Seyit Rıza Meydanı’nda düzenlenen basın açıklamasında, “İstismarın affına şiddetin aklanmasına izin vermeyeceğiz” pankartı açan kadınlar adına açıklamayı Avukat Çağla Yolaşan okudu.

Barolara hedeflenen müdahale başarılı olursa, kadınların adalet mücadelesinin daha da zorlaşacağını belirten Çağla Yolaşan “Hükümet önlem almak, kadınları güçlendirici politikalar izlemek yerine aksine kadınların kazanımlarına yönelik saldırılarını artırmıştır. AKP iktidarı boyunca, kadınların büyük mücadeleler ile elde ettiği yasal düzenlemeler büyük bir keyfiyetle askıya alınmış, en temel medeni haklar tartışmaya açılmıştır. Haksız cezai indirimler, uzaklaştırma kararlarının etkin uygulanmaması, boşanmanın zorlaştırılmaya çalışılması, nafakayı sınırlayan yasal düzenleme tartışmaları, İstanbul Sözleşmesi karşıtı kampanyanın kadınların canını almaya devam edecek. İktidara geldiği günden bu yana adım adım kadınların haklarını törpüleyen, ayrımcı politikalarla birlikte nefret dili inşa eden hükümet, en temel insan hakkı olan yaşam hakkını korumuyor. Kadınlar 'ölmek istemiyorum, beni öldükten sonra mı koruyacaksınız?' diyerek sesini devlete, kolluk kuvvetlerine duyurmaya çalışıyor. Öldürülen kadınların cebinden savcılığa yazdıkları koruma talepli dilekçeler çıkıyor” dedi.

dersim-yeni-gun-kadin-(1).jpeg

Çocuklara yönelik cinsel istismarı günbegün artığını aktaran Yolaşan “Çocukları korumak en önemli vazifelerinden biri olan sosyal devlet defalarca çocukları istismarcılarla evlendirmeyi çözümmüş gibi görerek bu yönde yasa çalışmalarını meclise ve gündeme getiriyor. Tekrar ifade etmek istiyoruz ki bugüne kadar kadınların karşı çıkışıyla engellenen yasa tasarısını değil meclise aklınıza bile getirmeyin” şeklinde konuştu.

Barolara yönelik müdahalelere ilişkin de konuşan Yolaşan, öngörülen düzenleme ile kadınların savunma aygıtına ulaşamayacağını söyledi.

Başta kadınlar olmak üzere her yurttaşın adalete, adil yargılanmaya, hakkını savunmaya ve bunu güven duygusuyla işletmeye ihtiyacının olduğunu da belirten Yolaşan şöyle devam etti: “Bu ihtiyacın temel karşılığı olan, yargının en önemli ayaklarından, savunma hakkının engellenmek istenmesi bizim tarafımızdan kabul edilemez. Biz kadınların savunulmaya, bunu bağımsız yapabilecek avukat ve barolara ihtiyacı var. Çünkü biliyoruz ki, yargı sistemi bu haliyle bile bağımsız olmadığı gibi aynı zamanda cinsiyetçi ve eril bir sistemdir.  Eğer barolara hedeflenen müdahale başarılı olursa, biz kadınların adalet mücadelesi daha da zorlaşacak. İktidarın gündeme getirdiği düzenlemeler hayata geçtiğinde kadınların güvenle başvurabilecekleri kadın hakları merkezleri, çocuk hakları merkezleri, mültecilerin hukuki yardım talep edecekleri merkezler kalmayacak. Bu nedenle, barolara müdahale aynı zamanda kadınlara cendere anlamına geliyor. Mücadele ederek kazandığımız hakların, elimizden alınmasına izin vermeyeceğiz. Buradan bir kez daha başta Dersim Barosu olmak üzere, Barolar ile dayanışma ve mücadele duygularımızı dile getiriyoruz. Barolara ve kadınlara karşı kuşatmaya birlikte dur diyeceğiz.”