Kavut yapımına, buğday veya arpanın kızgın sac üzerinde pişirilmesiyle başlanıyor. Pişirilen buğday veya arpa daha sonra el değirmeninde un haline getiriliyor. Un sıcak suyla belli bir kıvama geldikten sonra da tabaklara konuluyor. Üzerine tereyağı, şerbet veya bal dökülen kavut, gelen konuklara ikram ediliyor. Eskisi kadar yoğun olmasa da bu geleneği sürdüren yurttaşlar, geleneğin unutturulmaması gerektiğini ifade ediyor. Pülümür Kocatepe (Aşkirek) ile Çakırkaya (Pancılas) köylerinde bu geleneği sürdüren yurttaşlardan Murat Erdoğan, “Bu gelenek bir aya yayılıyor. Bir hafta Hozat, bir hafta Ovacık, üçüncü hafta Pülümür, dördüncü hafta ise Erzincan tarafında yapılıyor. Bu zamanlarda bir araya gelinir, paylaşım yapılır. Kavutun pişirildiği akşam kapının eşiğinde yatılır. Kalp temizse Hızır o haneye mihman olur. Ve kavuta mührünü basar” dedi. Hatice Bulut her yıl Hızır oruçlarında kavut hazırladıklarını söylerken, “Bu bizim atalarımızdan kalan bir gelenek. Önce buğdayı kavuruyoruz sonra öğütüyoruz. Öğüttükten sonra haşlıyor, içine yağ, şerbet ya da bal koyuyoruz. Bunu yaptığımız zaman tahtanın üzerine koyup önünde mum yakıyoruz. Hızır gelip mührünü basıyor. Tabi şimdi öyle yapılmıyor. Genelde bir torbaya koyuyorlar. Ancak nereye, neye konulursa konulsun ağzının açık tutulması lazım” diye konuştu. Pülümür Belediye Başkanı Müslüm Tosun ise, Hızır ayının zorda, darda olan insanların Hızır’ı çağırdığı bir ay olduğunu belirterek, “Hemen hemen her köyde, Hızır ayağı, Hızır çeşmesi gibi oradan medet umulacak mekanlarımız var. Hızır ayında bizim burada 7 gün, kimi yerlerde ise 3 gün oruç tutulur. Bu ay 13 Ocak ile 14 Şubat’a denk geliyor. Hızır ayının son gününe denk gelen Perşembe günü niyazlar, lokmalar dağıtılır. Pay edilir. Kurbanlar kesilir, yemek verilir. Buğdaydan kavut yapılır. Bu Hızır ayına özgü bir ritüeldir. Paylaşımın, bölüşümün, insanların dayanışmasının önemli zamanlarındandır Hızır ayı” ifadelerini kullandı.