Eğitim Sen’de düzenlenen açıklamada konuşan Şube Başkanı Hüseyin Kasun, yaşanan ihlallere değinerek, “Bunlardan sonuncusu Anayasa Mahkemesi’nin kararından sonra rafa kaldırılan Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliğinde yapılacak değişikliklerin yeniden Meclis gündemine getirilmesidir.

Hatırlanacağı üzere 676 sayılı OHAL KHK’si ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. Maddesinde düzenlenen devlet memurluğuna alınacaklarda aranan şartlara ‘güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak’ şartı eklenmiştir. Söz konusu düzenleme 1 Şubat 2018 tarihinde kabul edilen 7070 sayılı kanununla yasalaştırılmıştır. 

Böylece daha önce sadece kamu kurumlarının gizlilik dereceli birimlerinde uygulanan ‘güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak’ şartı kamuya alınacak tüm personeli kapsar hale getirilmiştir” dedi.

Söz konusu düzenlemenin hukuksuz olduğunu belirten Kasun, “Yandaş Konfederasyon dışında Konfederasyonumuz ve diğer tüm emek örgütleri, demokrasi güçleri yönetmelikte yapılmak istenen değişikliğin darbe uygulamasına denk düştüğünü, tüm vatandaşların fişleneceğini, anayasada tarif edilen çalışma hakkının iktidarın onayına bağlı hale geleceğini ifade etmiştir.  

Söz konusu düzenleme başta konfederasyonumuz olmak üzere enek ve demokrasi örgütlerinin yaşanan hukuksuzluğa karşı etkin mücadelesinin de etkisi ile Anayasa Mahkemesi’nin 29 Kasım 2019 tarih ve 30963 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan kararıyla iptal edilmiştir. 

Ancak AKP iktidarı Anayasa Mahkemesinin iptal kararının hemen ardından “yeni” bir düzenleme yapmak için seferber olmuş, konuya ilişkin hazırladığı yasa teklifini Haziran 2020’de TBMM’ye sunmuştur. Söz konusu teklifin TBMM İçişleri Komisyonu’ndaki görüşmeleri 1 Temmuz 2020’de tamamlanmıştır. 

Anayasa Mahkemesi yönetmelik değişikliklerini Anayasanın 13, 20 ve 128.maddelerine aykırı olması nedeni ile iptal etmesine rağmen eski düzenlemede birkaç makyaj yapılarak özünün korunduğu yasa teklifi sivil darbe uygulamalarına hız verilen bu ortamda 30 Mart 2021 tarihinde TBMM Genel Kurulu gündemine getirilmiştir” diye konuştu.

Anayasanın 70. Maddesinde “Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez” hükmüne yer verilmektedir diyen Kasun, “Değişiklik anayasanın bu temel maddesini hiçe saydığı gibi şimdiye kadar sayısız örnekte karşılaştığımız üzere oldukça sübjektif, iktidarın politikalarına uygun olarak yorumlanmaya açık, hukuk dışı kararları mümkün kılan bir nitelikte hazırlanmıştır. 

Güvenlik soruşturması gibi uygulamalar gizlilik gerektiren ya da hassas sayılan sınırlı ölçüde görevlerde kullanılabilecek istisnai bir durum iken, kanun teklifi ile OHAL döneminde olduğu gibi muğlak ifadelerle kapsam içine sokulacak kamu alımlarında genel bir uygulama haline getirilmektedir.

Düzenleme ile kişilerin çalışma hakkına, kamu görevine girme hakkına, kendi kişiliğini, sosyal varlığını, onurunu koruma hakkına ciddi engelleme getirilmektedir.

AYM’nin yönetmeliğin iptal kararında vurgulanan “kişilerin geçmiş ceza mahkûmiyetlerine ilişkin kayıtlar bakımından hangi suçların kamu görevine girmeye engel olduğu, suçlar arasında herhangi bir ayrım ve derecelendirme yapılmadığı” yönündeki Anayasaya aykırılık gerekçeleri düzenlemede gözetilmemiştir. Bırakalım kişilerin ceza mahkûmiyetlerini, süren kovuşturmaların, soruşturmaların ve hatta kapanmış soruşturmaların bile araştırılması ve atama işlemine esas olacak değerlendirme nedenleri arasında düzenlenmiştir. Ceza yargılamasının temel prensiplerinden biri olan suçsuzluk karinesi teklif metni ile açıkça ihlal edilmektedir. 

OHAL döneminde iktidarın amaç ve hedefleri için adeta bir manivela görevi gören, hukuk dışı işlemlere “kılıf” olarak kullanılan “iltisak veya irtibatlı olmak” kavramları ile yasa teklifinde bir kez daha karşılaşmaktayız. 

Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması şimdiye kadar uygulanan hali ve teklifte sunulan biçimiyle sadece adayı değil, birinci hatta ikinci derece yakınlarını da kapsar hale getirilerek toplumun geniş kesiminin hem kendilerinin hem de çocuklarının bugününü ve geleceğini derinden etkileyen, liyakati değil AKP’ye sadakati esas alan, parti- iktidar ayrımını ortadan kaldırıp devleti tümüyle AKP’lileştirecek kadrolaşmayı hedefleyen, daha çok darbe dönemi uygulamalarındandır.  

Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması içkin olarak fişlemeleri de olağan hale getirdiğinden muhalif olsun ya da olmasın tüm vatandaşlarımızın Kişisel Verilerin Korunması başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklerini tehdit etmektedir. 

Özü itibariyle liyakati ortadan kaldıran, güvenlik soruşturması adı altında “AKP’ye sadakat soruşturması” yapmayı hedefleyen tasarı örgütlenme, sendika seçme hakkı başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklere saldırı niteliğindedir. 

Bir kez daha uyarıyoruz, iktidar sivil darbe uygulamalarına son vermeli, yargı kararlarını işine geldiği gibi uygulamaktan ya da uygulamamaktan vazgeçmeli, Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçelerinin gereğini yapmalı, teklifi tümden ve derhal geri çekmelidir” ifadelerine yer verildi.