“Yıllar Geçse de Zaman Aşımı Olmaz, Sivas Katliamını Unutmayacağız, Unutturmayacağız!” başlığıyla yapılan açıklamada, “33 aydın, akademisyen, yazar, sanatçı ile 2 otel görevlisinin yakılarak öldürüldüğü Sivas Katliamının üzerinden 27 yıl geçti. Pir Sultan Abdal etkinlikleri kapsamında Sivas’a davet edilen aydın ve sanatçıların katliamı engellenebilecekken iktidar da yerel yönetim de saldırganları durdurmak için adım atmadı.

 “Sivas laiklere mezar olacak” sloganları ile yürüyen ve sonradan sayıları 15 bini bulan güruh kolluk güçlerinin de hiçbir müdahalesi olmadan otelin önüne ulaştı. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller katliamın ardından “çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir” diyebilecek kadar taraftar davranmıştır. 

Sivas katliamı davası da bir yargı skandalı olarak tarihe geçmiştir. Mahkeme neredeyse katiller cezalandırılmasın diye kurulmuştur! Kimileri göstermelik cezalar almış, bazıları ‘bulunamamış’, dava 20 yıl oyalandıktan sonra zaman aşımına uğratılmıştır.

Ne ilk ne de son

Emek ve demokrasi güçleri yıllardır “adil yargılama, MADIMAK oteli utanç müzesi olsun, gerçek bir adalet ve hukuk için demokratik Türkiye” talepleriyle mücadele ediyor. Ne var ki gelip geçen iktidarların tümü bu taleplere kulaklarını tıkamışlardır.

Bu durum Sivas katliamının bir rastlantı olmadığını bir kez daha göstermiştir. 2 Temmuz; 6-7 Eylül, Çorum, Maraş, Roboski katliamları vb. arasında zincirdeki bir halkadır. Hiçbirinin sorumluları bulunamamış, cezalandırılmamış, ipin ucunun bizi oraya ulaştırdığı devlet her seferinde bir acz tablosu sergilemiş, olan bitenin toz duman altında gizlenmesi için çaba harcamıştır.

Bu katliamlar kanayan bir yaradır ve gerçekten demokratik, adil bir ülke yaratmadıkça bunların devam etmesi mümkündür. Ne var ki var olan bütün demokratik kazanımlarımız tek adam rejimi tarafından birer birer gasp edilmeye devam ediyor. Bugünlerde olduğu gibi toplumsal muhalefetin sesi olan Savunma örgütü bölünmeye çalışılıyor. En küçük tepkilerin susturulması için her şey yapılıyor.

Sivas katliamı ve benzerlerinin önlenmesi demokrasi mücadelesinin gücüne bağlıdır. Bunun için bütün emek demokrasi güçlerinin ortak mücadelesi, birlikteliği son derece belirleyicidir. Bu mücadelenin doğrultusu halkın kendi kaderini kendisinin tayin edebildiği, emekçilerin haklarıyla güçlendirildiği ve insanca çalışıp yaşayabildiği halkçı bir düzenin inşasıdır ve orada Sivas Katliamını gerçekleştiren güruhlar da onları seyreden iktidarlar da hesap vermekten kurtulamayacaklardır.

Sivas katliamını unutmayacağız, unutturmayacağız” ifadelerine yer verildi.