Yıldırım yapmış olduğu değerlendirmede şu ifadelere yer verdi:
“Çocuklardaki özel yeteneğin erken fark edilmesi ve bunun geliştirilmesine olanak tanınması, özellikle eğitimciler için son derece önemli ancak bir o kadar da zordur
Dolayısıyla çocukları sınıf içinde çok iyi takip etmek, gündelik konuşmalarındaki farklılıkları anlamaya çalışmak gerekmektedir.
Özel yetenekli bireyler, keşfetmeye, üretmeye ve duyularını kullanmaya, yaşıtlarına göre daha erken yaşlarda başladıkları için daha çok psikolojik desteğe ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle, özel yetenekli bireylerin yetenek ve özelliklerine uygun eğitimi almaları, yetenek, yaratıcılık, liderlik gibi özelliklerini ortaya koyabilmeleri, kendileri ile barışık ve çevreleri ile uyumlu bireyler olabilmeleri açsından önemlidir.
BİLİM VE SANAT MERKEZİ (BİLSEM)
Ülkemizde özel yetenekli öğrenciler için en kapsamlı eğitim modeli “Bilim ve Sanat Merkezleri”dir.
Bilim ve Sanat Merkezleri; ilkokul, ortaokul ve lise çağındaki özel yetenekli öğrencilerin (genel zihinsel, resim, müzik) örgün eğitim kurumlarındaki eğitimlerini aksatmayacak şekilde, bireysel yeteneklerinin farkında olmalarını ve kapasitelerini geliştirerek en üst düzeyde kullanmalarını sağlamak amacıyla açılmış olan bağımsız özel eğitim kurumlarıdır. Bu merkezlerde öğrenciler; uyum, destek eğitimi, bireysel yetenekleri fark ettirme, özel yetenekleri geliştirme ve proje üretimi/yönetimi alanlarında düzenlenmiş eğitim programlarına alınırlar.
BİLSEM’de gerçekleştirilecek eğitim ve öğretim etkinlikleri öğrencinin örgün eğitim gördüğü saatler dışında hafta içi ve/veya hafta sonu olacak şekilde planlanır.
Özel yetenekli öğrencilere kendi potansiyellerini anlamaları, kendilerine ve topluma katkıda bulunabilmeleri için okullarda verilen eğitimi zenginleştiren ve farklılaştıran bir eğitim programı sunan bilim ve sanat merkezleri, 81 ilde 379 merkezde hizmet vermektedir.
Her eğitim öğretim yılında, bilim ve sanat merkezlerine yerleştirilecek öğrencilerin tanılama süreçleri ile ilgili iş ve işlemleri yürütmek üzere il tanılama sınav komisyonları oluşturulur. Bilim ve sanat merkezlerine öğrenci seçim süreci ile ilgili iş ve işlemler il tanılama sınav komisyonları tarafından yürütülmektedir.
İl tanılama sınav komisyonları;
a) Özel eğitim ve rehberlik hizmetlerinden sorumlu milli eğitim müdür yardımcısı/şube müdürü başkanlığında,
b) BİLSEM müdürleri,
c) Rehberlik ve araştırma merkezi müdürü olmak üzere en az üç üyeden oluşur.
Bilim ve sanat merkezlerine öğrenci seçimi, Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından her yıl belirlenen sınıf seviyesine ve uygulama takvimine göre yapılmaktadır.
Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından bilim ve sanat merkezlerine öğrenci seçme işlemi 1, 2 ve 3. sınıf seviyelerindeki tablet bilgisayarla grup tarama uygulaması, hafta sonları oturumlar şeklinde yapılmaktadır.
BİLİM VE SANAT MERKEZLERİNE ÖĞRENCİ SEÇME SÜRECİ
Tüm ülke genelinde, 1, 2 ve 3. sınıfların dersine giren sınıf öğretmenleri; özel yetenekli öğrencilerin özellikleri, özel yetenekli öğrencilere sunulan özel eğitim hizmetleri, bilim ve sanat merkezleri ve bu merkezlere öğrenci seçme süreci ile ilgili bilgilendirme eğitiminden geçirilmektedir.
İl tanılama sınav komisyonu tarafından planlanan eğitimler, bilim ve sanat merkezleri ile rehberlik ve araştırma merkezi yöneticileri ve öğretmenleri tarafından verilmektedir.
Sınıf öğretmenleri tarafından yetenek alanlarına göre, bilim ve sanat merkezlerine aday gösterilen öğrencilerin seçimi üç aşamada gerçekleşmektedir:
a. Gözlem formlarının yetenek alanlarına göre doldurulması,
b. Grup tarama uygulaması,
c. Bireysel değerlendirme aşaması.
Tablet bilgisayar üzerinden yapılacak grup tarama uygulamasında tüm yetenek alanları için ortak sorular sorulmaktadır.
Grup tarama uygulamasında Genel Müdürlük tarafından yetenek alanlarına göre (genel zihinsel, resim, müzik) belirlenen barajı geçen öğrenciler, yine yetenek alanlarına göre bireysel değerlendirmeye alınmaktadırlar.
Bireysel değerlendirmeler; genel zihinsel, resim ve müzik yetenek alanlarında ayrı ayrı yapılmaktadır. Bireysel değerlendirme aşamasında Genel Müdürlük tarafından belirlenen barajı geçen öğrenciler, bilim ve sanat merkezine yerleşmeye hak kazanmaktadırlar.
Özel Yetenekli Birey in Genel Özelikleri
Zekâ, yaratıcılık, sanat, liderlik kapasitesi, motivasyon veya özel akademik alanlarda yaşıtlarına göre yüksek düzeyde performans gösteren bireyi ifade eder.
“Özel Yetenek” Kavramı Neleri Kapsamaktadır?
“Özel Yetenek” Kavramı; genel zihinsel yetenek, özel akademik yetenek, dil, matematik, fen bilimleri, sosyal bilimler, liderlik, yaratıcılık, görsel ve işitsel sanatlar ve psiko-motor becerileri kapsamaktadır.
Literatürde, özel yetenekli çocukların genellikle, normal gelişim gösteren çocuklara göre, yetenekli oldukları alanda daha hızlı ilerledikleri vurgulanmaktadır. Ancak özel yeteneklilik tiplerine göre, bu hızlı ilerleme özelliği değişebilir. Özel bir alanda yetenekli olan çocuğun tüm gelişim alanlarında hızlı olması beklenmemelidir. Örneğin, görsel sanat alanında özel yetenekli olan çocuk sadece bu alanda yaşıtlarından özel olma özelliği göstererek diğer gelişim alanlarında standart gelişim ritmi izleyebilir.
Özel yetenekli bir çocukta öne çıkan bir özellik, bir başka özel çocukta hiç görülmeyebilir. Dolayısıyla, bireysel farklılıkların olabileceği dikkate alınmalıdır.
Özel yetenekli çocuklarda gözlemlenen özellikler, tüm çocuklarda belli ölçülerde gözlemlenebilen özelliklerdir. Özel yeteneğin bir göstergesi olabilmesi için, bu özelliklerden birçoğunun ilgili yaş grubunun doğal olarak gösterdiği ölçülerin üzerinde bir düzeyde, çocukta gözleniyor olması gerekmektedir.
Özel yetenekliler alanında çalışan kişilerin belirlediği en yalın tanı ölçütleri şunlardır:
- En az bir yetenek alanında yaşıtlarının üstünde performans gösterme,
- Dili etkili kullanma,
- Merak ve bazı konulara yoğun ilgi gösterme,
- Çabuk öğrenme,
- Güçlü bellek,
- Yüksek düzeyde duyarlı olma,
- Özgün ifade biçimlerine sahip olma,
- Yeni ve zor deneyimleri tercih etme,
- Kendisinden büyüklerle arkadaşlık yapma,
- Yeni durumlara çabuk uyum sağlama,
- Okumaya düşkün olma.
Özel Yetenekli Çocukların Gelişimsel Özellikleri
Özel yetenekli çocukların gelişimsel özellikleri; fiziksel özellikler, bilişsel özellikler ve sosyal özellikler olarak üç başlıkta incelenebilir. Bu özellikler, kalıtım yoluyla geçmemektedir. Özelliklerin birçoğu, özel yetenekli çocukların sosyal çevresinde var olan olanaklar ve etkileşimler sonucunda kazanılmaktadır. Özel yeteneğin gelişmesi, uygun çevresel ortamın ve bu ortamda gerekli eğitimin sağlanması ile mümkün olmaktadır.
Fiziksel Özellikler
Geçmişte, çocukların fiziksel gelişimleriyle özel yeteneklilik arasında bağlantı kurulmasına karşın, günümüzde, fiziksel gelişim ile özel yeteneklilik arasında doğrudan bir ilişki kurulamayacağı genel kabul görmektedir. Daha da önemlisi, ayırt etme ve tanılamada fiziksel özelliklere ait bir tanılama biçimi kullanılmamaktadır.
Bilişsel Özellikleri
Özel yetenekli çocuklar;
- Çok meraklıdırlar. İlgilendikleri konuya karşı dikkatlerini yoğun bir şekilde yönlendirir. Problem çözme becerileri son derece gelişmiştir.
- Neden-sonuç ilişkisi kurarlar. İlgi alanları hakkında detaylı bilgi sahibidirler, bağımsız çalışmayı daha çok tercih ederler.
- Genelleme yapmada, ilişkileri görmede, bilgilerin transferinde yaşıtlarından ileri düzeydedirler. Orijinal fikirler geliştirirler, yaratıcıdırlar.
- Çok hızlı öğrenirler. Duydukları ve gördüklerini uzun zaman belleklerinde tutabilirler. Kendi sınıf düzeyinin özelde kitaplar okumaktan hoşlanırlar. Zihinden işlem yapmada çok başarılıdırlar.
- Rutin ve tekrarlayıcı işlerden hoşlanmazlar. Genellikle, okulda karşılaştıkları uyarıcılar onlara yetersiz gelir, dolayısıyla canları çok çabuk sıkılır. Zaman vb. soyut kavramların ne demek olduğunu yaşıtlarına göre daha çabuk kavrarlar. Oyun kurallarını hemen kavramakta, hatalarından ders almakta, istediklerini yapmak veya yaptırmak için diğerlerini ikna edici fikirler öne sürmektedirler.
Sosyal Özellikleri
- Gelişmiş ahlaki değerlere sahip,
- Başkalarının duygu ve düşüncelerine karşı hassas,
- Mükemmelliyetçi,
- Beklentileri yüksek,
- İdealist,
- Duygusal derinliği olan,
- Farkındalığı yüksek.
Her ne kadar araştırmacı ve eğitimciler, bu özelliklerin özel yetenekli çocuklar arasında sıklıkla rastlanan durumlar olduğunun altını çizseler de, özellikleri bütün özel yetenekli çocuklara genellemek doğru değildir.
Türk PDR Derneği Tunceli il temsilcisi ve Psikolojik Danışman Koray Yıldırım, özel yetenekli çocuklar ile ilgili olarak öğretmenlere şu önerilerde bulundu:
Öğretmenlere Öneriler
Okul yaşantısı içinde öğrenci için en önemli unsur öğretmendir. Özel yetenekli öğrencilere uygun eğitimin sağlanmasında öğretmenlere büyük görev düşmektedir.
Özel yetenekli öğrencilerin farklılıklarını anlayabilmek, ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve onları doğru şekilde yönlendirebilmek için öğretmenlerin de belli özelliklere sahip olması gerekmektedir. Öğretmenden beklenen, öğrencinin kapasitesini doğru şekilde değerlendirebilmesi ve geliştirebilmesidir. Öğretmenler, uygun öğretim yöntemi ve stratejileri seçerek özel yetenekli çocuklar için amaç, kazanım ve değerleri belirler ve çocuklara rol model olur.
Özel yetenekli bireylerin en önemli özelliği, öğrenme hızlarıdır. Bu tür çocuklar, diğerlerine göre daha erken yaşta konuşma, okuma ve yazmayı öğrenebilirler. Anne-baba, öğretmen ve arkadaşları, bu çocuklara gerekli ilgiyi gösterir, sabırla onları dinler ve onları motive ederlerse, kendilerinden beklenen performansı gösterirler. Aksi takdirde ilgisizlik, hor görülme ve baskı gibi sebepler yüzünden yetenekleri körelebilir.
Özel Yetenekli Çocukların Öğretmenleri
Özel yetenekli çocuklara öğretmenlik yapacaklarda bulunması gereken yeterlikler konusunda yapılmış çeşitli araştırmalar vardır. Bu araştırmalar sonucunda özel yetenekli çocukların belirlediği en önemli öğretmen yeterliklerinin ilk onu aşağıda sıralanmıştır.
Öğrenmeyle ilgili ve yeterli olma,
Öğretimde sıra dışı yöntem ve yeterliliklere sahip olma,
Adil ve tarafsız olma,
İş birlikçi demokratik tutum gösterme,
Esnek olma,
Espri duygusuna sahip olma,
Ödüllendirme ve takdir etme becerilerine sahip olma,
İlgi alanında çeşitlilik gösterme,
İnsanların sorunlarıyla ilgilenme,
Pozitif bir dış görünüş ve tavra sahip olma.
Öğretmenin Sınıfta Yapması Gerekenler
Yeteneklerinin farkında olmasını sağlamalıdır.
Daha zor sorular sormalı, öğrencinin yeni düşünceler ve kavramlara ilişkin yeni uygulamalar geliştirmesini isteyerek düşüncelerine esneklik kazandırmalıdır.
Sınıf çalışmalarına ilişkin araştırma ve inceleme ödevleri vermelidir.
Muhakeme yetenekleri normal çocuklardan daha üstündür. Düşünceler arasındaki ilişkileri kolaylıkla görüp kavradıklarından sınıfta bu yeteneklerinin gelişimine fırsat verilmelidir.
Geniş bir kelime hazinesine sahiptirler. Bunları kolaylıkla kullandıklarından sınıf içi çalışmalarda bu özelliğin göz önünde tutulması gerekir.
İlgilendikleri konularda özel proje geliştirmelerine fırsat tanınması ve bu projeyi sınıf arkadaşlarıyla paylaşmalarına imkân sağlanmalıdır.
Özel ilgileri olduğundan, grupla olduğu kadar, bireysel çalışmalara da önem verilmelidir.
Sınıf içi etkinliklerde, kitaba bağlı bilgilerden çok geniş gözlem, deney ve araştırmalara yer verilmelidir.
Kulüp başkanı olmalarına, etkinlikleri planlamalarına ve oyunları yönlendirmelerine fırsat tanınmalıdır.
Öğrenme yetenekleri normallere göre daha özel olduğundan, öğretim programı zenginleştirilerek farklılaştırılmalıdır.
Çocuğun ihtiyaçlarına cevap verebilmek için ders içi ve ders dışı özel uğraşılara yer verilmelidir. Böylece çocuğun, okul içi ve okul dışı çeşitli uyumsuzlukları azaltılabilir.
Öğretmenin Sınıfta Yapmaması Gerekenler
Özel yetenekli çocuklara, belirli bir konuda çok uzun ödevler vermemelidir.
Özel yetenekli çocuklar, normal zekâya sahip çocuklardan daha hızlı öğrendiklerinden, derslerde gereksiz tekrarlardan kaçınmalıdır.
Alışılmışın dışındaki görüşlerini reddetmemelidir.
Zamanlarının boşa harcanmasına neden olmamalıdır.
Yapılan işte ve ödevlerde gereğinden fazla şekilcilik ve özenti üzerinde durmamalıdır.
Akademik konular kadar, resim-iş, beden eğitimi ve müzik gibi dersler de dikkate almalıdır.
Özel yetenekli öğrencilerle çalışacak öğretmenler; pedagojik yönden güçlü bir donanıma sahip olması gerekmektedir. Bunun başlıca nedeni öğretmenliğin yanı sıra öğrencilere uygun öğretim programları hazırlamaları ve öğrenci çalışmalarını bu doğrultuda yönlendirmeleridir.
Özel yetenekli öğrencileri proje, atölye, laboratuar vb. çalışmalara yönlendirecek olan öğretmenlerin önce kendilerinin bu yöntemleri ileri düzeyde bilmeleri ve uygulayabilmeleri gerekmektedir.
Yıldırım, özel yetenekli çocuklar ile ilgili olarak ailelere şu önerilerde bulundu:
Ailelere Öneriler
Anne ve baba olarak, özel yetenekli çocuğa yapabileceğiniz en büyük yardım, çocuğunuzun diğer çocuklardan farklı olmadığını kabul etmektir. Özel yetenekli çocuklar da diğer çocuklar gibi sevgi ve anlayışa ihtiyaç duyarlar.
Toplumun en temel ve en küçük kurumu olan ailenin ülkemizde bu bağlamda karşılaştığı en önemli sorun, farklılıkla baş etme becerisidir. Ailelerin büyük bir kısmı, özel yeteneğin ne demek olduğunu, çocuklarının özel yetenekli olup olmadığını ve ne yapmaları gerektiğini bilememektedir.
Ailelerin fark ettikleri tek durum, çocuğun farklı olduğudur. Bu farklılık, zaman içerisinde genellikle bir avantaj değil dezavantaj olarak ortaya çıkar ve ailenin çözmesi gereken bir dizi sorun halini alır. Çocukların olumlu yönde yetişmeleri için okulla işbirliği şarttır. Öğretmenden ve gerekirse bu konuda çalışmalar yapan eğitim kurumlarından da her zaman bilgi ve yardım alınabilir. Okuldaki etkinlikler evde de sürdürülmelidir.
Tüm anne babaların, özellikle bizim kültürümüzde, sıkça sergilediği yanlışlardan birisi, çocuklarını akranlarıyla ya da birbirleriyle kıyaslamaktır. Her çocuk özeldir ve kendine özgüdür. Bununla birlikte özel yetenekli çocukların çoğunda gözlenen belirli özellikler vardır. Bazı durumlarda kendi yaşıtlarına kıyasla farklı davranışlar sergileyebilir ya da geribildirimlerde bulunabilir. Çocuğun özel yetenekli olması durumunda, ortaya çıkan sorunlar, normallerinkinden çok daha abartılı bir düzeyde seyretmektedir. Özel yetenekli çocuklar, bu tür yoksunluk ortamlarından normal çocuklara göre daha fazla zarar görmektedir.
Özel bir çocukla nasıl başa çıkacağını bilemeyen anne babanın küçük yaşlarda yapabileceği en iyi şey, çocuğun merakını engellememek, kendi yolunu kendi bulmaya çalışırken onu durdurmamaktır. Anlama, deneme, öğrenme ilgisi ve ihtiyacı göz ardı edilen ya da engellenen özel yetenekli, daha az engellendiği alanlara yönelebilir ya da engelleme çabasına inat, ters uçlara gidebilir. Aşırı yaramaz, ele avuca sığmaz, başa çıkılmaz diye nitelenenler arasında özel yeteneklilerin de sıkça yer alması, bu yeteneğin doğal ve sağlıklı gelişme fırsatı bulamadığı ortamlarda daha yaygındır.
Bu çocuklar, birlikte yaşarken anne babasını büyülediği durumlar olabildiği gibi ebeveynini kendisinden beklenmeyecek içerikte soru ve davranışlarıyla utandırdığı, sıkıştırdığı durumlar olabilmektedir. Bunun yanı sıra çevresindekileri hayrete düşüren davranışlar da yapabilirler. Bu nedenle ailelerin çocuklarını farklı kılan özelliklerini fark etmeleri ve buna göre davranmaları gerekmektedir.
Çocukların zihinsel düzeyde iletişim kuracakları ve aynı zamanda da sosyal etkileşim içinde olacakları bir arkadaş grubuna sahip olmaları konusunda imkânlar yaratılmalıdır. Eğer bu iki işlevi aynı arkadaş grubu karşılayamıyorsa, o zaman iki farklı arkadaş grubuna gereksinim vardır. Gruplardan biri zihinsel yönden bu tür çocukları tatmin edebilmeli, üstünlüğün getirdiği yükü hissettirmemeli, onların paylaşım ve özdeşim içinde olabilecekleri, kendilerine benzer yaşıtlarından oluşmalıdır. Diğer taraftan özel çocukların izcilik, kamp yaşamı, dans ve spor gibi sosyal yaşlarına uygun grup etkinliklerine de gereksinimleri vardır.
Çocuğunuzun sorduğu soruları sabırla ve büyük zevkle yanıtlamaya hazır olun.
Çocuğunuzun sorduğu sorulardan yola çıkarak, onu, ilgilendiği konuları araştırmaya yönlendirin.
Zihinsel büyümesi kadar, fiziksel ve toplumsal becerilerini geliştirmesini teşvik edin.
Çocuğunuzun, zihinsel gelişimleri ne olursa olsun tüm diğer akranları ile geçinmeyi öğrenebileceği bir ortam hazırlayın.
Çocuğunuzu, asla diğer çocuklarınızla veya akranları ile kıyaslamayın.
Çocuğunuzu, üstün zekâlı olduğu için değil, çocuğunuz olduğu için sevin.
Çocuğunuz için evde uyması gereken kurallar ve ölçütleri onunla birlikte belirleyin, eşler arasında tutarlılık olmasına özen gösterin.
Özel yetenekli, yani doğası gereği öbür çocuklardan bazı açılardan farklı olan bu tür çocuklar, kendi üstünlüklerinin yadırganmasına ve zaman zaman da bu yüzden dezavantajlı duruma düşmeye, hatta cezalandırılmaya katlanmak zorunda kalırlar. Çevrenin baskısının daha belirleyici olduğu küçük yaşlarda ve ergenlikte bu durum yeteneklerin söndürülmesi, baskı altında tutulması ya da başka kanallara yönlendirilmesi gibi durumlara yol açabilir. Her çocuk, gelişim aşamalarının ve içinde yaşadığı kültürün özelliklerini sergiler. Ancak her çocuk, bunu başka başka yollarla, biçimlerle yaşar. Bu anlamda herkes özgündür, tam anlamıyla kimse kimseye benzemez. Bu farklılık, var olmanın kanıtıdır. Özel yeteneklilerin var olma mücadelesinde de aileye düşen görev, farklılığı gerçekçi biçimde görmek ve elden geldiğince yönlendirerek gelişmesine katkıda bulunmaktır.”