Sanat Sokağı’nda gerçekleşen açıklamaya Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri de destek verdi. “Geri Döneceğiz Biz Kazanacağız” pankartı açıldığı açıklamayı katılanlar adına KESK Dersim Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü ve Tüm-Bel-Sen Dersim Şube Başkanı Mazlum Doğan okudu.

Yapılan açıklamada şunlar kaydedildi;

Bilindiği üzere; KHK’ler aracılığı ile Resmi Gazete’de isimlerinin yayınlanmasıyla, on binlerce işçi ve emekçi ihraç edilmiştir. Bu şekilde, hukuk düzeninin en temel ilkelerinden biri olan, “yasama organının tasarruflarının idare tarafından değiştirilemeyeceği” ilkesi ihlal edilmiştir. Kamu işçi ve emekçilerinin hukuka uygun olarak kazanılmış sosyal ve ekonomik hakları, masumiyet karinesi, lekelenmeme hakkı, savunma hakkı da ihlal edilerek idari tasarrufla hukuka aykırı olarak ellerinden alınmıştır.

Bu oyalama, hukuk dışı politikalarla da birleşerek işkenceye, cezalandırmaya dönüştürülmüştür. Dört bir yandan kuşatmaya dönüştürülen bu cezalandırma politikası nedeniyle, insanlar yaşamlarını yitirmiş, ağır hastalıklara yakalanmış, tedavi olanağı dahi bulamamışlardır.  

Evlerine ekmek getiremeyen, her türlü güvenceden yoksun, ihraç edilmiş binlerce Disk üyesi de aynı mağduriyetlerden fazlasıyla nasibini almış ve bin bir sorunla boğuşmaya devam ediyorlar.

İhraç edilenlerin pasaportlarına el konularak seyahat hakları, eğitim görme hakları, çalışma ruhsatlarının ve diplomalarının kısıtlanması gibi baskılarla, medeni kanundaki temel hakları gasp edilmiştir. Seçilen Belediye Başkanı ve Belediye Meclis üyelerinin mazbatalarının verilmemesi vb. uygulamalar ile seçme seçilme hakları ellerinden alınmıştır.  

Karara bağlanmayı bekleyen dosyaların çoğunluğunun, haklarında istihbarat raporları, mahkeme kararları, savcılık soruşturmaları vb. herhangi en ufak bir isnat bulunmayanlardan ve barış akademisyenlerinden oluştuğu bilinmektedir. Komisyon ve iktidar oyalamayı uzatabildikçe uzatarak, mağduriyeti işkenceye dönüştürmektedir

Bu vesile ile bir kez daha çağrıda bulunuyoruz; süreç daha fazla uzatılmamalı, hukuksuzca ihraç edilenler derhal görevlerine iade edilmelidir! Hukuken de aklanan Barış Akademisyenlerinin başvuruları kabul edilerek işlerine, kürsülerine, öğrencilerine dönmelerinin önü açılmalıdır. Fişlemeler olağan hale getirilerek keyfi ve hukuksuz şekilde binlerce insanımız anayasa ile güvence altına alınan çalışma ve kamu görevine girme hakkından yoksun bırakılmaktadır. Arşiv kaydı araştırması ve güvenlik soruşturması adı altında damgalanmaktadır.

Kamu kurumlarında mülakatla ya da açıktan atamalarla yapılan işe alımlarda donanım ve gerekli özellikler itibari ile uygun olan başvurucular, arşiv kaydı araştırması ve güvenlik soruşturması yöntemiyle elenmektedir.   

657 sayılı Kanunun 48. maddesine eklenen düzenleme ile güvenlik soruşturmaları ve arşiv kaydı araştırmaları kanuni bir kılıfa büründürülmek istenmiştir. AYM kararıyla bu hukuksuzluk durdurulmuş olsa da, iktidar her fırsatta konuyu yeniden gündeme getirmekte, torba yasalar içerisine sıkıştırarak Meclis gündemine taşımak istemektedir. KESK’li ve DİSK’li işçi ve emekçiler olarak; bu girişimlerden vazgeçilmesi, liyakatsiz atamaların ve kadrolaşmanın temel yöntemi olarak kullanılan, arşiv kaydı araştırması, güvenlik soruşturması, fişleme gibi uygulamaların derhal sonlandırılması çağrımızı yineliyoruz.

Evrensel hukuk ilkelerini esas almak yerine temel vatandaşlık haklarından mahrum bırakarak ”ikinci sınıf vatandaş” yaratma ve kendi yurttaşları arasında en büyük ayrımcılığı kanun yoluyla yasalaştırma girişimlerinden vazgeçilmelidir. Yine son dönemde hükümet acı reçeteden, kıdem tazminatının fona devrinden, kısmi ve esnek çalışmadan ve torba yasadan bahsetmektedir.

Soruyoruz; işçi ve emekçiler, kredi ve burs almış mezun olmuş öğrenciler, taciz, tecavüz ve her türlü baskıya maruz kalmış kadınlar, işsizler, küçük esnaflar, EYT’liler ve emekliler için bu güne kadar olumlu bir yasa parlamentodan çıkarıldı mı? Çıkarmak istemezler çünkü rahatları bozuluyor.

Son yıllarda kamudaki dönüşüm ile bir yandan kamu hizmetleri özelleştirilerek sermayeye yeni sömürü alanları açılırken bir yandan da AKP-Devlet bütünleşmesi tamamlanmak istenmektedir. Sonuçları ise yıkıcı olmaktadır. Liyakatsiz atamalar kamusal hizmetlerin niteliğini düşürmekte, işçi cinayetlerine, kazalara yol açmakta, iş barışını bozmaktadır. Öte yandan sendika seçme hakkı ve örgütlenme özgürlüğü fiilen ortadan kaldırılmak istenmektedir.

Torba yasa ile kısmi, esnek çalışma ve kıdem tazminatının tasfiyesi de dâhil olmak üzere kesilecek bir acı reçete var ise alt gelir gruplarına, bordro mahkûmlarına değil, biraz da yandaş sermaye çevrelerine kesilmesini istiyoruz. El insaf diyoruz, artık yeter diyoruz. Almayın milyonların ahını, sandıklarda gösterirler size kırmızı kartları. Haklarında memuriyeti engelleyen herhangi bir kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilen tüm kamu görevlileri bütün haklarıyla birlikte derhal görevlerine iade edilmelidir.  Hukuksuz ihraçlardan dolayı mağdur olan tüm kamu işçi ve emekçilerinin maddi, manevi hak kayıpları karşılanmalıdır. Son olarak belirtelim, ihraç işçi ve kamu emekçilerinin mağduriyetleri giderilinceye ve hukuksuz ihraç edilen tüm kamu görevlileri Görevlerine İade Edilinceye Kadar Mücadele Etmeye Devam Edeceğiz.

Biz Kazanacağız, Geri Döneceğiz, Torba Yasanızı Alın Başınıza Çalın, Yaşasın Kesk-Yaşasın Disk Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz