Dersim merkezde ikamet eden 40 yaşındaki Ayten Konak, ikisi okuyan üç kızı için hayat mücadelesi verdiğini belirterek, “Üç kız çocuğuma bakmak zorundayım. Geçimimi sağlamak için belediye başkanımızdan rica ettim boya sandığı yaptırdım. Ayakkabı boyacılığının yanında tartıcılık yapıyor ve mendil satıyorum. Çok çaresiz kaldığım zamanlar oldu. Ancak gururuma yedirip kimseden yardım istemedim. Eğer bir insanın içinde yardımlaşma duygusu varsa gelir seni bulur. Önemli olan onurunla, şerefinle, gururunla ayakta durmaktır. El açmak, çalışmamak ayıp. Elimden geldiğince mücadele edip çocuklarımı okutmaya çalışıyorum. Bana çocuklarını yurda ver dediler kabul etmedim. Yurttaki çocuklar anne sevgisinden yoksun kalıyorlar. Çocuklarımı kendi örf, adet ve inançlarımıza göre yetiştirmek istedim. Ben sevgiden, her şeyden yoksul yaşadım. Çocuklarım da öyle yaşasın istemedim. Karıncalar bile bir damla suyu paylaşırken insanların koca bir dünyayı paylaşamamasını anlamıyorum” dedi.

Devletin ihtiyaç sahiplerine sahip çıkmamasından yakınan Konak, “Valiliğe gidiyorum. Dul kadınlara maaş bağlanmaz diyorlar. Peki, bizim gibi kadınların hali ne olacak. Belki ben gayret ediyorum ancak kendini ifade edemeyen, mücadele edemeyen kadınların durumu ne olacak. Annelerin süründüğü yerde ben yokum. Kadınlarımız ezilmesin, şiddet görmesin. Şiddeti uygulayanlar şunu düşünsünler onları doğuran da bir anne; kadın yani” diye konuştu.

TOKİ’lerde oturduğunu ve evlerin oturulamaz durumda olduğunu belirten Ayten Konak, “Gariban insanlara yaptıkları için ayrımcılık yapmışlar. Musluklar patlıyor, kapı devriliyor. Bizim bu ülkede insan gibi yaşamaya hakkımız yok mu? Bu ülke hepimizin kim neyi paylaşamıyor? Ayrımcılık olmasın, eşitlik istiyoruz. Kimseyi dışlamıyoruz, kınamıyoruz onlar da öyle yapsınlar. Durumu iyi olanlar var. Sıcak yerde oturanlar güzel yemek yiyenler başını yastığa koyduğunda düşünsün yoksullar ne yapıyor? Onların gözü kalıyor” şeklinde konuştu.