Dersim Halk Meclisi, Eğitim Sen ve KESK Dersim Şubesi’nin çağrısıyla yapılan açıklamaya, Belediye Eşbaşkanı Mehmet Ali Bul, siyasi parti üyeleri, sendikacılar ve akademisyenler katıldı.

Açıklamada konuşan Süleyman Güler, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki sokağa çıkma yasakları, çatışma ve ölümler nedeniyle akademisyenlerin bildiri yayımladığını belirterek, “Bildirinin açıklanmasının ardından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bildiriye imza atan akademisyenleri “aydın müsveddeleri” diye suçlayarak “Ya devletin yanında ya da teröristin ve terör örgütünün yanında olursunuz” dedi. Yükseköğretim Genel Kurulu da bildiriyi imzalayan akademisyenlerle ilgili olarak “Bu bildiri ile ilgili olarak hukuk çerçevesinde gereği yapılacaktır” açıklamasını yaptı. Akademisyenleri mandacı olmakla suçlamaktan, tutalım Sultanahmet patlamasıyla bağlantılı olmaya kadar akıllara ziyan, özel savaş propagandasıyla hedef haline getirenin faturası korkarız ki çok ağır olacaktır” dedi.

Akademisyenler hakkında soruşturmalar açıldığını kiminin de gözaltına alındığını ifade eden Güler, “Yaşananlara bakıldığında, akademisyenlerin gözaltı yöntemine başvurulmaksızın savcılığa ya da emniyete davet edilerek ifadeleri alınabilecekken, bu yöntemin özellikle tercih edilmediğini de ifade etmek gerekir. Bu tercihin ardında yatan niyeti sorgulamak oldukça önemlidir. Egemenler, toplumun bir arada eşitçe, kardeşçe yaşaması yönündeki iradeye karşı tüm gücünü seferber etmekte ve halihazırdaki ayrıştırmayı derinleştirmek için elinden geleni yapmaktadır” diye konuştu.

AKADEMİSYENLERİN BİLDİRİSİNE DESTEK

akademisyen_ic.jpgAkademisyenlerin bildirgelerine sahip çıkacaklarını dile getiren Süleyman Güler, “Barışa, demokrasiye ve sorunların diyalogla çözülmesine dair daha çok sesin çıkmasına, daha örgütlü bir mücadelenin yürütülmesine ekmek ve sudan daha çok ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçmekteyiz.

Bu kaygıyla hareket eden; çocuklarımızın öldürülmemesi, birlikte yaşam zemininin ortadan kaldırılmaması ve barış talebiyle “Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi” öncülüğünde kaleme alınan bildiriye yönelik linç kampanyasını ve akademisyenlerin gözaltına alınmasını kınıyor, protesto ediyoruz. Akademisyenler ve bildirilerine sahip çıkıyoruz.

Bildiriye yönelik linç kampanyası ve gözaltılar düşünce ve ifade özgürlüğüne yöneliktir. Oysa ifade özgürlüğü sadece insan hakları kataloğunda yer alan bir temel hak değil, bir toplumun vicdan, zeka ve anlama gücüdür.

Savcılar, barış savunucularını değil, kandan duş almak isteyenleri soruşturmalı, yargılamalıdır.

Demokrasi ve barış mücadelesinde katliama uğrayan, geçmişten bu yana onlarca üyesini kaybeden, büyük bedeller ödeyen ve hala da yoğun saldırılarla karşı karşıya olan konfederasyonumuz KEK, geleceğe dair aynı kaygılarla hareket eden bilim insanları, aydınlar, emek ve demokrasi güçleriyle birlikte ve ortak mücadele anlayışını devam ettirecektir.

Hak ihlallerine derhal son verilmeli, barış için çözüm yolları kurulmalı, bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerine girmesine, gözlemde bulunmasına ve rapor hazırlamasına izin verilmelidir.

Bizler Dersim’de başta Eğitim Sen ve KESK Dersim Şubeleri olmak üzere Halk Meclisi bileşenleri olarak Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi’nin “Suça Ortak Olmayacağız” başlığı ile yayımladıkları bildirinin altına imzamızı atıyoruz” şeklinde konuştu.

Güler’in açıklamasının ardından akademisyenlere destek sloganları atan katılımcılar daha sonra sessizce dağıldı.