Yazar Faik Bulut ise, Munzur Barajı'nın temelinin o zaman atıldığı belirtti, 'dincilerle Kemalistlerin birlikte yaptığı' katliamın bilimsel olarak soykırıma çok yakın olduğunu ifade etti.

Dersim Dernekleri Federasyonu, Avrupa Sosyal Forumu'nda “Dersim 37-38’ Ne Oldu Ve Günümüze Etkileri” semineri düzenledi. Panele tarihçi Ayşe Hür ve yazar Faik Bulut konuşmacı olarak katıldı.

DERSİM’İ ADAM ETMEYE ÇALIŞTILAR

Ayşe Hür, Dersim’in Osmanlı dönemi boyunca özerk yaşadığına dikkat çekerek, askerliğin zorunlu hale gelmesi, vergilerin toplanmasıyla birlikte biraz daha göze batığını belirtti. Hür, Osmanlı döneminden itibaren Dersim'e sayısız sefer yapıldığını, bu operasyonlarla Dersim’i adam etmeye çalıştıklarını ifade etti.

Dersimlileri Türk gibi gösteren çalışmalar yapıldığını, 'Horasna’da geldikleri' iddiasının ortaya atıldığını dile getiren Hür, devletin diğer inançları dışladığını ve Kızılbaşlığa karşı katliamlar geliştirdiğini söyledi. Hür, 1915 Ermeni olaylarında Dersimliler Ermeniler koruyup, sakladıkları için de Kemalistlerin bölgeye olumsuz baktıklarını da sözlerine ekledi.

Ayşe Hür, “Dersim onlara göre vahşi bir topluluktur, asker vermeyen, vergi vermeyen, dersim bu özellikleriyle devlet elit tarafından göze batar ve raporlar hazırlanmaya başlar. Dersim cumhuriyet devleti için bir çıban başıdır bu çıbanın derhal kökünden koparılması gerekir” şeklinde devletin üst düzey yöneticileri tarafından raporlar hazırlandığına dikkat çekti.

'ATATÜRK İLK BİRİNCİ DERECEDEN SORUMLU'

Tarihçi Hür, 1935’te “Dersim’in” adının Tunçeli olarak değiştirildiğini, bunun devletin yumruğunun kafanızda oluğu anlamına geldiğini kaydetti. Abdullah Alpdoğan’ın, Koçgiri isyanını çok kanlı bastırdığı için Dersim'e atandığını söyleyen Hür, Alpdoğan’ın kanlı politikalarına Dersim’de de devam ettiğini dile getirdi.

Yayınlanan raporların ardından Dersim'in etrafının çevrildiğini, karakollar yapıldığını, köprülerin onarıldığını belirten Ayşe Hür, bu uygulamaların Dersim halkında rahatsızlık uyandırdığını ve Dersimlilerin buna karşın ‘Tüm aşiretlerin kadınlarının namusu tehlikededir’ şeklide bir bildiri yayınladığını dile getirdi.

Dersim’de yaşananlara ilgili sorumluların çaptırıldığını ifade eden Hür, “Dersim ile ilgili her türlü kararların alınmasından birinci dereceden Atarük sorumludur ve daha sonra İnonü sorumludur” diyerek, Celal Bayar’ın şu sözlerini aktardı: “Atatürk, ben, İnonü Dersim olayını nasıl bastıracağımız konuşuyorduk, haber geldi, Dersimliler karakola saldırmışlar. Bunun üzerine Atatürk bana baktı, ben bakışlarından ne demek istediğini anladım. Bana dedi ki ‘vuracağız’ ve vurduk.”

İdamlardan sonra daha geniş bir alana isyan bölgesi adı altında operasyonlar yapıldığını ve ikinci askeri operasyondan sonra bir de sürgün kararı çıktığını belirten tarihçi, ailelerin 3 binin üzerinde çekirdek ailelere ayrıldığını ve 25 binin üzerinde nüfusun ortada olmadığını saptadığını aktardı.

MUNZUR BARAJININ TEMELİ O ZAMAN ATILDI

Araştırmacı yazar Faik Bulut, egemenlerin Dersimlilerin Horasan'dan geldiklerini ve dolasıyla bunların Türk olduğu iddialarının doğru olmadığını belirtti, o da Ahye Hür gibi Tunceli’de Kızılbaşlığın sürekli bir sorun olduğunu ve buraya 108 sefer yapıldığını aktardı.

Bulut, şöyle konuştu: “Kızılbaşlılık çok önemlidir. İttihat Terraki döneminde Dersim'de uyanmalar başlıyor Sovyetlerin etkisiyle. Dersim'i Türkleştirme programları ortaya çıkıyor. Munzur barajlarının temellerini o zamandan atıyorlar. Bent kuralım diyorlar. Sular altında kalan yerlerdekiler mecburen göç ediyorlar.”

Tunceli’de yaşanan katliamı, “Devletin Kürtleri asimile etmesini son aşamasıdır” olarak değerlendiren Bulut, katliam sürecinde Kürt gücünün olmadığını, tecrit edildiğini belirtti. Devletin Dersim ile ilgili epeyce rapor yazdığını belirten Bulut, “Raporlarda ortak özellik şudur; Dersim Kürt'tür, Kürtçüdür. Dersimin Kürtlüğü etrafa yayılmaktadır. Bu devlet için tehlikelidir” dedi.

Tunceli Kanunu'nun 38 madde olduğunu, bu maddelerin ikisi dışında diğerlerinin imhaya dayalı olduğunu dile getiren Bulut, “Tunceli Kanunu'nda insanların nasıl öldürüleceği, köylerin nasıl boşaltılacağı, kimlerin nereye yerleştirileceği, olağanüstü halin nasıl ilan edileceği yazıyordu” diye belirtti.

'BİLİMSEL ANLAMDA SOYKIRIMA EN YAKIN'

Dersim hakkında Alevilik raporları da tutulduğunu belirten Faik Bulut, bu raporlardan birinde “Aleviler ve Ermeniler arasındaki fark olmadığı”nın söylendiğini kaydetti. Ermenilik meselesinin bastırıldığı bu yüzden Alevilik ve Kürtlük olarak ortaya çıktığını belirten Dersim katliamı ve ile ilgili net konuştu: “Dersim; başından sonuna yazılı, planlı, bilimsel anlamda soykırıma en yakındır. Bu katliamı hem dinciler, hem Kemalistler beraber yaptı.”

www.etha.com.tr