Dersim’in Çemişgezek İlçesi’nde lekeli semender bulunması üzerine Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji bölümü Zooloji Anabilim Dalı Profesörlerinden Kurtuluş Olgun, Doç. Dr. Aziz Avcı, Dr. Emin Bozkurt ile Aydın Fen Lisesi Biyoloji Öğretmeni Dr. Hülya Olgun ilçeye gelerek arazide incelemelerde bulundu.

İlçe merkezindeki Tağar Çayı kıyısında incelemelerde bulunan akademisyenler kısa sürede çok sayıda lekeli semendere rastladı.

Araştırmalar sırasında açıklamalarda bulunan Adnan Menderes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji bölümü Zooloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Kurtuluş Olgun,  lekeli semenderlerin araştırma yaptıkları alanda çok yaygın olduğunu söyledi.

Yöre insanlarının semenderleri kertenkele ile karıştırdığını belirten Olgun, kurbağaların ön ayaklarında dört parmak kertenkelelerde ise beş parmak bulunduğunu dile getirdi.

semender_ic.jpgSemenderlerin tehdit altındaki türlerden olduğunun altını çizen Prof. Dr. Kurtuluş Olgun, “Öyle bir yapılaşma, endüstrileşme ve bu hayvanların yaşam alanlarına müdahale söz konusu ki her geçen gün daha çok tehdit altında kalıyorlar. Bunlar koruma altına alınması gereken hayvanlar. Çemişgezek ve Tunceli için tanıtıcı bir hayvan olabilir. Çok sevimli ve tehlikesiz. Türkiye’deki kurbağaların hiç biri tehlikeli değil. Tunceli’de ilk kez bulunuyor. Tunceli için tanıtıcı bir kurbağa türü olabileceğini düşünüyorum. Özellikle bu yöredeki su kaynaklarının korunması bu hayvanlar için oldukça önemli. Çayın kurutulması, önünün kesilmesi, suyun farklı yönlere yönlendirilmesi bu hayvanlara çok ciddi zararlar verebilir. Hem yöre halkı hem de Türkiye’de biyoçeşitliliğin korunması için çaba gösteren bilim insanlarının bunları koruması gerekiyor” dedi.

Dersim’in lekeli semenderlerin sığınak alanlarından biri olduğunu ifade eden Olgun, “Burada ülkenin biyoçeşitliliğine katılacak bir çok türün olduğunu tahmin ediyoruz. Çok fazla araştırılmamış bir bölge. İlk olarak geçen yıl gelmiştik. O zaman kurbağa ve sürüngen türü olarak 20-25 tür olacağını tahmin ediyorduk. Geçen yıl kısa sürede yaptığımız çalışmalarda bu sayıyı 28-2-30’a çıkardık. Daha fazla çalışılması halinde bu sayı 35-40 hatta daha yukarılara çıkabilir. Ayrıca bu bölgede Türkiye’de sadece burada yaşayan türler olabileceğini tahmin ediyoruz” diye konuştu.

semender_ic1.jpgKısa süre içinde Tağar Çayı ve civarında çok sayıda hayvana rastladıklarını dile getiren Adnan Menderes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji bölümü Zooloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Kurtuluş Olgun, “Şu anki ortam bu hayvanların davranışları için uygun bir ortam değil. Bu hayvanlar yağmurlu havayı ve gecenin geç saatlerini seviyorlar. Burada çok kısa sürede yaklaşık on beş hayvan yakaladık. Ölçümlerini yapacağız, fotoğrafları çekilecek. Bu hayvanların bir iki tanesini Adnan Menderes Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nde bulunan müzede teşhir edilmesi ve korunması amacımız var. Bu müze Türkiye’deki tüm kurbağa ve sürüngen türlerinin hemen hemen büyük çoğunluğunu barındırıyor. Bir kaçını müzede sergileyeceğiz. Asıl amaçlardan biri bilimsel çalışmalara örnek temin etmek. Aynı zamanda Biyoloji Bölümü öğrencilerinin eğitim öğretim çalışmalarına katkıda bulunmak ve müzeyi gezmeye gelenlere Türkiye’nin biyoçeşitliliğini tanıtmak. Gen merkezleri için de bu tür müzeler önemli” dedi.

Biyo kaçakçılığa da dikkat çeken Prof. Dr. Kurtuluş Olgun, vatandaşları bu konuda duyarlı olmaya çağırdı.

Fotoğraflanıp, boyları ölçülerek kayıt altına alınan semenderler daha sonra doğal ortamlarına bırakıldı.

Semenderlerin yoğun olarak bulunduğu Tağar Çayı üzerinde HES projesi planlanıyor. Yöre sakinleri su samurlarının da yoğun yaşadığı çay üzerine HES projesi yapılmak istenmesine tepki gösteriyor.

Haber: Ercan TOPAÇ, Fotoğraf: Celil Burak AĞAR

semender_ic2.jpg

semender_ic3.jpg

semender_ic4.jpg