2019 yılı Haziran ayında Munzur Çayı'nda düzenlenen R-4 Dünya Rafting Şampiyonası’nda Mavi köprü mevkiine dönemim valisi Tuncay Sonel’in talimatıyla taş ve beton dökülerek yapay parkur yapıldı.
Dersim Kültürel ve Doğal Miras Koruma Girişimi sözcüsü Avukat Barış Yıldırım ve Emek Partisi Dersim İl Örgütü Doğa ve Çevre Komitesi adına Hıdır Demir, taş ve betonun sökülerek ırmak yatağının eski haline getirilmesi için Tunceli valiliğine dilekçe ile başvuruda bulundu.


Başvurunun ardından EMEP İl Başkanlığı’nda konuya ilişkin düzenlenen açıklamada konuşan Dersim Kültürel ve Doğal Miras Koruma Girişimi sözcüsü Avukat Barış Yıldırım,” Eski vali konağı olarak bilinen mevkiinde Munzur ırmağının içine hukuka aykırı bir şekilde beton ve taştan bir yapı oluşturuldu. Dışarıdan gelen misafirlerin ilk önce ziyaret ettikleri yer Seyit Rıza Meydanı ve oradan bu çirkin görüntüyü görebiliyorlar. Bunun rafting sporu için oluşturulduğu belirtildi fakat şunu belirtmek gerekiyor; o yapı inşa edilirken bizler ne kadar yaptığımız açıklamalarda yapının doğru olmadığını belirtmiş olsak da maalesef yapı inşa edildi. Bu durum da yapıyı yasal bir hale getirmiyor. Yapı su ekosistemine fazlasıyla zarar verdi. Yapının inşa edildiği bölgede Avrupa’nın yaban hayatı ve yaşama alanı koruma sözleşmesi olan Bern Sözleşmesi’nde ek iki listede kesin koruma altında olunması gereken su samuru o bölgede yaşadığını biliyor ve görüyoruz. Yine endemik Munzur Alabalığı yaşıyor. Bundan dolayı su ekosisteminin bozulması kesinlikle yasak. Biz yapının sökülerek ırmak yatağının eski hale getirilmesi için Tunceli Valiliği’ne bir başvuruda bulunduk. Netice itibariyle dilekçemizde Çevre Kanununun 9’uncu maddesinde sulak alanlarda ekolojinin korunması esastır. Sulak alanların doldurulmasıyla araziye kazandırılamaz bu tarz durumlarda alan eski haline getirilmelidir. Her kim bu alanı o şekilde tahrip ederse eski haline getirmesi zorunludur. Avrupa’nın yaşam alanını koruma maddesinden bahsettik. Bu yapı aynı zamanda Avrupa Peyzaj sözleşmesine de aykırıdır. Munzur ırmağı ve Pülümür Çayı’nda birçok yapı inşa ediliyor. Bu havzalarının doğal karakterlerin korunması gerekiyor. Bunu bizler söylediğimiz için değil mevzuatlar belirttiği için korunması lazım. İl Özel İdaresi ve belediyelerin bu yapılara kanuni çerçevelerle müdahale etmesi lazım. Bu sahalarda insan etkileşiminin arttırılması yaban hayatının ve floranın geri dönüşümü olmayacak şekilde sebebiyet verir. Bu yaşanan durumların her zaman takipçisi olacağız” dedi.
‘BU ANLAYIŞLA ÖTEDEN BERİDİR KARŞI KARŞIYAYIZ’
Çevreye zarar veren anlayışa öteden beri karşı olduklarını belirten EMEP Dersim İl Örgütü Doğa ve Çevre Komitesi üyesi Hıdır Demir, “Munzur ve Pülümür vadisi gibi vadiler binlerce yıl sonucunda oluşan vadilerdir. Bu duruma dair bilim insanları da böyle düşünmektedir” diye konuştu.
 Binlerce yıl sonunda meydana gelen ekosistemin bir çırpıda, bilimden, çevreden, doğadan, insandan yoksun bir şekilde yok edilmeye çalışıldığını aktaran Demir, “Ben yaptım oldu’ ‘Yaptım bitti gitti’ gibi, zorbalıkla, doğa tanımaz, yasa tanımaz, hukuk tanımaz bir anlayışla öteden beridir karşı karşıyayız. Munzur nehri, Basra Körfezine kadar ulaşan binlerce kilometrelik bir alana ve binlerce canlıya hayat veriyor. Bu durum, bunu yapanları hiç ilgilendirmemektedir. Buradan bakıp ne kadar hoyratça davrandıklarını görebiliriz” şeklinde konuştu.

Çevre ve doğa mücadelesini bir suyun bir canlının, bir bitkinin çeşitli ‘çevreciler’ tarafından savunulması durumundan çıkarmak gerektiğine dikkat çeken Demir “Emek ve demokrasi mücadelesi güçleriyle birlikte bir bütünlüğe varamadığı sürece bu mücadele eksik kalacaktır. Bu mücadeleyi de demokrasi mücadelesinin bir parçası olarak değerlendirmek gerekir” ifadelerini kullandı.