Dersim Gezginler Grubu ile birlikte Çemişgezek’e yaptığımız ziyarette Kültür Bakanlığı’na bağlı Halk Kütüphanesi’nde çalışan Kaan Gökalp’e ilçeyi ve Tagar Çayı’nı sorduk.

İşte Gökalp’in Çemişgezek ve Tagar Çayı ile ilgili bizimle paylaştıkları:

cemisgezek_ic-009.jpgBizler yaşadığımız coğrafyaya kayıtsız kalan insanlar değiliz. Coğrafyamızı bir bütün olarak seviyoruz. Çemişgezek bölgede tarihin, doğanın, kültürün son derece zengin olduğu bir ilçe. Arka planda çok güçlü bir insanlık tarihi var. Keban Barajı Projesi kapsamında yapılan kazılarda Çemişgezek’te Milattan Önce 3 bin yılına ait yerleşim alanları bulundu. Bunu bugünkü tarihle birleştirdiğimiz zaman Çemişgezek’in yaklaşık 5 bin yıllık bir medeniyet tarihi var. İlçe tarihte geçiş güzergahı olduğu için el değiştirmiş. Urartular’dan Asur’a, Perslere, Bizans’a, Selçuklu ve Osmanlı’ya kadar bir çok insan konup göçmüş. Hepsinin izlerini Çemişgezek’te görmek mümkün. Bu da Çemişgezek’in kalıcı bir yerleşim yeri olduğunu gösteriyor. Bu kültürel dokusuna da işlemiş. Burada bilgiden ziyade bir bilinç oluşmuş durumda. Tagar Köprüsü bir Osmanlı eseridir. Kişnikar Şelalesi, Bayram Baba ziyaret alanı doğal ve tarihi, mitolojik özellikleriyle kültürdür. Urartulardan kalma in delikleri, Tagar Vadisi’nin karşısında Selçuklu’dan türbe, kümbet, camiler var. İki üç kilometrelik bir alanda tarihi, mitolojiyi, doğayı görebileceğiniz yer istisnadır. Tagar Vadisi’nin özelliği budur. Medeniyetler suyu takip etmişlerdir. Tagar Vadisi de takip edilen güzergahlardan biridir. Bizim burada var oluş sebebimiz Tagar Çayı’dır. Son dönemlerde insanların doğaya, kültüre karşı vahşice davranışları bizi de etkiledi. Bölgede şuursuzca uygulanan baraj, HES projeleri, maden projeleri derken doğamız tahrip oldu. Tagar’da bir HES projesi düşünülüyor. Ekonomik verilere, suyun durumuna bakınca çok rantabl değil. Bunu bütün işi bilen uzmanlar, mühendisler bu şekilde izah ediyorlar. Israrla yapmak istiyorlar. Tabi Cemişgezek halkı hiç bir etnik ayrım, mezhep ayrımı, kültür ayrımı, parti ayrımı yapmaksızın bu işe karşı çıktı. Ve var oluş sebebimizin Tagar Çayı olduğunu üstüne basa basa haykırarak tüm Türkiye’ye duyurdular. Bu Çemişgezek’in farkıydı. Bu su gittikten sora bizden sonraki nesiller burada var oluşlarının anlamını yitirecekler. Tarihi var oluşları kültürel yapıları izah edilemeyecek. O nedenle bu mücadele bizim 5 bin yıllık insanlık tarihinin, kültürünün var oluş kavgasıydı. Büyük ölçüde başarılı oldu. Çemişgezek halkı medeniyetin hakkını verdi. Çemişgezekliler tarihe, kültüre, medeniyete, doğasına, kültürüne bir bütün olarak sahip çıktı.  

cemisgezek_ic1-003.jpgTekrar gündeme gelir mi bilmiyoruz. Çemişgezek olarak bunu başardık. Israrcı olurlarsa Çemişgezek medeniyetine, kültürüne sahip çıkacak. 8-10 medeniyetin izlerini iki kilometrelik vadide başka bir yerde göremezsiniz. Bu ciddi bir zenginliktir. Bu vadinin yukarıdan aşağı Tagar Köprüsüne kadar koruma altına alınması lazım. Sadece in deliklerinin değil bütün bölgenin tarihi ve doğal sit alanı olarak kabul edilmesi ve tescil edilmesini istiyoruz. Bayram Baba ziyareti, Kişnikar Şelalesi, Tagar Köprüsü, camileri Tagar Vadisi’nin tarihi olarak bütününün doğal olarak bütününün sit olarak tescil edilmesini ve müdahale edilmesini istemiyoruz. Dağ keçileri insanların evinin içine kadar giriyor. Her taraf su samuruyla dolu. Bu tür Türkiye’nin de imzaladığı Bern Sözleşmesi’ne göre koruma altında.  HES yapılırsa vadi kuruyacak; buranın anlamı kalmayacak. Biz, İn deliklerini suyun uğultusuyla, melodisiyle seviyoruz. Biz Kişnikar Şelalesinin akışıyla; Bayram Baba’yı mitolojik manevi değeriyle, Selçuklu türbesi; Osmanlı köprüsüyle seviyoruz.

Çemişgezek’in korunması ülkemizin dünya kültür mirası adına önemlidir. Herkes yaşadığı coğrafyaya duygusal olarak bağlıdır. Bizim duygusallık değil reel sebeplerini sunuyoruz. Tarihi evlerimiz var. Bilinçsizce yapılaşması, değişmesi bizi olumsuz etkiliyor. Geleneksel Çemişgezek mimarisinin korunmasını istiyoruz. Çok şey istemiyoruz. Bizim hayatımıza karışmayın. Biz zaten hayvancılıkla, tarımla, meyve sebze üretimiyle ülke ekonomisine sağlamamız gereken katkıyı sağlıyoruz. Tunceli’de 27 baraj ve HES projesinin ülkenin enerjisine katkısı bin de 029’dur. Bunları yapmak yerine bize bir saat elektrik yakmayın desinler bu böyle de kapatılabilir. Niyet farklı. Mesele üzüm yeme meselesi değil. Bu uluslararası projelerin bir parçası.

Ancak biz Tagar’a dokundurtmayacağız. Tagar Çemişgezeğin can suyu, var oluş sebebimizdir. Tagar, gençliğimizin, kültürümüzün, aşklarımızın; kavgalarımızın oluştuğu yerdir. Hepimiz gençliği, mücadeleyi, dostluğu, sevgiyi, paylaşmayı burada öğrendik. Bu sularda öğrendik. Balık tutmayı, muhabbet etmeyi bu çayın kıyısında öğrendik. Bunun yok olması bu değerlerin yok edilmesidir. Bize bu kötülüğü ederlerse ki edemeyecekler Tagar’a dokundurtmayacağız. Bu bize dedelerimizin mirası değil çocuklarımızın emanetidir. Bizim çocuklarımıza kimse bu haksızlığı yapamaz. Bizim ki bir suyun akış mücadelesi değil suyun oluşturduğu tarih ve medeniyet mücadelesidir.