olduğu aşikâr.

Bu süreçte ülkemizde “pandemiyle mücadele” adı altında ekonomik paketler açıklandı. İlk açıklanan 100 milyarlık paketin sadece 2 milyarı ihtiyaç sahibi ailelere verildi. Paketlerde aslan payı hep sermayeye aktarıldı. Pandemiyi fırsata çeviren patronlar karlarını katladı. Erdoğan patronlar nezdinde Rifat Hisarcıklıoğlu’na “Neşen yerinde mi?” diye sorabildi. İşçi ve emekçilerin payına ise derin yoksulluk düştü. İktidar salgın karşısında bir maskeyi bile halka ulaştıramadı.

“Çarklar dönecek” denerek fabrikalara sürülen işçiler koronadan ölmekle açlıktan ölmek tercihine zorlandı. Hastanelerde hekimler ve sağlık emekçileri hayatlarını kaybetti. Oysa gerekli tedbirler alınsa sonuç çok başka olacaktı. Pandeminin birinci yılı vesilesiyle hayatlarını kaybeden sağlık emekçilerini ve işçileri saygı ile anıyoruz.

Ücretsiz izne çıkarılan milyonlarca işçi ve ailesi ev kirası, elektrik, su, telefon parası ve mutfak masrafları karşısında aylık 1169 liraya mahkûm edildi. İşten atmaların yasaklandığı açıklandı ama binlerce işçi kod 29 uygulaması ile tazminatsız işten atıldı. Teşvikler, krediler, vergi indirimleri patronlara sunulurken işçiye emekçiye artan enflasyon, hayat pahalılığı ve faturalara dolu zam yağmuru reva görüldü.

AKP kongreleri lebalep doldurulurken emekçilerin hak ve özgürlük talepleri engellendi. İktidar ve patronlar pandemi yasaklarını çok sevdi! “Sosyal mesafe” sosyal izolasyona çevrildi.

Erdoğan, “Dünyada 100 ülke aşıya ulaşmazken biz aşıda pek çok ülkeden öndeyiz” diyerek başarı hikayesi yazmaya çalışıyor. Oysa 50 gündür devam eden aşılamada ikinci doz aşı olabilen sayı 2 milyon kişide kaldı! Okullarda yüz yüze eğitim başlarken öğretmenlere aşı sağlanmadı. Öğrenciler ve eğitim iş kolu çalışanı emekçiler aşı kapsamına alınmadı.

“Kontrollü” ya da “kademeli normalleşme” adımları vaka sayılarını tırmandırdı. Sağlık Bakanı Koca, dün yaptığı açıklamada “Mavi kırmızıya en yakın renktir” derken şehirler bir bir kırmızıya boyanmaya devam ediyor. İlimizde de ‘normalleşme’ kararından sonra vaka sayılarında artışlar oluştu. Bu durum halkımızda kaygıları arttırmaktadır.

Halk aşısız “sürü bağışıklığına” terk ediliyor. Türk Tabipler Birliği ve sağlık örgütleri, tüm uyarılara rağmen, hala Bilim Kuruluna yahut karar mekanizmalarına dahil edilmiyor.

EMEP, salgınla mücadele konusundaki taleplerini söyle sıraladı:

Virüse karşı mücadele halk sağlığı sorunudur. Halkın sağlığı için bu ülkede yaşayan bütün yurttaşlara ve göçmenlere parasız, ulaşılabilir nitelikli sağlık hizmeti verilmelidir.

İşten atma ve ücretsiz izin yasaklanarak işçi emekçilerin kayıpları karşılanmalıdır. 21 gün tam kapanma sağlanmalı, yoksul halka ekonomik koruma sağlanmalıdır.

Aşı ve halk sağlı ticaret aracı olmaktan çıkarılmalı, patent kaldırılmalı ve aşı formülleri açıklanmalıdır.

Ekonomik krizle birleşen salgın sürecinde bir yılı geride bırakırken; işsizlik ve yoksulluk kıskacında sürü bağışıklığına terk edilen halkımızı insanca yaşam ve insanca çalışma koşulları için birleşmeye ve mücadeleye çağırıyoruz.

Şüphe yok ki halkımızın ve insanlığın sağlığını, mutluluğunu sağlamak bu çürümüş düzeni değiştirmekle mümkündür.

FOTO: ARŞİV