Adına binlerce şiir yazılmış,

Yüzlerce türkü okunmuş kutsalımız,

Acı tarihimizin  tanığı,

Ölü bedenlerimizi kutsayan su

Sevdalıların şahidi, darda kalanın dermanı…

Harçik suyunun sağdıcı,

Binbir bitkiye, yaban hayatına, topraklara, sınırları aşıp giderken;

İnsanlığa ve medeniyetlere hayat veren yaşamsal kaynağımız,

Uğruna her yıl binlerce kurbanlar kesilip niyazlar bölüşülen kutsalımız.

Bizi inançsal olarak var eden büyük güç…

Kaynağında süt gibi beyaz akıp giderken bir tas suyuna kurban olduğumuz…

 

Munzur babamız,

Ana tanrıçamız, Anahit’imiz…

İnsanlığın en değerli hazinesi,

Varlığı hayat, kuruduğunda ise evrende yaşamın son bulacağına inanılan kutsal varlığımız.

 

   Kötü olan hiçbir sözcük yazılamaz adına. Hiçbir duygu, hiçbir düşünce, hiçbir beyaz yaprak senden daha ak ve daha pak değildir.

 

 İnsanlığın girdiği her yer, elinin değdiği her su, hava ve toprak kirletilmeye maruz bırakılıyor. Bu kirlikten kendi coğrafyamızda nasibini alıyor. En çok da kendimiz kirletiyoruz güzelim coğrafyamızın her parçasını. Toprağı, havayı, yaşam alanlarımızı, doğayı ve suyu kirletiyoruz hoyratsızca ve durdurulamazcasına. Kirlettikçe güzel doğamızı bir adım daha tükenişinin basamaklarını çıkıyoruz yukarı.

 

   Dersim şehir, Ovacık, Pülümür, Hozat, Pertek ilçe olduğundan beridir tüm atık sularını yani kanalizasyonları Munzur’a, derelerimize boşalıyor.

  Munzur on yıllardır Dersim merkez ve Ovacık ilçesinin atık sularıyla kirletiliyor. Yıllardır her türlü atık yağlar, kimyasallar, boya maddeleri, madeni yağlar ve sayamayacağımız daha birçok kirletici Munzur’un o temiz suyuna bırakılıyor.  Ne denetleyen var ne de hesap soran.

   Yerel yönetimlerin çalışma alanlarından en önemlisini oluşturan sağlıklı ve yaşanabilir aynı zamanda gelecek kuşaklara aktarılabilir bir çevre için bu güne değin harcanan çabalar olmasına rağmen yetersiz olduğunu görüyoruz. Bu konuda en önemli sorunlardan biri olarak kabul görülen atık suların arıtılması konusunda yeteri adımların hala atılmamış olduğu ortada.  

   Tunceli belediyesinin Dersim merkezi için atık su sorununa çözüm üretmesi  ve atık su arıtma tesisini faaliyete geçirmesi bu güne kadar yaptığı çalışmaların en önemlisidir sanırız. Atık su arıtma tesisi projesinin hayata geçirilmesinden dolayı Belediye başkanımız Edibe ŞAHİN’e  ve canla başla bu şehir için durmadan çalışan tüm belediye çalışanlarına da teşekkürler… En azından birinci dereceden belediyelerin sorumluluğunda olan bir kirliliğin önü kesilmiş oldu.

 

 

  

Munzur Dersim şehir, Ovacık ise ilçe olduğundan beridir insan unsuru ile kirletiliyor.  Munzur’u temiz tutmak onu gelecek nesillere en güzel şekliyle aktarmak için Munzur’un kutsal olması gerekmiyor. Fakat onca inancımıza rağmen Munzur gün geçtikçe daha çok kirletiliyor. İnsan unsuru doğanın bozulmasını beraberinde getiriyor. Her yıl vadi boyunca piknik yapan on binlerce insan bir çöp kutusuna atarcasına bütün pisliklerini Munzur’a döküyor .Bu kirlilik suyu  zehirlediği gibi, hayat verdiği diğer canlıları da zehirliyor.

      Munzur’un temiz aktığını görebilmek için daha çok şey yapmak gerekiyor. Merkez belediyenin yaptığı bu projenin bir benzerinin de Ovacık ilçesinde yapılacağını duymak istiyoruz. Çünkü ovacık ilçesinin atık suyu yani kanalizasyonu hiçbir arıtmaya tabii olmadan Munzur suyuna dökülmeye devam ediyor. Munzur suyu kaynağından itibaren kirletiliyor yani. Birkaç yıl önce bu konuyu görüştüğümüz belediye başkanları atık su tesislerini projelendirdiklerini söylemişlerdi bana.  Oysa aradan geçen yıllara rağmen hala somut adımların yeterince atılmadığını görüyoruz.

    Aynı sıkıntının diğer belediyelerimiz için de geçerli olduğunu söyleyelim. Mesela Pülümür belediyesi veya Nazimiye belediyesi. Bu soruna hala çözüm bulmuş değiller. Pülümür’ün kanalizasyonu Pülümür çayına, Nazimiye’nin ki ise derelere akmaya devam ediyor. Hozat ilçesinde durum değişik değil. Bu ilçenin kanalizasyonu Hozat deresine akmaya devam ediyor. Mazgirt ilçesinde de durum aynı. Bu çağda belediyelerimizin bu sorunlara henüz çözüm bulamamış olmaları belediyecilik adına en çok eleştirilecek konulardan biridir. Belediyelerimizin bu konularda somut adımlar attığını duymak istiyoruz.

 

  Tüm bunların yanında bilinçsizce çevreyi kirleten insanlarımız ne demeli acaba. Doğayı kirletmek, çöplerini vadi kenarlarında ortalığa atmak veya güzelim Munzur’a ve diğer akarsularımıza atmak yakışır mı bize. Barajlara karşı Munzur savunurken kirleterek mi koruyacağız. Baraj mücadelesi konusunda ki samimiyetimizi daha çok kirleterek mi göstereceğiz ? Munzur Vadisi Milli Parkını gezmeye gelip kirli görenlere, atık sularının akarsulara bırakıldığını görenlere nasıl bir cevap vereceğiz.  Kaç kişi bu yazıyı okur veya kaç kişi bu düşünceleri tartışır, paylaşır bilinmez. Fakat temizliğin kültürün  önemli bir parçası olduğunu unutmayalım. Ben kültürlü bir insanım demek yetmiyor. Kültürlü insan bunu davranışlarında yansıtır. Şayet doğamızı kirletmekten vaz geçemiyorsak o halde kültürümüzün bir parçasını yitirmişiz demektir.

  Sadece çocuklarımıza değil, bu doğaya saygı duyuyorsak onu korumamız ve geleceğe en güzel şekliyle taşımamız gerekiyor.

   Unutmayalım ne demiş Kızılderili Şefi Satle;

   Toprak insana değil, insan toprağa aittir. Ve bu dünyadaki her şey, bir ailenin fertlerini birbirine bağlayan kan gibi ortaktır ve birbirine bağlıdır. Bu nedenle de dünyanın başına gelen her felaket insanoğlunun da başına gelmiş sayılır.

 

 

 

                                                          Haydar ÇETİNKAYA

                                                        Munzur Doğa Aktivisti