Konaktepe Barajı ve HES I-II projesine ait imar planlarının onaylanmasına ilişkin Belediyenin de içinde bulunduğu Avukat ve doğa aktivistleri, Tunceli Valiliğine ve İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’ne itirazda bulunarak Tunceli ili Ovacık-merkez ilçeleri, Konaktepe barajı ve HES I-II projesine ait 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının iptali talebinde bulundu.

İtirazın olumlu sonuçlanmamasına halinde idari yargıda iptal davası açılacağı belirtilirken itiraz dilekçesinde şunlara yer verildi:

TUNCELİ VALİLİĞİ TUNCELİ ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK İL MÜDÜRLÜĞÜNE

İTİRAZDA BULUNANLAR:

 Tunceli Belediye Başkanlığı-  Av. Adnan Çetin

 Hasan Şen-Haydar Çetinkaya

 Av. Özgür Ulaş Kaplan

KONU: T.C Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanarak, Tunceli Çevre Ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından 27.01.2016 tarihi itibariyle askıya çıkarılan, Tunceli ili Ovacık-merkez ilçeleri, Konaktepe barajı ve HES I-II projesine ait 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planına itirazlarımızdan ibarettir.

AÇIKLAMALAR:

Müdürlüğünüz tarafından 27.01.2016 tarihli askı ilanı ile; Tunceli İli, Ovacık-Merkez İlçeleri, Konaktepe Barajı ve HES I-II Projesine ait 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı teklifi 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri kapsamında Bakanlıkça onaylanarak, Tunceli Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından 27.01.2016 tarihi itibariyle askıya çıkarıldığı ve söz konusu planlar ile ilgili bilgi almak ve itirazda bulunmak isteyenlerin 30 günlük kanuni süre içerisinde Müdürlüğe başvurmaları gerektiği ilan olunmuştur.

Müdürlüğünüz ilanına konu olan Konaktepe Barajı ve HES I-II Projesine ait 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı teklifinin onaylanması hukuka, çevre mevzuatına ve söz konusu baraj projesine ilişkin verilen Mahkeme kararlarına aykırıdır. Bu sebeplerle itiraz etme zorunluluğu hâsıl olmuştur.

Konaktepe Barajı ve HES I-II Projesine yönelik olarak 11.05.2010 tarihinde, ilgili İdari makamlara başvuruda bulunarak baraj ve HES projesinin hukuka aykırı olduğunu ve iptalini talep ettik. Taleplerimizin idari makamlar tarafından kabul edilmemesi üzerine, Ankara 10. İdare Mahkemesinde söz konusu Konaktepe baraj projesinin iptali amacıyla bir iptal davası açtık Ankara 10. İdare Mahkemesinin 2010 / 2183 Esas ve 2012 / 513 Karar nolu ilamı ile “Munzur projesi” kapsamında yapımı düşünülen Konaktepe I ve II HES projelerinin ÇED raporlarının alınmamış olması gerekçesi ile iptaline karar verilmiştir. Ayrıca aynı proje için açılan elektrik üretim lisansının iptaline ilişkin başka bir davada da, Danıştay İdari dava Daireleri Kurulunun 2010 / 1147 YD itiraz dosyasında verdiği kararı ile de Danıştay 13. Dairesi 2010 / 995 Esas nolu dosyada yürütmeyi durdurma kararı ve arkasından iptal kararı vermiştir. Yürütmeyi Durdurma kararına İdarenin itirazı üzerine ise, Danıştay İdari dava Daireleri Kurulu 2010 / 1147 YD itiraz dosyasında ÇED raporları alınmadığı gerekçesi ile 26.05.2011 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir.

baraj_ic-014.jpgGörüleceği üzere Ankara 10. İdare Mahkemesi 2010 / 2183 Esas ve 2012 / 513 Karar nolu ilamı ve Danıştay İdari dava Daireleri Kurulu 2010 / 1147 YD itiraz dosyasında verdiği kararlar ile Konaktepe I- II HES projeleri için ÇED alınmadığı gerekçesi ile mevcut hali ile projelerin hukuka aykırı olduğu tespit edilmiştir. Özelikle projenin iptaline yönelik açtığımız davada Ankara 10. İdare Mahkemesi iptal kararı vermiştir.

Yargı kararları ile Konaktepe Barajı HES I-II Projelerinin yapılmasının hukuki dayanağı olmadığı açık bir şekilde tespit edilmiştir. Bu hususlara rağmen mevcut baraj projesine ait 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı teklifinin onaylanması hukuka aykırı bir karardır.

Yargı kararları ile hukuka aykırılığı tespit edilen proje ayrıca Türkiye’nin iç hukuk mevzuatına aykırı olduğu gibi Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere de aykırıdır. Yapımı halinde çok ciddi çevre tahribatları meydana gelecektir.

Munzur Vadisi Milli parkında söz konusu bu projenin gerçekleştirilmesi halinde ortaya çıkabilecek tahribatları kısaca sıralayacak olursak;

* Türkiye’nin en büyük Milli parklarından olan Munzur Vadisi tamamen yok olacaktır.

* Munzur’un Dünyaca ünlü kırmızı pullu Alabalığı, yapısı itibari ile baraj sularında yaşama imkânı olmadığı için nesli tükenecektir.

* Yine 43 tanesi sadece Munzur vadisi ve çevresinde bulunan toplam 1518 bitki türü, bir kısmının sular altında kalacak olması ve meydana gelecek olan iklim değişikliği nedeniyle önemli ölçüde yok olacaktır. İngiltere’de 1500, Hollanda’da 1850 kadar çiçekli bitki türü olduğu düşünülürse Munzur Vadisindeki bitki çeşitliliğinin önemi ayrıca düşünülmelidir.

* Vadi tüm güzelliği ile baraj sularına boğulacak, ardı sıra barajlar ile inşaat sahasına dönecektir. Konaktepe I ile Konaktepe II arasında su 14 km tüneller ile taşınacağından bu alanda çok az bir su akışı olacaktır. Bazı dönemler hiç su akmayarak kuru yatak haline dönüşecektir.

* Bölgenin baraj suları ile gölleşmesi bölgenin iklimini değiştirecek kar yağışı azalacak bu durum kaynak sularının azalmasına ve bazı kaynakların tamamen kurumasına, belli bir süre sonra Munzur nehrinin kaynağı olan Munzur gözelerinin de yok olmasına neden olabilecektir. Vadideki Barajların, diğer nehirler üzerinde kurulan barajların aksine su kaynağına yakın bir mesafede olması nehir gözelerinin doğrudan etkilemesine neden olacaktır. Munzur Projeleri için devletin bugüne kadar hazırladığı bir iklim raporu yoktur.

* Konaktepe I barajının suları Ovacık İlçe merkezine kadar ulaşacaktır. Birinci derece deprem alanında bulunan Ovacık ilçe merkezinin zeminine sızan göl suları olası bir depremde ciddi can kaybı yaşanmasına neden olacaktır. Ovacık ilçe merkezi düz bir ovada ve sağlam olmayan bir zeminde kurulmuştur.

* Barajlar, ömürlerini 40-50 yıl içinde doldurması nedeniyle, Vadi bataklık alanlara dönüşme tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır.

* Binlerce dönüm ormanlık alan gerek baraj inşaatlarındaki çalışma gerekse sulara altında kalacak olması nedeniyle yok olacaktır.

* Yine sosyal yaşam olanakları zaten kısıtlı olan Tunceli halkının birçok mesire, piknik yeri de yok olacaktır.

* Vadinin yok olması Manevi ve kültürel açıdan da insanlarımızı olumsuz etkileyecektir. Yöre inancına göre kutsal kabul edilen birçok ziyaret sular altında kalacaktır.

* Barajlar Arıcılık ve turizmi de olumsuz etkileyecektir. İklimin değişmesi arıcılığın sona ermesine neden olacaktır. Özellikle Ovacık balı Türkiye’de önemli bir yeri olan bir bal çeşididir.

* Tunceli - Ovacık karayolu da sular altında kalacağından yeni yapılacak yolun Hozat ilçesi üzerinden düşünülmesi nedeniyle, Tunceli ile Ovacık ilçesinin irtibatı kopacaktır. Bir çok ilçesi ile zaten ilişkisi kopmuş olan il merkezinin Ovacık ilçesi ile de ilişkisinin kopması İl merkezinin ilçelerden tecrit olmasına neden olacaktır.

* Türkiye’de en çok göç veren ve nüfusu sürekli azalan Tunceli’ de Köylerin de sular altında kalması ve birçok köyünde ulaşımının kesilmesi nedeniyle göç daha da artacak, buda insansızlaştırmaya sebep olacaktır.

* Koruma altındaki önemli bitkilerden olan dünyaca ünlü tek başlı Munzur sarımsağı (Allium tuncelianum) da yok olacaktır. Mathew adlı bir Botanikçi bu sarımsağın dünyadaki sarımsakların atası olduğunu dahi iddia emektedir.

Mevcut planlar hazırlanırken bazı kurumlardan görüşler de alınmıştır. Bu kapsamda; Tunceli Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü tarafından da itiraz konusu olan İmar planına yönelik görüşler dile getirilirken hayvancılığın, balıkçılığın olumsuz etkileneceği, özellikle su sıcaklığının değişmesi ile birlikte kırmız benekli alabalığın yaşam alanlarının ortadan kalkacağı belirtilmiştir. Ayrıca çalışma sahasının orman sahası içerisinde yer aldığı dile getirilmiş ve sonuç itibari ile ekosistemin, barajdan olumsuz etkileneceği belirtilmiştir.

Yine Orman İşletme ve Bölge Müdürlükleri de imar ve uygulama planına karşı görüş yazısında, ormanlık sahaları gösteren haritaları ek olarak sunmuştur. İlgili haritalarda görüleceği üzere binlerce hektarlık orman sahası baraj çalışmalarında kesilecek olması ve göl alanında kalacak olması nedeniyle olumsuz etkilenecek ve yok olacaktır.

Ayrıca Tunceli İl Özel İdaresi tarafından da imar ve uygulama planına ilişkin görüşünde; içme suyu tesislerinin ve köy yollarının yaşayabileceği olumsuz etkiler ve baraj ve HES projesi için Kümülatif Etki Değerlendirmesinin yapılması gerektiği ve yine havza planlamalarının yapılması gerektiği ve bu hususların Çevre Düzeni Planında da belirtildiği dile getirilmiştir.

Söz konusu kurumların belirttiğimiz türden çekinceleri ve olumsuz görüşleri planlar onaylanırken dikkate alınmamıştır.

baraj_ic1-007.jpgMeydana gelebilecek tahribatlar içerisinde şu husus üzerinde önem ile durmak gerekmektedir. Söz konusu Konaktepe baraj alanı 1. Derece deprem bölgesinde bulunmaktadır. Bu projenin gerçekleştirilmesi halinde baraj göl alanı, 1241 m kodu nedeniyle Ovacık ilçe merkezinin içlerine kadar ulaşacaktır. İlçe merkezine komşu olan Güneykonak, Sarıtosun köyü, Konaklar köyü ve ilçe merkezinin bazı mahallerinde bulunan evler dahi sular altında kalacaktır. Su gölet alanının bu kadar ilçe merkezine yakın olması ciddi çevresel sorunlar yaratacaktır. Ovacık’ın sağlam olmayan zemini de olumsuz yönde etkilenecektir. Çok ciddi şekilde deprem riski ortaya çıkacaktır. Ovacık ilçesi bildiğiniz gibi 1. derece deprem bölgesidir. Munzur dağları ile ovanın birleştiği yerde fay kırığı bulunmaktadır. Bu fay hattı da uzun yıllardır hareketsiz durumdadır. Baraj gölünün baskısı ile tetiklenmesi, kırılmasına neden olabilecektir. Ayrıca Ovacık ilçe zemini de çakıl ve kumluk bir yapıya sahiptir. Sağlam bir zemini bulunmamaktadır. Su sızıntısına müsait bir zemin yapısı vardır.

Barajların deprem riski yarattığı ve depremleri tetiklediği sadece söylemden ibaret değildir, bilimsel olarak tespit edilmiş bir husustur. Bu konu ile ilgili yapılan birçok bilimsel çalışma bulunmaktadır. Rezervuar kaynaklı olarak adlandırılan baraj depremleri, tetiklenmiş deprem türlerindendir. Türkiye’deki bazı baraj göllerinde büyük çapta su tutulmasının sismik aktiviteye etkisi araştırılmıştır. Bazı büyük barajların su tutma sırasında su yükü etkisi ve baraj bölgesinde yeraltı suyunda gözenek basıncının yükselmesi gibi fiziksel değişimler dolayısıyla baraj çevresindeki tektonik ortamda deprem etkinliği artmaktadır. Su tutulması ile baraj gölü ve çevresinde statik dengenin bozulduğu ve 6,0 büyüklüğüne varan depremlerin oluştuğunu gösteren örnekler bulunmaktadır. Kayaların içine sızan su, statik dengeyi bozarak veya su kütlesinin ağırlığı statik olan bölgeleri dinamik hale getirerek depremleri oluşturabilmektedir. DSİ verileri ve kataloglardan derlenerek yapılan çalışmalarda, barajların depremlerle ilişkisi araştırılmış ve barajların tamamlandıkları yıldan itibaren takip eden zamanda çevrelerinin deprem aktivitelerinde bir artışa neden olduğu tespit edilmiştir. Konaktepe barajı bu anlamda hayati sonuçları olan bir projedir. Yaratacağı riskleri bertaraf edebilecek önlemelerin alınması mümkün değildir.

Ülke planları, bölge planları, çevre düzeni planları, nazım imar ve uygulama imar planları kendi aralarında bir sıralı düzen oluşturmaktadır. Üst ölçekli planların çerçeve hükümler getirirken, alt ölçekli planlar bu çerçeve içerisinde kalmak koşuluyla daha ayrıntılı düzenlemeler içerecektir. İdarenin planlama faaliyetlerinin başarısı için üst ölçekli planların rasyonel kurgulanması ve alt ölçek planların da bunlara uygun oluşturulması elzemdir.

Askıdaki planlar, yürürlükteki 1/100.000 ölçekli Malatya-Elazığ-Bingöl-Tunceli Çevre Düzeni Planı’nı gözetmemiştir. Şöyle ki:

1. Yürürlükteki Çevre Düzeni Planı (ÇDP) araştırma raporunun Tunceli İli İklimsel Veriler başlığında “Geçmiş yıllarda kışın yağışların kar şeklinde düştüğü il merkezine Keban Barajı ve bölgede diğer barajların yapılması sonucu yağışlar yağmur şeklinde dönüşmüştür” denilmektedir. Görüldüğü üzere araştırma raporu, plan kararları ve plan paftasıyla bütünlük teşkil eden Çevre Düzeni Planı ilimizde işletme halinde olan barajların yağış tipini, dolayısıyla iklimi doğrudan değiştirdiğini belirtmektedir. Hâlihazırdaki barajlar dolayısıyla iklimi değişen Tunceli’ye yeni baraj ve HES projeleri yapmak nem oranında ciddi değişimlere ve buna bağlı olarak yöreye özgü bitki örtüsünün değişmesi anlamı taşımaktadır. Askıdaki planlar Çevre Düzeni Planı’nın bu analizini görmezden gelmiştir.

2. ÇDP’nin “Tunceli İli Hidrolojik ve Hidrojeolojik Yapısı” başlıklı analizinde “Munzur Suyunun debisi çok düzenli olmamakla birlikte Aşağı Torunoba-Sarıtaş-Halbori Gözeleri arasındaki yaklaşık 20 km‟lik kısmı, rafting sporuna elverişli potansiyele sahiptir. 2000 yılında Munzur Suyu, rafting sporu açısından bir ekip tarafından incelenmiş ve olumlu sonuçlar elde edilmiştir” denilmektedir. Yukarıda bahsedilen bölgenin büyük kısmı askıdaki planın doğrundan etkileyeceği alanda kalmaktadır. Görülmelidir ki Munzur Vadisi Milli Parkı bu özellikleri dolayısıyla yöre ekonomisi açısından büyük potansiyel taşımaktadır. Askıdaki planlarda yer alan baraj ve HES projelerinin yapılması durumunda bu özellikler geri dönüşsüz olarak yok olacaktır.

3. ÇDP’nin “Sentez” kısmında yer alan “Planlama Bölgesi Çevresel ve Doğal Yapı Analizi” başlığında Tunceli’nin el değmemiş doğal verileri dolayısıyla önem taşıdığını, bu özelliklerin korunması gerektiğini ancak doğal alanlarda başlayan yatırımlar dolayısıyla bu alanların tehdit altında olduğunu belirtmiştir. Askıdaki planlar bu yatırımlardan Konaktepe HES-1 ile Konaktepe Barajı ve HES-2’nin ekosisteme etkisini incelememiş, dolayısıyla eksik analizlere yaslanarak oluşmuş planlardır.

4. ÇDP’nin “Stratejiler” kısmında “Tunceli İli Teknik Altyapı İle İlgili Tehditler” başlığı altında “Baraj projeleri tamamlandığında Ovacık ve Merkez İlçe arasında ulaşımı sağlayan yolun sular altında kalacak olması” tehdit olarak değerlendirilmektedir. Merkez ilçe ile diğer ilçeler arasında hâlihazırda zayıf olan ulaşım bağlantısı askıdaki planlarla resmileşecek olan Baraj ve HES projeleriyle sular altında kalacak ve Ovacık ilçesi ile Tunceli Merkez ilçesi arasındaki bağları koparacaktır. Bu da Ovacık’ın zaten çok düşük olan kentsel gelişme ve büyüme halinin daha da zayıflamasına sebep olacaktır. Bu yönüyle söz konusu planlar bu ilişkileri gözetmemiş, parçacıl analizlerle izole alanlar yaratmıştır.

5. Yine ÇDP’nin “Stratejiler” kısmında “Tunceli İli Çevresel ve Doğal Yapısı İle İlgili Tehditler” başlığı altında HES ve Baraj projelerinin çevre ve doğal yaşam üzerinde tahribata yol açma, Munzur Vadisi Milli Parkı üzerinde yapılması planlanan HES ve baraj projelerinin bölgenin iklimini ve dolayısıyla doğal yaşamı olumsuz etkileme ihtimali” ciddi tehditler olarak değerlendirilmektedir. Askıdaki planlarda bu tehditleri içeren analizler yer almamaktadır. Bu planlar herhangi mekânsal planlar değildir. Sınırları ve yapıldığı bölge bakımından önemli bitki alanı olan milli parkın endemik türlerinin yoğun olarak bulunduğu kısmına yapılmaktadırlar. Bu analizleri içermemeleri ve buna bağlı kararlar geliştirmemeleri dolayısıyla hem üst ölçek plan olan ÇDP’yi gözetmemiş hem de bölgenin bu gerçekliğini göz ardı etmişlerdir.

6. Askıdaki itiraz konusu planların muhteva ettiği alan ÇDP’de “Ekolojik Öneme Sahip Alanlar” lejandında yer almaktadır. ÇDP, plan hükmü ile bu alanlarda Uluslarası Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) tarafından oluşturulan Nesli Tükenme Tehlikesi Altında Olan Türlerin Kırmızı Listesi’nde yer alan türlerin tespit edilmesi durumunda Orman ve Su İşleri Bölge Müdürlükleri tarafından üniversitelerin ilgili birimlerinin görüşü alınarak biorestorasyon çalışması yapılması zorunluluğu getirmiştir. Yine ÇDP, “Alt ölçekte yapılan çalışmalarla kesinleşen sınırların içinde IUCN listesine göre EX, DD, CR ve EN türlerinin bulunduğu alanlar tespit edilirse bu alanlarda hiçbir faaliyete izin verilemez. Yukarıda bahsedilen kategorilere veya VU kategorisindeki bitkilere rastlanırsa bu alanlarda uzman görüşü alınarak biorestorasyon çalışmasının yapılması zorunludur” hükmü getirmiş ve yapılacak biorestorasyon çalışmasının 2 yıl boyunca takip edilmesi gerektiğini hükme bağlamıştır. Munzur Vadisi Milli Parkı için hazırlanmış olan yürürlükteki Revizyon Uzun Devreli Gelişim Planı’nın bu yöndeki analiz verileri “Milli Parkın Florasını tespit etmek amacıyla 2002 sonbaharından 2003 yaz aylarına sonuna kadar gerçekleştirilen arazi çalışmalarında toplanan yaklaşık 1500 bitki örneğinin değerlendirilmesi sonucu 79 familyaya ait 284 cins ve 477 tür ve tür altı takson tespit edilmiştir. Proje alanında 55 Endemik bitki türü tespit edilmiştir. Endemiklerin alandan tespit edilen bitki türlerine oranı % 12 olup Yıldırımlı (1995)’nın çalışmasında bulmuş olduğu % 15 endemizim oranına benzerlik göstermektedir. Endemik bitkilerin tamamı IUCN kategorilerine göre sınıflandırılmış olup 2 adet LR(cd)(korunmaya bağımlı), 36 adet LR(Ic)(düşük endişe), 5 adet LR(nt)(neredeyse tehdit altında) ve 12 adet VU(orta vadede soyu tükenme riski yüksek) kategorisine giren endemik bitki türü bulunmaktadır” şeklindedir. Açıkça görülmektedir ki Konaktepe HES-1 ve Konaktepe Barajı ve HES-2’nin de içinde yer aldığı bu bölge endemik bitki türleri bakımından Türkiye’nin önemli bitki alanlarındandır ve bu bölgenin korunmasına dönük projeler gerçekleştirilmelidir. Askıdaki planlara konu projelerin gerçekleşmesi durumunda ÇDP’nin de işaret ettiği üzere iklim değişikliği ve bitki örtüsünde değişiklik belirecektir. Endemik bitkilerin değişen iklim koşullarında soyları tükenecek ve ülkemizin bu önemli bitki alanı özellikli halini yitirecektir.

Askıdaki planlar Revizyon Munzur Vadisi Uzun Devreli Gelişim Planı (UDGP)’nın plan hükümlerine ve analizlerine aykırılık içermektedir. Şöyle ki:

1. Askıdaki planlar yapılma amaç ve gerekçeleriyle çelişmektedir. Planların açıklama raporundaki “Amaç, Gerekçe ve Yasal Dayanak” başlığı altında planların yapılış amacı olarak “bir yandan enerji ihtiyacına katkı, bir yandan da bölgenin doğal yapısının sürdürülebilirliğinin sağlanması” sunulmuştur. İtiraz konusu planlar enerji ihtiyacına katkısı son derece düşük olan bu barajların yapılmasına odaklanmış ancak doğal yapının sürdürülebilirliğine dair politikalar geliştirmemiştir. UDGP’nin “Özel Hükümler” başlığı altında “Baraj suları altında kalması muhtemel yöreye özgü flora elemanları için populasyon takibi yapılacaktır. Su tutulmasına başlamadan önce su altında kalmayacak ve ekolojik özellikleri yakın olan bölgelere tohum, fide halinde taşınması zorunludur. Yeni lokalitelerde tohumların çimlenme başarıları ve fidelerin hayatta kalma başarılarının takip edilmesi zorunludur” denilmektedir. Askıdaki planların analiz-sentez raporlarında ve plan kararlarında yöreye özgü flora elemanlarından hangilerinin plan sınırları içerisinde yer aldığına dair bir analiz yoktur. Planın konu ettiği baraj ve HES projelerinin gerçekleşmesi durumunda bu bitki türlerinden hangilerinin sular altında kalacağı ya da biorestorasyon yapılması gerektiği plan raporunda belli değildir. Aynı şekilde fauna için de böylesi bir analiz yapılmadan plan kararları alınmıştır. Örneğin UDGP analizlerine göre Glyptothorax Armeniacum isimli balık türü barajların yapılması durumunda hayatta kalmayacaktır. Yine UDGP analizlerine göre mevcut lokalitelerin baraj gölü yapımından sonra büyük ölçüde değişime uğraması beklenmektedir. Bu değişiklikler sonucu özellikle akıntılı sulara adapte olmuş, yumurta bırakmak ya da kışlamak üzere yer değiştirmek zorunda olan Salmo trutta macrostigma (Dağ alabalığı), Garra rufa obtusa (Yağlı balık, doktor balığı) gibi türler için önemli sorunlar oluşacaktır. İtiraz konusu planlar ne UDGP’yi ne de ÇDP’yi gözetmeyerek planların temel özelliği hiyerarşiye uygunluk ilkesini gözetmemiştir. Bu yönüyle şehircilik ilkelerine uygun değildir.

2. İtiraz konusu planlar doğal yapının sürdürülebilirliğini gözetmemektedir, aksine doğal yapının zarar görmesine sebep olacaktır. Konaktepe HES-1’e onlarca kilometre boyunca Munzur nehrinin %90’ı iletim tünelleriyle taşınacak, %10’u ise “can suyu” olarak bırakılacaktır. Milli park ekosistemi Munzur nehri boyunca oluşmuştur. Ekosistem Munzur nehrinin başat varlığıyla ve nehrin tamamını kullanarak varlığını sürdürmektedir. İtiraz konusu planın gerçekleşmesi durumunda milli park ekosistemi dönüşsüz zarar görecek, birçok endemik tür de yok olacaktır.

3. İtiraz konusu planları onaylayan Bakanlığınız açıkça kendi uygulamalarıyla çelişmektedir. Bakanlığınız Çevresel Etki Değerlendirme İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü’nün Tunceli Belediyesi’ne yazdığı 29.01.2013 tarih ve 48331039-220.01.(07)/1724 sayılı yazısında Pülümür Barajı ve HES projesinin yer aldığı alanda heyelan riskinin olduğu, bölgede diri fay hattının bulunduğu belirtilerek ÇED süreci sonlandırılmıştır. Pülümür Barajı ve HES’in yapılmak istendiği alanda diri fay hattının yer aldığını ve bu yüzden projenin ÇED sürecinin sonlandırıldığını kendi yazışmasında söyleyen idareniz 1. derece deprem bölgesinde yer alan milli parktaki bu baraj ve HES’lerin yapılmasında sakınca görmemektedir. İtiraz konusu planlar da depremselliği “Deprem Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik”i referans göstermekle yetinmiş, deprem tehdidine yönelik geçiştirici tutum almıştır.

4. İtiraz konusu planlar hazırlanırken kurumlardan görüş istenmiş ve açıklama raporuna bu görüşler eklenmiştir. Kurumlardan istenen görüşlere bakıldığında Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünün itiraz konusu baraj ve HES projelerine dair görüşü 85714560-384-6782 sayılı yazısına ekli etüt raporuyla birlikte sunulmuştur. Raporda örneğin su sıcaklığının değişeceği, bu değişime bağlı olarak balıkların göç, yumurtlama ve beslenme faaliyetlerinin olumsuz etkileneceği belirtilmiştir. Yine milli parktaki sucul ekosistemin devamı için bu projelerin gerçekleşmemesi gerektiği belirtilmiştir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü projelere dair olumsuz görüş bildirmiştir. İl Özel İdaresi Yol ve Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü’nün

5. 20.11.2014 tarih ve 44965732-604.99-8276 sayılı yazısıyla Konaktepe HES-1 ve Konaktepe Barajı ve HES-2 projelerinin gerçekleşmesi durumunda 12 adet köy yolunun sular altında kalacağı belirtilmiştir. Yine İl Özel İdaresi Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü tarafından 21/11/2014 tarih ve 314.02.08-8279 sayılı yazıyla belirtilen görüşte itiraz konusu planların üst ölçek planlarla getirilen kararlara uygun olarak Kümülatif Etki Değerlendirmesi yapılması ve Havza Yönetim Planı yapılması gerektiği belirtilmiştir. Ne itiraz konusu planlarda böyle bir değerlendirmeyi içeren veriler bulunmaktadır ne de diğer kurumlar tarafından Havza Yönetim Planı yapılmıştır. Planlar kurum görüşlerinden olumsuz olanları gözetmemiştir.

5. Munzur Vadisi Milli Parkı, hem ülkemizin hem de Tunceli yerelinin ortak doğal mirasıdır. Bu mirasın korunması, gelecek kuşaklara aktarılması, varlığını insan faaliyetlerinin zarar verici etkilerinden uzak tutarak sürdürmesi kamu kurumlarının temel hedefi olmalıdır. Bu nedenle bu alanda yapılacak her türlü faaliyet hakkında yöre halkı bilgilendirilmeli, salt bilgilendirmeyle yetinilmeyerek bölgeyle alakalı her tür ve ölçekte plana katılımı sağlanmalıdır. İtiraz konusu planlar hazırlanırken halkın görüşü alınmamıştır. Bu görüş alınmış olsa ÇDP’nin de belirttiği gibi yöre halkının Munzur nehrine kültürel değer atfettiği ve yüzlerce yıldır inanç sistematiğinde Munzur’un önemli yer tuttuğu görülecekti. Üstelik yöre halkının bugüne dek bu barajlarla ilgili tepkisi ulusal medyada yaygın yer bulmuş, bu barajlara karşı Munzur Kültür ve Doğa Festivallerini düzenleyerek 20 yıldır tepkisini kamuoyuyla paylaştığı bilinmektedir. İtiraz konusu planlar yöre halkının kültürel değerlerini gözetmemiştir.

Söz konusu baraj alanın da kültür ve tabiat varlıkları konusunda bütünlüklü bir alan araştırması ve bilimsel raporlar hazırlanmamıştır. Mahkeme kararlarıyla da defalarca kez bu hususlar dile getirilmiş ve hüküm altına alınmıştır. Belirttiğimiz nedenlerle mevcut projenin gerçekleştirilmesinin hukuki ve yasal dayanağı bulunmadığından Nazım İmar planına ve Uygulama İmar Planına itiraz etme zorunluluğu hâsıl olmuştur.

SONUÇ: Yukarıda belirttiğimiz nedenlerle askıya çıkarılan, Tunceli ili Ovacık - Merkez ilçeleri, Konaktepe barajı ve HES I - II projesine ait 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planına itiraz ediyoruz. İtirazlarımızın kabulü ile itirazlarımız doğrultusunda planların değiştirilerek, düzeltilmesini müvekkillerim adına bilvekale arz ve talep ederim.