Halk Meclisi, yaban hayatının korunması adına bundan sonra avcılığı yasakladıklarını ifade eden toplantı gerçekleştirdi.

Dersim Belediye Meclis Toplantısı’nda düzenlenen ve Belediye Eşbaşkanı Mehmet Ali Bul ile siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin katıldığı toplantıda açıklama yapan Haydar Çetinkaya şunları dile getirdi:

Dersim coğrafyası yüce dağları, derin vadileri, gölleri, akarsuları, yaylaları ile bizlere eşsiz ile karşımıza çıkarken, öte yandan üzerinde barındırdığı biyolojik çeşitlilik zenginliği ile de Anadolu coğrafyasının en önemli doğa alanı olma özelliğine sahiptir. Coğrafyamız, son yıllarda yapılan çalışmalar ile yeni bazı bitkilerin kayıt altına alınması ile flora açısından önemini korurken, öte yandan yaban hayatı açısından da bölgenin ve Anadolu’nun en önemli yaban hayatı sahası olma özelliğini korumaktadır.

Uluslararası Doğal Hayatı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği tarafından ilan edilen Nesli Tükenme Tehlikesi Altında Olan Türlerin Kırmızı Listesi ("IUCN Kırmızı Listesi") ne göre soyu tehlike ve tükenme sınırında olan bazı türler Dersim’de doğal ortamda yaşam sürmeye devam etmektedir.  Türkiye’de de tehlike altında bulunan ve nesli yok olma ile karşı karşıya bulunan türlerden olan vaşak, ur kekliği, bezuvar ve şamua türü dağ keçileri, su samuru, alabalık, ayı, önemli kuş türleri, sürüngenler ve son zamanlarda Dersim’deki varlığına dair çok önemli bulgulara rastlanan Anadolu Parsı bu toprakların asıl sahipleri olarak varlıklarını sürmektedirler. Bu önemli türleri hala barındırıyor olması hem coğrafyanın bu türlerin barınması ve yaşam sürmesi açısından doğal bir ortama sahip olması, hem de dersim insanının doğayı ve yaban hayatını korumu ve yaşatma bilincinden geliyor. Dersim Kızılbaş inancı da bazı türleri kutsamış ve hayati bir zorunluluk olmadıkça avlanmalarını yasaklamış ve günah saymıştır. Geçmişten bu güne değin bu inanç öğretisine bağlı kalarak, günümüzde ki bu zenginliğin yaşatılmasını sağlamıştır. Dersim Tarih boyunca defalarca katliam ve soykırım politikalarına uğramış, en zor günleri olan kıtlık dönemlerinde bile doğasında bir arada yaşadığı ve bazılarını kutsadığı yaban hayatına zarar vermemiştir, avlamamıştır. Önemli bir yaban hayatı sahası olma özelliğine sahip coğrafyamızda ne yazık ki yaşam süren canlılar insanların tehdidi altındadır. Bu tehdit sadece avcılıktan kaynaklanmamaktadır. Doğada bulunan kaynakların tüketilmesi, insan nüfusunun çoğalması, sanayileşme, baraj ve madencilik faaliyetleri, çevre kirliliği, öteden beridir süren savaşlar, bombalanan dağlar, yakılan ormanlar biyolojik çeşitliliğe zarar vermektedir. Yaşadığımız coğrafya için bu tehdidin başını avcılık çekmektedir.

av_ic-002.jpgSon yıllarda duyarlılık artmışsa da basına da yansıdığı üzere yasal veya kaçak avcılık adı altında bu ilden veya dışardan gelen kişiler doğamızda bulunan bu türleri acımasızca avlamaktadırlar. Bir taraftan içkinin yanında eti için dağ keçilerini, keklik ve tavşanlarımızı katleden yerli avcılar, öte yandan av turizmi adı altında her yıl tonlarca para harcayarak doğamızın gözbebeklerini keyif için katleden paralı avcılar. Devlet eliyle gerçekleştirilen avcılık faaliyetlerinin durdurulması için doğayı korumakla yükümlü ilgili genel müdürlüğe il av komisyonunun kararı iletilmişse de, halkın bu kararı hiçe sayılmıştır.

  Son yıllarda ki bu hayvan kırımı artık dur denmesi gereken noktaya gelmiştir. Yaban hayatı popülasyonu zevkine hakim olamayan bu doğa ve yaban hayatı düşmanları elinden tehlike altına girmiştir. Dağ keçilerimizi gebe halinde bile avlama alçaklığını gösterenler, Munzur alabalığını yok etme tehlikesi ile karşı karşıya bırakanlar, kekliğin sesini bizlere hasret bırakanlar, eti yenmeyen Ayılarımızı, tilkilerimizi, vaşaklarımızı, kuşlarımızı keyif ve sefaları için katledenler şunu bilsin ki, artık yeter ve dur diyeceğiz. Bu katiller şunu bilmelidir ki dağ keçilerimiz bizlere Hızır’ın, Anafatma’nın ve Düzgünün emanetidir. Munzur alabalığı Munzur’un gözbebeklerinin ışıldayan parıltısıdır, kekliklerimiz doğamızın sesidir, kartallarımız dağlarımızı gözetleyen bekçilerdir, ayılar, kurtlar, sürüngenler, vaşaklar, kelebekler… Hepsi doğamızın vazgeçilmezleri ve asıl sahipleridir. Dersim yaban hayatı varlığıyla güzeldir. Doğamız, doğal yaşamı ve yaban hayatını korumak Dersim insanının hayat felsefesidir ve öyle olmalıdır.  Dersim’i bütün doğal güzellikleriyle, üzerinde yaşam süren yaban hayatı ve binbir çiçeğiyle yaşatmaya kararlıyız. İstiyoruz ki Dersim bu coğrafyada ki önemini korusun. İstiyoruz ki üzerindeki canlılar nasıl biz yaşama hakkına sahipsek ve var olma mücadelesi veriyorsak, öylece var olsun. Bunu bu ülkede bu kadar geniş kesimlerce isteyen başkaları da olmalıdır.

Buradan basın ve kamuoyu aracılığıyla sadece halkımıza değil, çağrımızı sesimizin gittiği her yere yapıyoruz. Dersim kent meclisinin bileşeni olan bizler, bundan sonra doğamızda eli, kolu ve savunması olmayan doğamızın göz bebeklerini katleden doğa düşmanlarının karşısında olacağız. Dersim’de her tülü avcılığa karşı olduğumuzu ve mücadele edeceğimizin bilinmesini istiyoruz. Dersim halk meclisi olarak bundun sonra yaban hayatını korumu adına avcılığı yasakladığımızı bu açıklamayla da basına. Kamuoyunu ve duyarlı halkımıza ilan ediyoruz.