Yürüyüş boyunca tef ve bendir çalan kadınlar, attıkları sloganlarla kadına yönelik şiddeti protesto etti.

Dersim Kadın Platformu üyeleri, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Buradan tef ve bendir çalarak kadına yönelik şiddeti protesto eden kadınlar Özgürlük Anıtı önüne kadar yürüdü.

Anıt önünde kadına yönelik şiddeti protesto etmek amacıyla beş dakikalık oturma eylemi yapan kadınlar daha sonra Cumhuriyet Caddesi’ni trafiğe kapatarak basın açıklaması gerçekleştirdi.

Dersim Kadın Platformu adına konuşan Leyla Kasım Işık, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün tarihçesi hakkında bilgi verdi.

“Yıllar değişiyor, ancak dünyadaki erkek egemen sistemler varlığını koruduğu için, ülkenin adı değişiyor, araçlar çağa uyarlanıyor ama kadına yönelik şiddet ve sömürü düzeni değişmiyor” diyen Işık, “Dominik Cumhuriyetinde muhalif sesler faili meçhulle katledilirken, bugün faili meçhullerin yerini faili ortada olan, beslenip büyütülüp mazlum halkların üzerine salınan IŞİD vari terör örgütleri eli ile yapılan, katliamlar alıyor. Son örneğini Ankara’da olmak üzere, daha önce Suruç’ta ve Amed’de de yaşadığımız katliamlarda kadınlarımız katledildi” dedi.

kadinlar_ic-010.jpgSavaş ve çatışmaların en büyük mağdurlarından birinin kadınlar olduğunu kaydeden Leyla Kasım Işık, “Dün olduğu gibi bugün de, özellikle Ortadoğu Halkları üzerinden yürütülen, her türlü kirli savaşa karşı en önde biz kadınlar mücadele ediyoruz. Bu savaşların en büyük mağdurları biz kadınlar oluyoruz! Silvan, Nusaybin ve sokağa çıkma yasağı ilan edilen bölgenin birçok ilçesinde anneleri ile birlikte daha doğmamış çocuklar katlediliyor! Veriler bizlere bir kez daha gösteriyor ki, savaşın yoğun olarak yaşandığı bölgelerde düşük tehlikesi çok ciddi durumda artmış bulunuyor. Ancak bununla bitmiyor kayıplarımız; tüm savaşların en kirli yüzü en başta da kadın bedeni üzerinden gösteriyor kendini” diye konuştu.

Çalışma yaşamında kadınların yaşadığı sorunlara değinen Işık, “Kadının rolünü ‘aile’ içine hapsetmek isteyen iktidar; çalışma yaşamındaki düzenlemelerle kadın emeğini ikincil, ucuz, güvencesiz ve kayıt dışı kılarak kölelik koşullarında sömürüye itiyor; kadınları iş yerlerinde her türlü ayrımcılığa, baskıya, taciz, tecavüz ve şiddete terk ediyor. Taşeronlaştırma, esnek çalışma modelleriyle işçi sağlığını ve işçi güvenliğini hiçe sayarak kadınların iş cinayetlerine kurban gitmesine meydan veriyor, işçi eşi kadınların hayatını karartıyor. Ev içi emeğimizi görmeyen iktidar, evin içinden sokaklara taşan sesimizi ise verdiği geçici işler ile susturmaya, boğmaya çalışıyor. Bunun en son örneğini şehrimizde İŞ-KUR alımları oluşturuyor. 6 Aylık ve 9 aylık geçici işlere yapılan binlerce başvurunun çok büyük bir oranını kadınlar oluşturuyor. Aslında bu tablo bize ‘evin içine hapsedilmek’ istenen kadın arkadaşlarımızın vahametini de gösteriyor” şeklinde konuştu.

Türkiye’de kadın cinayetleri ile kadına yönelik şiddete değinen Leyla Kasım Işık, “Hatırlatmakta fayda olacaktır, 2015 yılının Ekim ayına kadar 346 kadın katledilmiştir! Bunun karşısında ise kadın katillerine “tutkulu sevme”, takım elbise ile “beyefendi” görünme indirimleri yapılmıştır. Ölen kadın arkadaşlarımızın katilleri bulunamaz ya da her türlü indirim teşviklerinden yararlanırlarken, kendini savunmak isteyen kadınlara ise ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları yağdırılıyor” dedi.

Savaş ve çatışmalardan en çok kadınların etkilendiğine vurgu yapan Işık, “Kadına yönelik saldırıların çok yönlü arttığı böyle bir dönemde “kadın gibi yaşamak” için direniyoruz! Mirabel Kardeşlerden aldığımız mirası Sakineler ile Sibeller İle Arinler ile büyüterek yolumuza devam ediyoruz!” diye konuştu.

Açıklamanın ardından kadınlar yolu trafiğe açarak sessizce dağıldı.