Okul öncesi öğretmenliği mezunuyum. Ataması yapılmayan öğretmenlerdenim. Ankara, Malatya, Afyon, Bursa ve Tunceli’de ücretli öğretmenlik yaptım. Özel Eğitim Rehabilitasyon Merkezi’nde engelli öğrencilerle çalıştım.

Gazeteniz aracılığıyla şu an ikamet ettiğim ilde yaşadığım haksızlıkları sizin aracılığınızla dile getirmek istiyorum. Öncelikle ilimizde eğitimin başında olan milli eğitim müdürünün bir eğitimciyle, bir anneyle; kadınla konuşurken hoş olmayan üslubunun haksızlığını paylaşmak istiyorum. İl milli eğitim müdürüne bilgim dışında giden 73 yaşındaki annem, kendisinden şahsımın ücretli çalıştırılması yönünde talepte bulunmuş ancak müdür bey anneme; “Git be kaduın. Cumhurbaşkanına, meclise, nereye gidersen git. Kızının çalışmasına izin vermeyeceğim” şeklinde yüksek sesle yaşlı bir kadına üstelik de sağlık sorunları yaşayan bir kadına bir eğitimciye yakışmayacak üslupta davranmıştır. Bu davranış bırakın bir eğitimciye sıradan bir vatandaşa dahi yakışmayacak bir üsluptur.

                Kendimle ilgili yaşadığım diğer sıkıntılardan bahsetmem gerekirse; ben eşinden ayrılmış annesi ve çocuğuyla çalışarak hayatını idame ettirmek isteyen bir anneyim. Başvurduğum İş Kur dahil gittiğim her yerde kapılar yüzüme kapandı. “Eğitimciyim dedim. Kendi işimi yaparak ayaklarımın üzerinde durmak istiyorum dedim.” Sessiz kalmam ve haksızlığı kabullenmem istendi benden. Ben yıllarımı çocuklara verdim ve mesleğimi çok seviyorum. Görev yaptığım her yer ve kurumda çocukları Atatürkçü, çağdaş, bilimsel, sorgulayıcı bir anlayışla eğitmeye çalıştım.  Ancak üzülerek görüyorum ki hakkımı aramam suçmuş. Yaşadığım haksızlığı ne kadar dile getirmeye çalıştıysam da her seferinde sadece telefon numaram ve ismim alınarak “sizi arayacağız” denildi ve bugüne kadar hiçbir gelişme olmadı.

                Evet, atanamıyorum. KPSS engelini aşamıyorum. Çünkü bir evlat olarak anneme, bir anne olarak tek başıma çocuğuma bakmakla yükümlüyüm. Karşılaştığım engellerle yıldırılmaya çalışılsam da biliyorum ki insanlar adalete sığınıp, hukuktan hala umudumu kesmemişlerdir. Sizin aracılığınızla ilimizdeki devlet temsilcilerine sesimi duyurmak istiyorum.  Önümüzde kadına yönelik şiddetle mücadele günü var. Peki, sormak istiyorum. Benim uğradığım bu haksızlık, kapıların bir bir yüzüme kapanması şiddetin başka bir şekli değil midir?

                Malum, bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. Ancak benim ne öğretmenlik yapacak bir kurumum ne de başını okşayacak çocuklarım var. Bir eğitimci için bunun ne büyük bir burukluk olduğunu bir bilseniz.

                Özgür Dersim Gazetesi, sizlerden atanamadığı için intihar eden öğretmenlerin sesi olmanızı bekliyorum. Haksızlığa karşı mücadelemizde bizimle olun. Bu ülkede çalışmak isteyen, ayaklarının üstünde durmak isteyen bir eğitimci olarak sizden ricam budur. Sesime, ses istiyorum. Sizden ricam sesimi duyurmanızdır.

Hoşça kalın.

Eylem Beycan