Dersim Sanat Sokağı’nda düzenlenen açıklamada konuşan Leyla Kasım Işık, kadın katliamlarına karşı toplumun tüm kesimlerini mücadeleye çağırdı.

Örgütlü mücadele dışında bir seçenek olmadığını kaydeden Işık, “Bundan kısa bir süre önce Mersin’de hunharca katledilen 20 yaşındaki Özgecan Aslan’ın hesabını sormak için dökülmüştük sokaklara. Özgecan’ın bedenini yakanların elindeki ateşin fitili  “fıtrat”la tutuşturulurken, o ateş “iyi hal”  indirimleriyle körüklenirken, gericilikle ve sırtı sıvazlanan eril zihniyetin egemenliği ile her tarafa yayılır, tüm kadınları ateş hattının orta yerinde bırakırken, her an her yerde tehdit edilirken yapacağımız tek şey var demiştik ve hep bir ağızdan haykırmıştık. Bugün, dün haykırdığımız talepleri yeniden-  yeniden haykırmak, yaşamak, şiddete ve tecavüze maruz kalmamak için bir kez daha sokaklardayız. Dün Özgecan, bugün Cansu Kaya; tecavüze uğrayan iki genç kadın. Biri yakılarak biri boğularak öldürüldü. Mahkemelerde adeta “teşvik” indirimi alan bu katiller sokakta, iş yerlerimizde hayatımızın her alanında biz kadınlara hayatı zehir etmek için kol geziyorlar. AKP ve medyanın ortak kullandığı üslup ve söylemler bu eril zihniyeti şiddete davet eden ve adeta masumlaştıran niteliktedir. Bunun en son örneğine dün bir kez daha Star Gazetesinde rastladık. Burjuva medyası tarafından HDP eş Başkanı Figen Yüksekdağ’a yönelik yapılan cinsiyetçi ve tetikçi söylemlerini kınıyoruz. İşte tam da buna karşı, bugün, erkek-devlet-yargı-medya işbirliğiyle kadın katliamlarına davetiye çıkaran bu düzene karşı isyanımızla sokaklardayız!” dedi.

kadinlar_ic-006.jpgKadınlara yönelik şiddet olaylarından örnek veren Yenigün Kadın Dayanışma Derneği Yöneticisi Leyla Kasım Işık, “Türkiye’deki resmi verilere göre şiddete maruz kalan kadınların yüzde 80’i yasaları biliyor. Sorsanız, tane tane anlatırlar nereye başvurmaları ve kimlere dert anlatmaları gerektiğini. Ama ne yazık ki sadece yüzde 11’i gidiyor adli mercilere,  “belki bu sefer sesimi duyan olur” diyerek. Kadınların hayatlarının korunması için sadece adli önlemlerin yetmeyeceğini artık iyi biliyoruz. Herkesin her şeyi bildiği bu erkek egemen sistemde mesele, kadınlar katledildikten sonra ne olacağı değil. Mesele kadınları ölüme terk etmemek, göz göre göre gelen cinayetlere, şiddete, tacizlere, tecavüzlere karşı yalnız bırakmamak için ne yapılacağıdır. Ne olacak da kadınlar ölmeden çözüme adım atılacak?” diye konuştu.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin İstanbul Sözleşmesi’nin gereklerini yerine getirmesi gerektiğini ifade eden Işık,  “Altında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin imzası bulunan İstanbul Sözleşmesi’nin gereklerinin yerine getirilebilmesi için, yani başvuru merkezlerini olması gerektiği gibi düzenlemek, kadınları şiddete uğramadan güçlendirecek mekanizmalar oluşturmak, kadınların yeni bir hayat kurabilmesine yarayan tüm olanakları seferber etmek için hangi somut adımları atacaklar? Kadınları şiddet karşısında yapayalnız bırakmamak için örneğin “şiddete katlanmak zorunda değilsin, sana ekonomik ve sosyal tüm ihtiyaçlarını giderebileceğin bir yaşam sunulacak” söylemlerinin gereğini yerine getirebilecekler mi? Biz kadınların devlet mercilerinden beklediği tam olarak bunlar işte, yukarıda yapabilecekler mi diye sorduklarımız. 7 Hazirandan bu yana bu ülkede bir koalisyon tartışması yürüyor. Bu koalisyon tartışmaları sırasında bir kadına tecavüz edildi, bir kadın boğularak öldürüldü, bir kadın kocası tarafından hastanelik edildi, bir kadın ayrıldığı eski sevgilisi tarafından ‘beni aldatıyorsun’ denilerek katledildi… Koalisyon tartışmaları sürerken bizler biraz daha ölmeye biraz daha şiddete, tacize tecavüze uğramaya maruz bırakıldık. Sokak ortasında öldürülenler biziz ve biraz olsun imzaladığınız sözleşmelere, verdiğiniz sözlere uyun diyor ve ARTIK YETER DİYORUZ!

Gerçek eşitlik ve özgürlük için, dün bugün yarın isyanımızı büyüterek sokaklarda olmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

Açıklamanın ardından bir süre sloganlarla kadın cinayetlerini protesto eden kadınlar daha sonra sessizce dağıldı.